Kurumlar
Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Gastroenteroloji Bilim Dalı, Zonguldak
Giriş
Karaciğer nakli sonrası biliyer komplikasyonlar %6-38 sıklığında bildirilmektedir. Bu olgularda en sık biliyer stenoz ve
veya kaçaklar gelişmekte ve bu durum canlıdan yapılan karaciğer nakli olgularında daha sıklıkla görülmektedir. Bu olgularda en uygun tedavi şekli endoskopik yöntemler olmakta,
plastik stentler ile %70-80 olguda sorun ortadan kaldırılabilmektedir. Ancak, bu oranda başarı elde edilebilmesi için 3-4
aylık aralarla endoskopik işlemlerin tekrarı gerekmektedir.
Çünkü plastik stentler 3-6 aylık dönemler içinde tıkanmaktadır. Bu olgularda tam kaplı metal stentler kullanılarak sık
ERCP işlemlerinin engellenebileceğine dair çalışmalar az sayıda hastalarda bildirilmiştir (Traina M, et al. Liver transplant
2009). Bu makalede ise karaciğer nakli sonrası biliyer komplikasyonları olan geniş serili bir hasta grubunda endoskopik
işlemlerin sayılarını azaltacak tam kaplı stent (CSEMS) uygulaması ile elde olunan sonuçlar bildirilmiştir.
2008-2010 yılları arasında endoskopik tedavi yaklaşımlarına
dirençli biliyer darlık ve kaçak olan 39 olguya (Grup 1)
CSEMS (Niti S ComVi, Taewoong Medical, Corea) uygulaması yapılmış. Aynı tarihte CT-MRCP ile biliyer komplikasyonları olan 15 olguya (Grup 2) daha önce başka bir endoskopik
girişim yapılmadan direkt olarak biliyer CSEMS (Niti S ComVi, Taewoong Medical, Corea) uygulanımı gerçekleştirilmiş.
Bu çalışmada her 2 grup arasında cinsiyet, yaş, nakil türü, biliyer anastomozların sayısı gibi parametreler açısından istatistiki farklılık yokmuş. CSEMS?ler 2 ay boyunca yerinde tutulmuş ve bu sürenin ardından snare ile ekstrakte edilmişler.
CSEMS çıkartıldıktan sonra 3?er aylık aralıklarla olguların karaciğer fonksiyon testleri tekrarlanmış. Uygulanan tedavinin
başarısızlığı safra kaçağının devam etmesi veya stenozun tedaviden 1 yıl sonra da saptanması olarak kabul edilmiş. Yakınmaları düzelmeyen veya CSEMS sonrası nüks eden olgularda
standart endoskopik tedavi yöntemleri (darlığın dilatasyonu
/stentlenmesi veya kaçak varsa sadece stentleme) uygulanmış.
Grup 1?de 32 olguda biliyer stenoz, 6 olguda stenoz ve kaçak
ve 1 olguda sadece kaçak varmış. Bu olguların 28?inde
(%71.8) CSEMS ile biliyer komplikasyonların düzelmesi sağlanmış. 28 olgunun 4?ünde (%14.5) ise 8.5 ay sonra nüks olmuş. 39 olgunun (Grup 1) 13?ünde (%33) CSEMS migrasyonu saptanmış. 15 olgunun (Grup 2) hepsi kadavra nakli yapılmış ve sadece biliyer stenoz varlığı söz konusu imiş. Bu olgularda stenozun rezolüsyonu ancak 8?inde (%53.3) görülmüş. CSEMS migrasyonu %46 olguda gözlenmiş ve stenoz rezolüsyonu saptanan 8 olgunun 2?sinde nüks gelişmiş.
YORUM
Karaciğer nakli sonrası en sık sorun biliyer komplikasyonlar
olup, ortalama 9-11 ay sonra ortaya çıkmaktadır. Nakil sonrası olan biliyer sorunların tedavisi peryodik (genelde 3-4 ayda bir yapılan) ERCP ile uygulanan balon genişletme ve/veya
plastik stentlemedir. Bu tedavinin, kadavradan yapılan nakillerde canlıdan yapılan nakillere oranla daha yüksek başarısı
mevcuttur (%70-80 vs %60). Buradaki asıl sorun bu olguların ortalama 1-2 yıl boyunca endoskopik işlemlere ve bu işlemlerin morbiditelerine maruz kalmasıdır. CSEMS?ler bu
yönde işlem sıklığını azaltarak bu sorunun kontrol altına alınması açısından önemli bir alternatif yöntem olarak gözükmektedir. CSEMS?leri bening biliyer darlığı olan 90 olguda
(16?sı nakil sonrası anastomoz darlığı) kullanan Kahaleh ve
ark. %90 başarı bildirmişlerdir (Khaleh M, et al. GIE 2008).
Daha önce bildirilen başka bir çalışmada nakil sonrası standart tedaviye yanıtsız 16 olguda CSEMS uygulamanın başarısı %87.5 olarak bildirilmiştir. Bu çalışmada 6 olguda duodenuma stent migrasyonu olmakla beraber, bu durum klinik bir
etki yaratmamıştır (Traina M, et al. Liver Transplant 2009).
Ancak, CSEM?ler ile mukozal hiperplazi, stent çıkartılırken
kanama-ağrı, nüksler, proksimal veya distal stent migrasyon
sorunları olabilmektedir (Mahajan A, et al. GIE 2009, Garcia-Pajares F, et al. Transplant Proc 2010).
Bu çalışmada net olarak gözükmektedir ki, standart tedavi
yaklaşımlarından sonuç alınamayan olgularda uygulanacak
CSEMS tedavisinin etkinliği oldukça yüksek (%78) ve
CSEMS çıkartıldıktan sonra nüks oranları oldukça düşük
(%14) dür. Ancak, bu olgularda CSEMS migrasyon oranları
yüksek olmakla beraber (%33), anlaşılan odur ki bu durumun klinik anlamda kötü etkileri olmamaktadır. Ancak, nakil
sonrası ilk tedavi olarak CSEMS seçilen olgularda ise bu yöntemin etkinliği kabul edilemeyecek kadar düşük (%51) olarak
dikkati çekmiştir. Yani, nakil sonrası ortaya çıkan biliyer
anastomoz darlığı ve/veya kaçakların tedavisinde ilk tercih
plastik stentler olmakta, mükerrer denemelere rağmen başarısızlık olduğunda, cerrahi yerine CSEMS?ler en uygun alternatif tedavi olarak gözükmektedir. Ayrıca, günümüzde gastrointestinal sistemde başarı ile uygulanan biyodegradable stentlerin gelecekte benign biliyer sorunların tedavisinde kullanımı
kaçınılmaz gözükmektedir.