Aralık 2012 / (20 - 3)
Dispeptik Şikayeti olan ve olmayan demir eksikliği anemisinde üst gastrointestinal
endoskopik bulgular
Yazarlar
Elmas KASAP
1
, Özgür YILMAZ
2
, Hakan YÜCEYAR
1
Kurumlar
Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi,
1
Gastroenteroloji Bilim Dalı,
2
İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı, Manisa
Özet
Amaç:Dispepsi; epigastrik ağrı ve rahatsızlık, yemek sonrası şişkinlik, erken
doyma olarak tanımlanmaktadır.Bu olgularda endoskopi ailesinde mide kanseri öyküsü, alarm semptomu olanlarda (örneğin demir eksikliği anemisi)
önerilmektedir. Çalışmamızda; kliniğimizde dispeptik semptomları olan ve
olmayan, demir eksikliği anemisi tanısı ile üst gastrointestinal sistem endoskopileri yapılan olgular retrospektif olarak değerlendirilmiştir. Gereç ve Yöntem:Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Kliniği endoskopi ünitesinde 2005 ile 2009 yılları arasında yapılan 1247 üst gastrointestinal
sistem endoskopisi retrospektif olarak tarandı. Demir eksikliği anemisi tanısı
ile üst gastrointestinal endoskopisi yapılan, dispeptik yakınması olan ve olmayan 124 olgu çalışmaya dahil edildi.Bulgular:Dispeptik yakınmaları olan
ve olmayan her iki grup arasında endoskopik bulgular açısından anlamlı bir
fark tespit edilmedi Sonuç:Sebebi belli olmayan demir eksikliği anemisi olgularında dispeptik yakınmaları olsun olmasın mutlaka endoskopik tetkik
yapılması gerekmektedir.
Anahtar Kelimeler
Demir eksikliği anemisi, dispepsi, endoskopi
Giriş
Demir eksikliği anemisi; demir alım azlığı ve gizli kanamaların sebep olduğu, eritrositlerde hipokromi ve mikrositoz, serum demirinin ve serum ferritin düzeyinin azalması, transferin satürasyonunun %15‘in altına düşmesi ve total demir bağlama kapasitesinin artması ile karakterize ve dünyada en sık
karşılaşılan anemi sebebidir (1). Erkeklerde en sık rastlanan
neden genellikle gastrointestinal kanala ait olan gizli kanamalar iken, kadınlarda ise menstureal kayıplar öncelikli nedenlerdir (24).
Dispepsi; toplumda yaklaşık %2025 sıklığında görülebilen,
semptomlarının mideduodenum kaynaklı olduğu ve epigastrik bölgede algılandığı kabul edilen, epigastrik ağrı, yanma,
erken doygunluk hissi veya epigastrik bölgede rahatsızlık hissi olarak değerlendirilen ve bu semptomlara şişkinlik, geğirme, bulantı, kusma, pirozisin de eklendiği semptomlar bütünüdür (5).
Anemi dispeptik semptomları olan olgularda alarm semptomu olarak kabul edilmekte ve bu olguların da endoskopik
olarak taranılması önerilmektedir (5). Demir eksiliği tanısı
alan ve sebebi açıklanamayan olgularda da gaitada gizli kanın
ve olgunun hikayesinde melananın yokluğunda bile gastrointestinal incelemenin gerekliliği vardır (6,7) ve endoskopik tarama tanıda önemli yer tutmaktadır (7).
Çalışmamızda kliniğimizde demir eksikliği anemisi tanısı ile
üst gastrointestinal sistem endoskopileri yapılan olgular dispeptik semptomları olan ve olmayan iki grup halinde retrospektif olarak değerlendirilmiştir
Olgu
Demir eksikliği anemisi; klinik uygulamada sık karşılaşılan ve
en önemli sebeplerinden birisi kronik gizli gastrointestinal
kanama olan son derece yaygın bir anemi sebebidir. Bu nedenle, demir eksikliği anemisi olan hastaların değerlendirilmesinde genellikle gastrointestinal sistem üzerine odaklanılmıştır (8). Demir eksiliği tanısı alan ve sebebi açıklanamayan
olgularda gaytada gizli kanın ve olgunun hikayesinde melananın yokluğunda bile gastrointestinal incelemenin gerekliliği
vardır (6,7) ve endoskopik tarama tanıda önemli yer tutmaktadır. Özellikle yaşlı olan olgularda kolon maliniteleri yönünden özellikle kolonoskopi ve üst gastrointestinal endoskopi
mutlaka birlikte yapılmalıdır (7). Dispeptik şikayeti olan olguları değerlendirirken mutlaka fonksiyonel dispepsi dışındaki sebepleri de düşünmek ve özellikle anemi tespit edilen olgularda endoskopik değerlendirme yapmak gereklidir (9).
Yapmış olduğumuz çalışmada her iki grupta toplam %4.8 üst
gastrointestinal malinite (özofagus ve mide) tespit edilmiş
olup her iki grup arasında fark bulunmamış ve bu oran yapılan çalışmalar ile uyumlu olarak tespit edilmiştir (10,11).
Özofagus malinitesi dışında tüm olgularda özofagusta saptanan patolojik lezyon %30 düzeyinde tespit edilmiş olup dispeptik şikayeti olan ve olmayan gruplar arasında fark saptanmamış fakat yapılan diğer çalışmalardan daha yüksek bir oran
bulunmuştur (10). Mide ülseri olguların %11’inde, bulbus ülseri olguların %22’sinde saptanmış ve dispeptik şikayeti olan
ve olmayan gruplar arasında fark bulunmamıştır. Yapılan çalışmalarda demir eksikliği anemisi olan olgularda yaklaşık
olarak 2 katı daha fazla bulbus ülseri saptamış olup çalışmamızla uyumlu bulunmuştur (12,13) Bizim yapmış olduğumuz çalışmada ülser çıkan olgularda 1 olgu hariç NSAI ve veya aspirin kullanımı ile ilgili bir dökümantasyon olmaması
eksiklik olarak değerlendirilmiştir. Kanımızca endoskopi raporlarına mutlaka olguların kullandıkları ilaçların sorgulandığı bir bölümün eklenmesi gereklidir.
Yapmış olduğumuz çalışmada dispeptik yakınmaları olan olgularda %81, dispeptik yakınmaları olmayan olgularda %77
oranında endoskopik patoloji tespit edilmiştir. Sonuç olarak
bu bulgular sebebi belli olmayan demir eksikliği anemisi olgularında dispeptik yakınmaları olsun olmasın mutlaka endoskopik tetkik yapılması gerektiğini düşündürmektedir.
Gereç ve Yöntem
Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Kliniği
endoskopi ünitesinde 2005 ile 2009 yılları arasında yapılan
1247 üst gastrointestinal sistem endoskopisi retrospektif ola-rak tarandı. Demir eksikliği anemisi tanısı ile üst gastrointes-tinal endoskopisi ve kolonoskopi yapılan ve kolonoskopisi
normal olan 78 kadın ve 46 erkek toplam 124 olgu çalışma-ya dahil edildi. Çalışmaya dahil edilen gruplar dispeptik
semptomları olan ve olmayan olmak üzere iki gruba ayrılmış
ve her iki grubun endoskopik bulguları değerlendirilmiştir. Çalışmaya kolonoskopisinde patoloji saptanan ve dispeptik
semptomlar dışında bulguları olan (kabızlık, kanlı mukuslu
ishal, batında yaygın şişlik, epigastrik bölge dışı karın ağrıları), muayenede karında kitlesi olan ve mide operasyonu geçi-ren olgular çalışma dışı bırakılmıştır. Çalışma öncesinde veri-lerin toplanması, değerlendirilmesi, analizi ve yorumlanabil-mesi için Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı Bi-limsel Araştırmalar Etik Kurulundan onay alınmış ve çalışma
Helsinki deklerasyon prensiplerine uygun olarak gerçekleştirilmiştir.
‹statistiksel değerlendirme
Bu çalışmada istatistiksel değerlendirme için veriler SPSS 15.0
kaydedilmiştir. Her iki grup arasında üst gastrointestinal endoskopik lezyonların karşılaştırılması için Ki Kare testi ve/ ve-ya Fisher exact testi kullanıldı. p<0.05 düzeyinde olan sonuç-lar anlamlı olarak değerlendirilmiştir
Bulgular
Çalışmaya dahil edilen olguların 57 (%45)’sinde dispeptik
semptomlar (epigastrik a¤rı, yanma, epigastrik dolgunluk) bulunmakta ve 67 (%55)’sinde ise dispeptik semptomlar bulunmamaktaydı. Olguların cinsiyet ve yaş ortalamarı Tablo 1’de
gösterilmiş ve her iki grup arasında fark tespit edilmemiştir.
Her iki grubun endoskopik bulguları (Tablo 2) endoskopisin-de; normal, Grade A/B/C özofait, özofageal ve mide malinite,
eritematöz antral gastrit, pangastrit, midede polip, mide kor-pus ve antral ülser, bulbit, bulbus ülseri şeklinde de¤erlendi-rilmiş olup dispeptik yakınmaları olan ve olmayan gruplar
arasında bu bulgularda fark bulunmamıştır (p>0.05)
Tartışma
Demir eksikliği anemisi; klinik uygulamada sık karşılaşılan ve
en önemli sebeplerinden birisi kronik gizli gastrointestinal
kanama olan son derece yaygın bir anemi sebebidir. Bu nedenle, demir eksikliği anemisi olan hastaların değerlendirilmesinde genellikle gastrointestinal sistem üzerine odaklanılmıştır (8). Demir eksiliği tanısı alan ve sebebi açıklanamayan
olgularda gaytada gizli kanın ve olgunun hikayesinde melananın yokluğunda bile gastrointestinal incelemenin gerekliliği
vardır (6,7) ve endoskopik tarama tanıda önemli yer tutmaktadır. Özellikle yaşlı olan olgularda kolon maliniteleri yönünden özellikle kolonoskopi ve üst gastrointestinal endoskopi
mutlaka birlikte yapılmalıdır (7). Dispeptik şikayeti olan olguları değerlendirirken mutlaka fonksiyonel dispepsi dışındaki sebepleri de düşünmek ve özellikle anemi tespit edilen olgularda endoskopik değerlendirme yapmak gereklidir (9).
Yapmış olduğumuz çalışmada her iki grupta toplam %4.8 üst
gastrointestinal malinite (özofagus ve mide) tespit edilmiş
olup her iki grup arasında fark bulunmamış ve bu oran yapılan çalışmalar ile uyumlu olarak tespit edilmiştir (10,11).
Özofagus malinitesi dışında tüm olgularda özofagusta saptanan patolojik lezyon %30 düzeyinde tespit edilmiş olup dispeptik şikayeti olan ve olmayan gruplar arasında fark saptanmamış fakat yapılan diğer çalışmalardan daha yüksek bir oran
bulunmuştur (10). Mide ülseri olguların %11’inde, bulbus ülseri olguların %22’sinde saptanmış ve dispeptik şikayeti olan
ve olmayan gruplar arasında fark bulunmamıştır. Yapılan çalışmalarda demir eksikliği anemisi olan olgularda yaklaşık
olarak 2 katı daha fazla bulbus ülseri saptamış olup çalışmamızla uyumlu bulunmuştur (12,13) Bizim yapmış olduğumuz çalışmada ülser çıkan olgularda 1 olgu hariç NSAI ve veya aspirin kullanımı ile ilgili bir dökümantasyon olmaması
eksiklik olarak değerlendirilmiştir. Kanımızca endoskopi raporlarına mutlaka olguların kullandıkları ilaçların sorgulandığı bir bölümün eklenmesi gereklidir.
Yapmış olduğumuz çalışmada dispeptik yakınmaları olan olgularda %81, dispeptik yakınmaları olmayan olgularda %77
oranında endoskopik patoloji tespit edilmiştir. Sonuç olarak
bu bulgular sebebi belli olmayan demir eksikliği anemisi olgularında dispeptik yakınmaları olsun olmasın mutlaka endoskopik tetkik yapılması gerektiğini düşündürmektedir.
Kaynaklar
1. Ali R. Demir eksikli¤i anemisi. In: Dolar E (Eds). ‹ç hastal›klar›. 1. Ba-s›m. ‹stanbul: Nobel T›p Kitapevleri;2005:553-7.
2. Beutler E, Lichman MA, Coller BS. Iron deficiency. In: Williams E (Eds).
Hematology. 5
th
edition. Philadelphia; 1995:4905-511.
3. Lee RG. Iron deficiency and iron deficiency anemia. In: Lee RG, Bithell
CT, Foerster J (Eds). Wintrobe’s clinical hematology. 10th edition. Lea-Febiger. 1999: Chapter 34:979-1010.
4. Ülkü B. Demir eksikli¤i anemisi. Klinik hematolojinin ABC’si. ‹Ü Cer-rahpafla T›p Fakültesi Sürekli T›p Egitimi Etkinlikleri; Anemiler Sempoz-yomu; 2001:19-20 Nisan; Türkiye;23-32.
5. Özden A. Dispepsi. Güncel Gastroenteroloji 2012;16:272-82.
6. Duffy TP. Mikrositik ve hipokromik anemiler. In: Goldman L, Ausiello
D (Eds). Cecil textbook of medicine, (çev. ed.) Ünal S. Cilt 1.22.B. ‹stan-bul: Günefl Kitabevi: 2006;1003-8.
7. Rockey DC, Cello JP. Evaluation of the gastrointestinal tract in patient
with iron deficiency anemia. N England J Med 1993;329:1691-5.
8. Rockey DC. Gastrointestinal tract evaluation in patients with iron defici-ency anemia. Semin Gastrointest Dis 1999;10:53-64.
9. Tack J. Gallstone disease. In: Sleisenger MH, Feldman M, Friedman L,
Brandt LJ (Eds). Gastrointestinal and Liver Disease: Pathophysiology, Di-agnosis, Management, 9th ed. Philadelphia: Saunders Elsevier.
2010;183-97.
10. James MW, Chen CM, Goddard WP, et al. Risk factors for gastrointesti-nal malignancy in patients with iron?deficiency anaemia. Eur J Gastroen-terol Hepatol 2005;17:1197-203.
11. Rahimi E, Behrozian R, Eishi A. Prevalence of gastrointestinal tract lesi-ons in patients with iron?deficiency anemia. IJBC 2008;1:5-10.
12. Kepczyk T, Kadakia SC. Prospective evaluation of gastrointestinal tract
in patients with iron?deficiencyanemia. Dig Dis Sci 1995;40:1283-9.
13. Xu CT, Wang RL, Pan BR. Endoscopic evaluation of gastrointestinal tract
lesions in patients with iron-deficiency anemia. China Nati J New Gas-troenterol 1996;2:95-8.