Nisan 2013 / (21 - 1)
Üst gastrointestinal sistem kanaması ile gelen Hirschprung hastası: Olgu Sunumu
Yazarlar
Haşim NAR
1
, Ahmet UYANIKOĞLU
1
, Timuçin AYDOĞAN
1
, Mustafa AKDEMİR
2
, Necati YENİCE
1
Kurumlar
1
Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi, Gastroenteroloji Bilim Dalı, Şanlıurfa
2
Balıklıgöl Devlet Hastanesi, İç Hastalıkları Kliniği, Şanlıurfa
Özet
Üst gastrointestinal kanama gastrointestinal sistemin en sık görülen acillerindendir. Peptik ülser en sık sebeptir. Hirschsprung hastalığı sindirim sisteminin distal kısımlarında sinir pleksuslarında nöronal hücre yokluğuyla
tanımlanan konjenital bir hastalıktır. Hastaların %80’inde rektum ve sigmoid
kolon, bazı olgularda daha yaygın tutulum vardır. Neonatal dönemde meydana gelen alt gastrointestinal sistem obstrüksiyonlarında ya da bazı olgularda erken çocukluk çağında uzamış ağır kabızlık durumlarında Hirschprung
hastalığından şüphelenilir. Burada hematemez şikayeti ile gelen, duodenal
ülsere bağlı üst gastrointestinal kanama tespit edilen 52 yaşında, erkek Hirschprung hastası sunulmuştur.
Anahtar Kelimeler
Üst gastrointestinal kanama, Hirschprung
Giriş
Üst gastrointestinal kanama (ÜGK), Treitz ligamentine kadar
olan proksimal duodenum ile üst özofagus sfinkteri arasında
lümen içine olan kanamayı ifade eder. Şiddeti; subklinik gizli
bir kanamadan abondan kanamaya, kronik anemiden akut
hipovolemik şoka kadar değişebilen geniş bir spektrumu
kapsar (1). Akut ÜGK, sık karşılaşılan önemli mortalite ve
morbidite nedenlerindendir. İnsidansı yıllık hastane başvurularının 100000’de 50-150’si arasında değişmektedir (2,3).
Farmakolojik ve girişimsel tedavi yöntemlerindeki tüm gelişmelere rağmen mortalite %2-10 arasındadır (4,5). ÜGK’ların yaklaşık %50’sinin nedeni peptik ülserdir. Hastaların
%30-50’sinde nonsteroid antiinflamatuvar ilaç (NSAİİ) kullanımı mevcuttur. Özellikle yaşlı hastalarda NSAİİ’lara bağlı
ÜGK riski yüksektir (6,7).
Hirschsprung hastalığı sindirim sisteminin distal kısımlarında sinir pleksuslarında nöronal hücre yokluğuyla tanımlanan
konjenital bir hastalıktır. Hastalık %80 rektum ve sigmoid
kolonu, bazı olgularda daha yaygın kısmı etkiler. Neonatal
dönemde meydana gelen alt gastrointestinal sistem obstrüksiyonlarında ya da bazı olgularda erken çocukluk çağında
uzamış kabızlık durumlarında Hirschprung hastalığından
şüphelenilir. Tanısı submukozayı da içeren rektal biyopsi ile
konur. Tedavisi genellikle normal olarak inerve edilen barsak
segmentinin anal kanala anastomozudur (8). Hastalığın genel popülasyondaki insidansı 1/5000 olup, erkeklerde 4 kat
daha sık görülür. Genellikle infant döneminde veya çocukluk
çağında tanınan bu hastalıkta 5 yaşından sonra tanı alan olgu
sayısı oldukça azdır. Erişkinde Hirschsprung hastalığının görülmesi ise oldukça nadirdir ve bu olgular Hirschsprung hastalığı tanısının akla gelmemesinden dolayı genelde yanlış tanı
alırlar (9). Biz üst gastrointestinal kanama ile gelen erişkin bir
Hirschprung hastasını sunduk.
Gereç ve Yöntem
Üst gastrointestinal kanama (ÜGK), Treitz ligamentine kadar
olan proksimal duodenum ile üst özofagus sfinkteri arasında lümen içine olan kanamayı ifade eder. Şiddeti; subklinik gizli bir
kanamadan abondan kanamaya, kronik anemiden akut hipovolemik şoka kadar değişebilen geniş bir spektrumu kapsar (1).
Bizim hastamızda vital bulgularda bozulmaya yol açmayan ve
kısa süreli takipte stabilleşen bir kanama mevcuttu. ÜGK’ların
yaklaşık %50’sinin nedeni peptik ülserdir (6,7) ve bizim hastamızda da kanamanın nedeni duodenal ülser olarak saptandı.
Ülkemizde yapılmış bir çalışmada ÜGK ile gelen hastaların
%17’si hematemez, %37.8’i hematemez ve melena, %45.2’si
melena ile başvurmuştur (10). Hastamız hematemez ile müracaat etmişti, melena şikayeti yoktu ve tuşede melena saptanmamıştı. Başlangıçta melenaya fırsat vermeyen abondan
varis kanaması olabileceği düşünüldü, ancak gastroskopisinde varis yoktu, mide yoğun beklemiş kan ile dolu idi. Fizik
muayenede karında kitle, anamnezle tekrar sorgulanınca
ayda bir kez dışkılama hikayesi ve bilgisayarlı tomografide
geniş barsak ansları hastada Hirschprung hastalığını düşündürttü ve melena olmaması buna bağlandı.
Hirschsprung hastalığı sindirim sisteminin distal kısımlarında sinir pleksuslarında nöronal hücre yokluğuyla tanımlanan
konjenital bir hastalıktır. Hastaların %80’inde rektum ve sigmoid kolon tutulumu, bazı olgularda daha yaygın tutulum
vardır. Neonatal dönemde meydana gelen alt gastrointestinal
sistem obstrüksiyonlarında ya da bazı olgularda erken çocukluk çağında uzamış kabızlık durumlarında Hirschprung hastalığından şüphelenilir. Tanısı submukozayı da içeren rektal
biyopsi ile konur. Tedavisinde genellikle normal olarak inerve edilen barsak segmentinin anal kanala anastomozu uygulanır (8). Bizim hastamızda da erken çocukluk çağında ortaya
çıkan uzamış kabızlık şikayeti mevcuttu. Hasta dış merkezde
çocukluk çağında bağırsağından biyopsi alındığını ve kabızlığına neden olan doğumsal bir hastalığı olduğunu tarifledi-ğinden öykü, klinik bulgular ve görüntüleme yöntemlerine
dayanılarak Hirschprung hastalığı düşünüldü. Hastalık erkeklerde 4 kat fazla görülürken (9) bizim hastamız da erkekti. Hirschsprung hastalığında, ganglion hücrelerinin yokluğu
sonucunda rektoanal inhibitör refleks etkilenen segmentte
kaybolur ve ilgili segment kontrakte olarak kalır. Aganglionik
segmentin kalıcı kontraksiyonu sonucu daha proksimaldeki
segment ise dilate olur (11,12). Bizim hastamızın da radyolojik görüntülemesinde kolondaki dilatasyon belirgindi.
Sonuç olarak Hirschprung hastalığı neonatal ve erken çocukluk çağında ortaya çıkan bir hastalık olmasına rağmen,
bu hastalar ileri yaşta başka hastalıklar nedeniyle müracaat
edebilir ve uzamış kabızlık şikayeti olan hastalarda akla gelmelidir. Hastamızda üst gastrointestinal sistem kanaması olmasına rağmen melena olmaması, anamnezde ayda bir kez
dışkılama şeklinde tarif edilen sürekli kabızlık, muayenede
karında kitle ve bilgisayarlı tomografi ile tanı konulmuştur
Kaynaklar
1. Yamada T. Handbook of Gastroenterology. Philadelphia. Lippincott
Williams & Wilkins 2002;16-8.
2. Longstreth GF. Epidemiology of hospitalization for acute upper gastrointestinal haemorrhage: a population based study. Am J Gastroenterol
1995;90:206-10.
3. Paspatis GA, Matrella E, Kapsorikatis A, et al. An epidemiological study
of acute upper gastrointestinal bleeding in Crete, Greece. Eur J Gastroenterol Hepatol 2000;12:1215-20.
4. Mungan Z. Üst gastrointestinal sistem kanamaları. In: Ökten A, editor.
Gastroenterohepatoloji. Nobel Tıp Kitabevleri 2001;75.
5. Uyanıkoğlu A, Aksoy Ö, Avcı S, et al. Üst gastrointestinal sistem
kanamalı hastalarımızın değerlendirilmesi. Vakıf Gureba Eğitim Hastanesi Dergisi 2007;5:17-20.
6. Hernandez-Diaz S, Garcia Rodriguez LA. Association between nonsteroidal anti-inflammatory drugs and upper gastrointestinal tract bleeding/perforation: an overview of epidemiologic studies published in the
1990s. Arch Intern Med 2000;160:2093-9.
7. Uyanıkoğlu A, Danalıoğlu A, Davutoğlu C, et al. Akut üst gastrointestinal
sistem kanaması: endoskopi sonuçlarının retrospektif değerlendirmesi. J
Ist Faculty Med 2008;71:120-3.
8. Boman F, Corsois L, Paraf F. Hirschsprung’s disease: practical considerations. Ann Pathol 2004;24:486-98.
9. Chen F, Winston JH III, Jain SK, et al. Hirschsprung’s disease in a young
adult: report of a case and review of the literature. Ann Diagn Pathol
2006;10:347-51.
10. Okutur SK, Alkım C, Bes C, et al. Akut üst gastrointestinal sistem
kanamaları: 230 olgunun analizi, Akademik Gastroenteroloji Dergisi
2007;6:30-6.
11. de Lorijin F, Boeckxstaens GE, Benninga MA. Symtomatology, pathophysiology, diagnostic workup, and treatment of Hirschsprung disease
in infancy and childhood. Pediatr Gastroenterol 2007;9:245-53.
12. Wheatley MJ, Wesley JR, Coran AG, Polley TZ Jr. Hirschsprung’s disease
in adolescents and adults. Dis Colon Rectum 1990;33:622-9.