Ağustos 2013 / (21 - 2)
Gastrointestinal poliplerin boyut, lokalizasyon ve histopatolojik tipleriyle
değerlendirilmesi
Yazarlar
Yasemin DÖLEK
1
, Yasemin YUYUCU KARABULUT
1
, Firdevs TOPAL
2, Nazmiye KURŞUN
3
Kurumlar
Çankırı Devlet Hastanesi,
1
Patoloji Bölümü,
2
Gastroentroloji Bölümü, Çankırı
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi,
3
Biyoistatistik Anabilim Dalı, Ankara
Özet
Amaç:Çalışmadaki amacımız merkezimizde tanı alan üst ve alt gastrointestinal sisteme ait polipektomi materyallerinin histopatolojik tipleri ile birlikte
dökümante edilmesidir. Gereç ve Yöntem:Çalışmada Çankırı Devlet Hastanesi Patoloji Laboratuvarında 2011- 2012 yılları arasında histopatolojik tanı
verilen 271 adet gastrointestinal polip olgusu retrospektif olarak incelendi.
Yerleşim özellikleri ve histopatolojik tiplerine göre polipler kaydedildi. Bulgular: Hastaların %69,4’ü erkek, %30,6’sı kadındı. Yaş dağılımı 2-91 yıl arasında değişmekte olup, yaş ortalaması 61,7 yıl, ortalama boyut 8 mm olarak
saptandı. Gastrointestinal sistem polipleri yerleşim bölgeleri açısından değerlendirildiğinde 271 olgunun 233’ü kolon, 38’i mide yerleşimliydi. Kolon yerleşimli poliplerin büyük kısmının rektumda (%36,2), mide yerleşimli poliplerin ise büyük kısmının antrumda (%6,3) oldukları saptandı. Gastrointestinal
sistem poliplerinde histopatolojik tipler açısından en büyük hasta grubunu
161 (%59,4) olgu ile tübüler adenom oluştururken, bunu 63 (%23,2) olgu
ile hiperplastik polipler takip etmekteydi. Kolondaki polipler erkeklerde daha
sık görülürken, mide lokalizasyonlu polipler kadınlarda daha sık saptandı.
Tartışma:Üst ve alt gastrointestinal sisteme ait polipleri ayrı ayrı değerlendirdiğimiz çalışmamızda genel olarak tüm sonuçlarımızın literatür ile uyumluluk halinde olduğu görüldü
Anahtar Kelimeler
Gastrointestinal polipler, histopatolojik tip, lokalizasyon
Giriş
Gastrointestinal polipler mukoza ve submukoza epitelinden
köken alan ve mide barsak lümeni içine doğru çıkıntı yaparak
kitle oluşturan proliferatif ve neoplastik lezyonlardır. Gastrointestinal sistem (GİS) polipleri daha sık olarak kolorektal
bölgede görülürler. Kolonoskopik inceleme sonucu saptanan
polipler saplı, sapsız olabilirler, büyüklükleri değişkendir (1).
Kolorektal polipler non-neoplastik polipler [hiperplastik (metaplastik) polipler, hamartomatöz polipler (jüvenil polipozis,
peutz jegher sendromu, Cronkhite-Canada sendromu, Cowden sendromu), inflamatuvar polipler], neoplastik polipler
adenomlar (tübüler, tübülovillöz, villöz) olarak sınıflandırılmaktadır (2,3). Mide poliplerine üst GİS endoskopik incelemelerinde %2-3 oranında rastlanır (4,5). Mide polipoid lezyonları güncel ve yaygın kabul gören modifiye Dünya Sağlık
Örgütü (WHO) sınıflandırılmasında non–neoplastik polipoid
lezyonlar (hiperplastik polipler, fundik gland polipleri, inflamatuvar fibroid polip, hamartomatöz polipler, heterotopik
doku polipleri), neoplastik polipoid lezyonlar [epitelyal beYasemin DÖLEK
1
, Yasemin YUYUCU KARABULUT
1
, Firdevs TOPAL
2, Nazmiye KURŞUN
3
nign tümörler (tübüler adenom, tübülovillöz adenom, villöz
adenom, pylorik gland adenomu), epitelyal malign tümör, endokrin tümörler, mezenkimal benign tümörler, mezenkimal
malign tümörler, lenfoid tümör] ve reaktif polipoid lezyonlar
(foveolar hiperplazi, lenfoid folliküller, gastritis varioliformis,
gastritis kistika profunda) olarak sınıflandırılmaktadır (4).
Adenomlar hafif, orta ve şiddetli displazi içerebilir. Tübüler adenomlar genellikle küçüktür ve hafif derecede displazi
gösterirler. Polip çapı büyüdükçe ve villöz olanlarda displazi
artmaktadır. Tübüler adenomlarda %88 hafif, %8 orta, %4
şiddetli displazi; tübülovillöz adenomlarda %58 hafif, %26
orta, %16 şiddetli displazi; villöz adenomlarda %41 hafif,
%38 orta, %21 şiddetli displazi görülmektedir (2,3).
İnflamatuvar polipler kronik inflamasyona yanıt olarak geli-şen, iltihabi barsak hastalıkları gibi durumlarda görülen poliplerdir. Çoğu rektumda görülür, çapları 2-3 cm arasında
değişmektedir. Hiperplastik polipler en sık görülen nonneoplastik poliplerdir. Karakteristik olarak sesil, 5 mm’den küçük lezyonlardır.
Büyük polipler saplı olabilir. Özellikle distal kolon ve rektumda görülür (1,3).
Çalışmadaki amacımız merkezimizde tanı alan üst ve alt gastrointestinal sisteme ait polipektomi materyallerinin tipleri ile
birlikte dökümante edilmesidir.
Olgu
En sık görülen benign mide tümörleri poliplerdir. Genellikle
asemptomatik olan mide polipleri 5-6. dekatlarda daha sık
görülürler. Çalışmamızda mide polibi izlenen hastaların yaş
ortalaması 63,3 yıl olarak bulundu ve kadınlarda %57,9 oranı
ile bir miktar daha sık izlendikleri görüldü.
Hiperplastik polipler mide poliplerinin %75-90’ını oluştururlar. Nonneoplastik nitelikteki bu polipler, yaşlılarda sıktır,
6. ve 7. dekadlarda pik yaparlar. Cinsiyete göre görülme sıklıkları değişmez (6-8). Genellikle 1,5 santimetreden küçük,
tek, sesil lezyonlar şeklinde olup, sıklıkla korpus-antrum
bileşkesinde ortaya çıkarlar ve %20 oranında multipl olabilirler. Malignite gelişimiyle ilişkileri incelendiğinde bunların
daha ziyade maligniteye eşlik eden lezyonlar olduğu, malign
dönüşümün nadir olduğu ve bunun daha çok atrofik gastritle ilgili olduğu bulunmuştur (10-13). Bizim çalışmamızda
midede %94,7 oranında hiperplastik polip saptandı. Hiperplastik poliplerin 17’si mide antrumda, 13’ü mide korpusda,
6’sı mide fundusda yerleşim göstermekteydi. Fundik gland
polipleri normal mide mukozasında gelişirler ve uzun süreli
proton pompa inhibitörü tedavisi uygulanan hastalarda sık
görüldüğü bildirilmektedir (4,9). Genellikle mide korpus ve
fundusda, 6. ve 7. dekatlarda, %10-12 oranında, 2-3 milimetre çapında, sesil, multipl lezyonlar olarak saptanırlar (10).
Bizim çalışmamızda 22 yaşında kadın ve 62 yaşında erkek
olmak üzere 2 olguda her biri 6 mm olan 2 adet fundik gland
polibi saptandı.
Adenomatöz polipler mide poliplerinin %8-10’unu oluşturur. Genellikle kronik gastrit ve intestinal metaplazi gösteren
mukozada gelişirler. Genellikle tek ve büyüktürler, sesil ya
da saplı olabilirler. Histopatolojik özelliklerine göre tübüler,
villöz, tübülovillöz olarak adlandırılırlar. Adenomatöz poliplerin yaklaşık %90’nını tübüler adenom, %5-10’unu tübülovillöz ve %1-2’sini de villöz tiptekiler oluşturur (4,5,8-10).
Tübüler adenomlarda malignite gelişme riski daha azken,
villöz ve tübülovillöz adenomlarda bu risk %33 olarak bildirilmektadir (14). Bizim çalışmamızda GİS’de mide antrumda
%6,3, mide korpusda %4,8 ve mide fundusda %3 oranında
polip izlendi. Midedeki poliplerin boyut ortalaması 8,2 milimetre (2-25 mm) saptandı. Literatürde hiperplastik ve fundik
gland polipleri en sık görülen polipoid lezyonlar olarak bildirilirken gastrik polipler ve subtiplerinin sıklığı farklı çalış-malarda farklılık göstermekteydi (4,7,8). Bizim çalışmamızda
da 36 olguda (%94,7) hiperplastik polip, 2 olguda (%5,3)
fundik gland polibi saptandı.
Kolorektal poliplerin çoğu adenomatöz poliplerdir. Tübüler adenomlar adenomatöz poliplerin %80-86’sını, villöz
adenomlar %3-16’sını, tübülovillöz adenomlar %8-16’sını
oluştururlar (2, 15). 675 olguluk bir seride tübüler adenom
%80,7, tübülovillöz adenom %16,4 ve villöz adenom %2,9
olarak bulunurken (2), 2506 vakalık bir çalışmada %75 tübüler adenom, %15,3 tübülovillöz adenom ve %11,7 villöz
adenom (16), 428 olguluk bir çalışmada %64,8 tübüler adenom, %22,7 hiperplastik polip, %3,7 jüvenil polip (25) ve
914 vakalık bir çalışmada da (26) %68 tübüler adenom, %7,2
tubulovillöz adenom, %0,5 villöz adenom, %4,3 hiperplastik
polip, %6 serrated adenom, %0,8 adenokarsinom saptandığı
bildirilmiştir. Bizim çalışmamızda tüm GİS polipleri içinde
%59,4 tübüler adenom, %23,2 hiperplastik polip, %8,1 tübülovillöz adenom, %6,3 inflamatuvar polip, %1,1 yüzeyel
kanserleşme gösteren tübülovillöz adenom, %0,7 yüzeyel
kanserleşme göteren adenomatöz polip, %0,4 kanserleşme
gösteren tübüler adenom saptandı ve görülme sıklıkları literatür ile uyumlu bulundu.
Adenomlarda yaş artıkça polip görülme sıklığı, büyüklüğü ve
displazi gelişme oranı artmaktadır (17,18). Literatürde erkeklerde %53- 59, kadınlarda %40-46, yaş ortalaması 43-61 arasında değişmektedir (2,25,26). Çalışmamızda yaş ortalaması
61,7 yıl olup, erkeklerde %69,4, kadınlarda %30,6 saptandı.
Adenomlar 1 cm altında, 1-2 cm arasında ve 2 cm büyük
olanlar olmak üzere büyüklük olarak üç grupta incelenir.
Adenomların çoğu 1 cm’den küçüktür. Tübüler adenomlar
%77 oranında <1 cm, %20 oranında 1-2 cm, %4 oranında >2
cm’dir. Tübülovillöz adenomlar %25 oranında <1 cm, %47
oranında 1-2 cm, %29 oranında >2 cm’dir. Villöz adenomlar
%14 oranında <1 cm, %26 oranında 1-2 cm, %60 oranında >2 cm’dir. Büyük adenomlar distal kolon segmentlerinde
daha sık görülür (17). Küçük polipler 5 mm ve daha küçük
çaptaki poliplerdir. Hemen daima nonneoplastiktir. Villöz
olan veya ağır displazi odağı içeren küçük poliplerin oranı
%1’den azdır (19,20). Çalışmamızda ortalama polip boyutu
8 mm (2-70 mm) olarak saptandı. GİS’de polipler en fazla
rektosigmoid bölgede oluşurlar ve çekuma doğru görülme sıklıkları azalır. Disanb ve arkadaşları (21) adenomların %54
oranında splenik fleksura proksimalinde lokalize olduğunu
bildirmişlerdir. Bech ve arkadaşları (22) adenomların en sık
sigmoid kolonda yerleştiğini bildirmişlerdir. Liebermann ve
arkadaşları (23) poliplerin %44’ünün distal 60 cm’lik kısmında bulunduğunu bildirmişlerdir. 675 olguluk bir seride (2)
%47 sigmoid kolon, %18,7 inen kolon, %13,6 transvers kolon, %12,5 rektumda, 428 olguluk bir çalışmada (25) %76,7
sol kolon, %23,3 sağ kolonda, 914 vakalık bir çalışmada (26)
%47 rektosigmoid bölgede, %19,3 inen kolon, %11,2 transvers kolon, %8,5 çıkan kolon, %4,6 çekumda polip bildirilmiştir. Bizim çalışmamızda %36,2 rektumda, %16,6 transvers kolonda, %13,3 inen kolonda, %10,3 sigmoid kolonda,
%6,3 mide antrumda, %5,9 çekumda, %4,8 mide korpusda,
%3,7 çıkan kolonda, %3 mide fundusda polip saptandı. Üst
ve alt gastrointestinal sisteme ait polipleri ayrı ayrı değerlendirdiğimiz çalışmamızda genel olarak tüm sonuçlarımızın literatür ile uyumluluk halinde olduğu görüldü.
Gereç ve Yöntem
Çalışmada Çankırı Devlet Hastanesi Patoloji Laboratuvarında 2011- 2012 yılları arasında histopatolojik tanı verilen
271 adet gastrointestinal polip olgusu retrospektif olarak
incelendi. Yerleşim özellikleri: rektum, sigmoid kolon, inen
kolon, transvers kolon, çekum, çıkan kolon, mide fundus,
mide korpus ve mide antrum olmak üzere 9 bölgeye ayrı-larak kaydedildi. Olguların hematoksilen-eozin ile boyanmış
kesitleri yeniden gözden geçirildi ve histopatolojik tanılar
tübüler adenom (Resim 1-A, B), tübülovillöz adenom (Resim 2), hiperplastik polip (Resim 3-A, B), inflamatuvar polip
(Resim 4), yüzeyel kanserleşme gösteren tübüler adenom,
yüzeyel kanserleşme gösteren tübülovillöz adenom, kanserleşme gösteren tübüler adenom ve fundik gland polibi olmak
üzere 8 gruba ayrılarak kaydedildi. Hastalara ait demografik
verilere hastane bilgi sisteminden ulaşıldı. Çalışma Helsinki
Deklerasyonu 2008 prensiplerine uygun olarak yürütüldü.
İstatistiksel değerlendirmede SPSS 15 Word paketi kullanıldı.
Değişkenlerin karşılaştırılmasında Ki kare ve Mann Whitney
testleri kullanıldı. P<0.05 değeri istatistiksel olarak anlamlı
kabul edildi.
Bulgular
Çalışmaya gastrointestinal bölgede polip tanısı alan toplam
271 hasta dahil edildi. Hastaların 188’i (%69,4) erkek, 83’ü
(%30,6) kadındı. Yaş dağılımı 2-91 yıl arasında değişmekte
olup, yaş ortalaması 61,7 yıl, ortalama boyut 8 mm (2-70 mm)
olarak saptandı. GİS polipleri yerleşim bölgeleri açısından de-ğerlendirildiğinde 271 olgunun 233’ü kolonda, 38’i midede
yerleşimliydi. Kolonda lokalize poliplerin 98’ i (%36,2) rektumda, 45’i (%16,6) transvers kolonda, 10’u (%3,7) çıkan
kolonda, 36’sı (%13,3) inen kolonda, 16’sı (%5,9) çekumda, 28’i (%10,3) sigmoid kolonda izlendi. Midede lokalize
poliplerin ise 17’si (%6,3) antrumda, 13’ü (%4,8) korpusda,
8’i (%3) fundusda yerleşim göstermekteydi. GİS poliplerde
histopatolojik tipler açısından en büyük hasta grubunu 161
(%59,4) olgu ile tübüler adenom oluştururken, bunu sıklık
sırasına göre 63 (%23,2) olgu ile hiperplastik polip, 22 (%8,1)
olgu ile tübülovillöz adenom, 17 (%6,3) olgu ile inflamatuvar
polip, 3 (%1,1) olgu ile yüzeyel kanserleşme göteren tübülovillöz adenom, 2 (0,7) olgu ile yüzeyel kanserleşme gösteren
adenomatöz polip, 2 (%0,7) olgu ile fundik gland polibi ve
1 (%0,4) olgu ile kanserleşme gösteren tübüler adenom takip etmekteydi. GİS polipleri tip ve lokalizasyon açısından değerlendirildiğinde rektum lokalizasyonunda en sık (%52)
tübüler adenom, ikinci sıklıkta (%18,4) hiperplastik polip;
sigmoid kolonda %67,9 tübüler adenom, %21,4 tübülovillöz adenom, %10,7 hiperplastik polip; inen kolonda %83,3
tübüler adenom, %5,6 tübülovillöz adenom ve hiperplastik
polip; transvers kolonda %88,9 tübüler adenom, %4,4 tübülovillöz adenom ve hiperplastik polip; çekumda %87,5
tübüler adenom, %6,2 tübülovillöz adenom ve hiperplastik
polip; çıkan kolonda %70 tübüler adenom, %20 tübülovillöz adenom, %10 hiperplastik polip; mide fundus, korpus
ve antrumda %94,7 hiperplastik polip, %5,3 fundik gland
polip saptandı (Tablo 1). Kolondaki polipler erkeklerde daha
sık görülürken, mide lokalizasyonlu polipler kadınlarda daha
sık saptandı. Lokalizasyona göre polip boyutları arasında fark
izlenmedi. Rektum, sigmoid kolon, çıkan kolon ve midede
görülen poliplerin boyut ortalaması yaklaşık 8 mm iken,
transvers kolonda 7,5 mm, çekumda 6,9 mm, inen kolonda
6,6 mm olarak saptandı (Tablo 2).
Tartışma
En sık görülen benign mide tümörleri poliplerdir. Genellikle
asemptomatik olan mide polipleri 5-6. dekatlarda daha sık
görülürler. Çalışmamızda mide polibi izlenen hastaların yaş
ortalaması 63,3 yıl olarak bulundu ve kadınlarda %57,9 oranı
ile bir miktar daha sık izlendikleri görüldü.
Hiperplastik polipler mide poliplerinin %75-90’ını oluştururlar. Nonneoplastik nitelikteki bu polipler, yaşlılarda sıktır,
6. ve 7. dekadlarda pik yaparlar. Cinsiyete göre görülme sıklıkları değişmez (6-8). Genellikle 1,5 santimetreden küçük,
tek, sesil lezyonlar şeklinde olup, sıklıkla korpus-antrum
bileşkesinde ortaya çıkarlar ve %20 oranında multipl olabilirler. Malignite gelişimiyle ilişkileri incelendiğinde bunların
daha ziyade maligniteye eşlik eden lezyonlar olduğu, malign
dönüşümün nadir olduğu ve bunun daha çok atrofik gastritle ilgili olduğu bulunmuştur (10-13). Bizim çalışmamızda
midede %94,7 oranında hiperplastik polip saptandı. Hiperplastik poliplerin 17’si mide antrumda, 13’ü mide korpusda,
6’sı mide fundusda yerleşim göstermekteydi. Fundik gland
polipleri normal mide mukozasında gelişirler ve uzun süreli
proton pompa inhibitörü tedavisi uygulanan hastalarda sık
görüldüğü bildirilmektedir (4,9). Genellikle mide korpus ve
fundusda, 6. ve 7. dekatlarda, %10-12 oranında, 2-3 milimetre çapında, sesil, multipl lezyonlar olarak saptanırlar (10).
Bizim çalışmamızda 22 yaşında kadın ve 62 yaşında erkek
olmak üzere 2 olguda her biri 6 mm olan 2 adet fundik gland
polibi saptandı.
Adenomatöz polipler mide poliplerinin %8-10’unu oluşturur. Genellikle kronik gastrit ve intestinal metaplazi gösteren
mukozada gelişirler. Genellikle tek ve büyüktürler, sesil ya
da saplı olabilirler. Histopatolojik özelliklerine göre tübüler,
villöz, tübülovillöz olarak adlandırılırlar. Adenomatöz poliplerin yaklaşık %90’nını tübüler adenom, %5-10’unu tübülovillöz ve %1-2’sini de villöz tiptekiler oluşturur (4,5,8-10).
Tübüler adenomlarda malignite gelişme riski daha azken,
villöz ve tübülovillöz adenomlarda bu risk %33 olarak bildirilmektadir (14). Bizim çalışmamızda GİS’de mide antrumda
%6,3, mide korpusda %4,8 ve mide fundusda %3 oranında
polip izlendi. Midedeki poliplerin boyut ortalaması 8,2 milimetre (2-25 mm) saptandı. Literatürde hiperplastik ve fundik
gland polipleri en sık görülen polipoid lezyonlar olarak bildirilirken gastrik polipler ve subtiplerinin sıklığı farklı çalış-malarda farklılık göstermekteydi (4,7,8). Bizim çalışmamızda
da 36 olguda (%94,7) hiperplastik polip, 2 olguda (%5,3)
fundik gland polibi saptandı.
Kolorektal poliplerin çoğu adenomatöz poliplerdir. Tübüler adenomlar adenomatöz poliplerin %80-86’sını, villöz
adenomlar %3-16’sını, tübülovillöz adenomlar %8-16’sını
oluştururlar (2, 15). 675 olguluk bir seride tübüler adenom
%80,7, tübülovillöz adenom %16,4 ve villöz adenom %2,9
olarak bulunurken (2), 2506 vakalık bir çalışmada %75 tübüler adenom, %15,3 tübülovillöz adenom ve %11,7 villöz
adenom (16), 428 olguluk bir çalışmada %64,8 tübüler adenom, %22,7 hiperplastik polip, %3,7 jüvenil polip (25) ve
914 vakalık bir çalışmada da (26) %68 tübüler adenom, %7,2
tubulovillöz adenom, %0,5 villöz adenom, %4,3 hiperplastik
polip, %6 serrated adenom, %0,8 adenokarsinom saptandığı
bildirilmiştir. Bizim çalışmamızda tüm GİS polipleri içinde
%59,4 tübüler adenom, %23,2 hiperplastik polip, %8,1 tübülovillöz adenom, %6,3 inflamatuvar polip, %1,1 yüzeyel
kanserleşme gösteren tübülovillöz adenom, %0,7 yüzeyel
kanserleşme göteren adenomatöz polip, %0,4 kanserleşme
gösteren tübüler adenom saptandı ve görülme sıklıkları literatür ile uyumlu bulundu.
Adenomlarda yaş artıkça polip görülme sıklığı, büyüklüğü ve
displazi gelişme oranı artmaktadır (17,18). Literatürde erkeklerde %53- 59, kadınlarda %40-46, yaş ortalaması 43-61 arasında değişmektedir (2,25,26). Çalışmamızda yaş ortalaması
61,7 yıl olup, erkeklerde %69,4, kadınlarda %30,6 saptandı.
Adenomlar 1 cm altında, 1-2 cm arasında ve 2 cm büyük
olanlar olmak üzere büyüklük olarak üç grupta incelenir.
Adenomların çoğu 1 cm’den küçüktür. Tübüler adenomlar
%77 oranında <1 cm, %20 oranında 1-2 cm, %4 oranında >2
cm’dir. Tübülovillöz adenomlar %25 oranında <1 cm, %47
oranında 1-2 cm, %29 oranında >2 cm’dir. Villöz adenomlar
%14 oranında <1 cm, %26 oranında 1-2 cm, %60 oranında >2 cm’dir. Büyük adenomlar distal kolon segmentlerinde
daha sık görülür (17). Küçük polipler 5 mm ve daha küçük
çaptaki poliplerdir. Hemen daima nonneoplastiktir. Villöz
olan veya ağır displazi odağı içeren küçük poliplerin oranı
%1’den azdır (19,20). Çalışmamızda ortalama polip boyutu
8 mm (2-70 mm) olarak saptandı. GİS’de polipler en fazla
rektosigmoid bölgede oluşurlar ve çekuma doğru görülme sıklıkları azalır. Disanb ve arkadaşları (21) adenomların %54
oranında splenik fleksura proksimalinde lokalize olduğunu
bildirmişlerdir. Bech ve arkadaşları (22) adenomların en sık
sigmoid kolonda yerleştiğini bildirmişlerdir. Liebermann ve
arkadaşları (23) poliplerin %44’ünün distal 60 cm’lik kısmında bulunduğunu bildirmişlerdir. 675 olguluk bir seride (2)
%47 sigmoid kolon, %18,7 inen kolon, %13,6 transvers kolon, %12,5 rektumda, 428 olguluk bir çalışmada (25) %76,7
sol kolon, %23,3 sağ kolonda, 914 vakalık bir çalışmada (26)
%47 rektosigmoid bölgede, %19,3 inen kolon, %11,2 transvers kolon, %8,5 çıkan kolon, %4,6 çekumda polip bildirilmiştir. Bizim çalışmamızda %36,2 rektumda, %16,6 transvers kolonda, %13,3 inen kolonda, %10,3 sigmoid kolonda,
%6,3 mide antrumda, %5,9 çekumda, %4,8 mide korpusda,
%3,7 çıkan kolonda, %3 mide fundusda polip saptandı. Üst
ve alt gastrointestinal sisteme ait polipleri ayrı ayrı değerlendirdiğimiz çalışmamızda genel olarak tüm sonuçlarımızın literatür ile uyumluluk halinde olduğu görüldü.
Kaynaklar
1. Itzkowitz SH, Potack J. Colonic polyps and polyposis syndromes. In:
Sleisenger MH, Fordtran JS, (Eds). Sleisenger and Fordtran’s Gastrointestinal and Liver Disease. 8 th ed. Philedeplhia. Saunders. 2006; 2713-36.
2. Konishi F, Morson BC. Pathology of colorectal adenomas: A colonoscopic survey. J Clin Pathol 1982; 35: 830-41.
3. Boland CR, Hzkowitz SH, Kim YS. Colonic polyps and gastrointestinal
polyposis syndromes. Gastrointestinal disease, Sleisenger MH, Fordran
JSS, Philadelphia, WB Saunders Company 1989; 2: 1483-518.
4. Oberhuber G, Stolte M. Gastric polyps: an update of their pathology and
biological significance. Virchows Arch 2000; 437: 581-90.
5. Silverstein FE, Tytgat GNJ. Stomach II: Tumors and polyps, In: Silverstein FE, Tytgat GNJ, Editors. Gastrointestinal Endoscopy, 3rd ed. London. Mosby 1997; 147-80.
6. Jain R, Chetty R. Gastric hyperplastik polyps: a review. Dig Dis Sci 2009;
54: 1839-46.
7. Morais DJ, Yamanaka A, Zeiture JM, Andreollo NA. Gastric polyps: a retrospective analysis of 26.000 digestive endoscopies. Arq Gastroenterol
2007; 44: 14-7.
8. Archimandritis A, Spiliadis C, Tzivras M, et al. Gastric epithelial polyps:
aretrospective endoscopic study of 12974 symptomatic patients. Ital J
Gatroenterol 1996; 28: 387-90.
9. Owen DA. The stomach, In: Sternberg SS, Editor. Diagnostic Surgical
Pathology, 3rd ed. Philadelphia. Lippincott Williams & Wilkins 1999;
1311-47.
10. Debongnie JC. Gastric polyps. Acta Gastroenterol Belg 1999; 62: 187-9.
11. Davaris P, Petraki K, Archimandritis A, et al. Mucosal hyperplastik polyps of the stomach. Do they have any potential to malignancy? Pathol
Res Pract 1986; 181: 385-9.
12. Hizawa K, Fuchigami T, lida M, et al. Possible neoplastic transformation
within gastric hyperplastic polyp. Application of endoscopic polypectomy. Surg Endosc 1995; 9: 714-8.
13. Zea-Iriarte WL, Sekine I, Itsuno M, et al. Carcinoma in gastric hyperplastic polyps: a phenotypic study. Dig Dis Sci 1996; 41: 377-86.
14. Nakamura T, Nakano G. Histopathological classification and malignant
change in gastric polyps. J Clin Pathol 1985; 38: 754-64.
15. O’Brien MJ, Winaver SJ, Zauber AG, et al. The National Polyp Study:
Patient and polyp characteristics associated with high-grade dysplasia in
colorectal adenomas. Gastroenterolgy 1990; 98: 371-9.
16. Muto T, Bussey HJR, Morson BC. The evolution of cancer of the colon
and rectum. Cancer 1975: 36; 2251-70.
17. Williams AR, Balasoorriya BAW, Day DW. Polyp and cancer of the large
bovel: A necropsy study in Liverpool. Gut 1982; 23: 835-42.
18. Vatn MH, Staisberg H. The prevalence of polyps of the large intestine in
Osio: An autopsy study. Cancer 1982; 49: 819-25.
19. Granqvist S, Cabrielsson N, Sundelin P. Diminutive colonic polypsclinical significance and managemant. Endoscopy 1979; 11: 36-42.
20. Matek W, Guggenmoos-Holzmann I, Demling L. Follow-up of patients
with colorectal adenomas. Endoscopy 1985; 17: 175-81.
21. DiSario JA, Fautch PG, Mai HD, et al. Prevalence and malignant potential of colorectal polyps in asymtomatic, avarage-risk men. Am J Gastroenterol 1991; 86: 941-5.
22. Bech K, Kronborg O, Fenger C. Adenomasand hyperplastic polyps in
screening studies. World J Surg 1991; 15: 7-13.
23. Lieberman DA, Smith FW. Screening for colon malignancy with colonoscopy. Am J Gastroenterol 1991; 86: 946-51.
24. Joss JR. Nature and clinical significance of colorectal hyperlastic polyps.
Semin Colon Rectal Surg 1991; 2: 246-52.
25. Altınparmak E, Sezgin O, Parlak E, Altıntaş E. Colorectal polyps ‘The
Yüksek İhtisas experience’. Turk J Gastroenterol 2001; 12: 49-52.
26. Eminler AT, Sakallı M, Irak K, et al. Gastroenteroloji ünitemizdeki kolonoskopik polipektomi sonuçlarımız. Akademik Gastroenteroloji Dergisi
2011; 10: 112-5.