Ağustos 2013 / (21 - 2)
Postentübasyon sonrası gelişen trakea-özofageal fistül
Yazarlar
Erol ÇAKMAK
1, Hilmi ATASEVEN
2, Özlem YÖNEM
2, Köksal BİLGEN
3
, Hakan GÜZEL
4
Kurumlar
Ordu Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi 1
Gastroenteroloji Kliniği, 3
Genel Cerrahi Kliniği, Ordu
Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi,
2
Gastroenteroloji Bilim Dalı, Sivas
Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 4
Genel Cerrahi Kliniği, Ankara
Özet
Trakea-özofageal fistül, konjenital veya akkiz olan özofagus ve trakea arasında
bağlantı olmasıdır. Akkiz trakea-özofageal fistül malign ve nonmalign olmak
üzere ikiye ayrılır. Akkiz trakea-özofageal fistül en sık nedeni malignitedir.
Non malign trakea-özofageal fistülün en sık nedeni ise uzamış mekanik ventilasyona bağlı endotrakeal kaf ile ilişkili travmadır. Endotrakeal kaf basıncı,
ortalama doku kapiller perfüzyon basıncı geçtiğinde lokal trakea mukozasında iskemi ve nekroza neden olur. Hastamız 33 yaşında erkek, organik fosfor
zehirlenmesi sonrası uzun süreli endotrakeal entübasyon sonrası gelişen trakea-özofageal fistül idi.
Anahtar Kelimeler
Entübasyon sonrası trakea-özofageal fistül, trakea, özofagus
Giriş
Trakea-özofageal fistül (TÖF), özofagus ve trakea arasında
bağlantı olmasıdır. Konjental veya akkiz olarak ikiye ayrı-lır. Erişkinlerde çoğunlukla akkiz TÖF görülür. Akkiz TÖF,
malign ve nonmalign olmak üzere ikiye ayrılır. Akkiz TÖF
sıklıkla maligniteye sekonder oluşur. Non malign TÖF daha
az görülür ve en sık nedeni uzamış mekanik ventilasyondur.
Uzamış mekanik ventilasyon, endotrakeal kaf’a bağlı travmalar sonucu oluşur ve non malign trakea-özofageal fistüllerin
yaklaşık %75’nin nedenidir (1,2).
Olgu
Trakea-özofageal fistül, özofagus ve trake arasında bağlantı
olmasıdır. Nonmalign TÖF’ün en sık nedeni ise uzamış mekanik ventilasyondur (1,2). Endotrakeal entübasyonun sekonder major trakeal komplikasyonu %0,3-19 oranındadır.
Bu major komplikasyonlar; trakea-özofageal fistül, trakeal
stenoz, trakea innominate arter fistülü ve cuff trakea ektazisidir. TÖF gelişmesi entübasyon sonrası 12-200 günler arasında ve ortalama 40 günde gelişir. Bizim hastamızda entübasyon sonrası TÖF 35. günde tesbit edildi (3,4).
Endotrakeal tüp kafı 2-12 mmHg volumle şişirilir ve 20
mmHg geçmeyecek şekilde basınç uygulanır. Endotrakeal
kaf basıncı, ortalama doku kapiller perfüzyon basıncı olan 20
mmHg geçtiğinde lokal trakea mukozasında irritasyona neden olur. Bu irritasyon sonucu iskemi, nekroz ve sonrasında
TÖF meydana gelir. Ayrıca nadiren trakea-özofageal mesafede abse oluşumu sonrası masif trakeal nekroz ve dev fistüle
neden olabilir (1,4,5).
Nonmalign TÖF’ün oluşumunda primer olarak granülomatöz
enfeksiyonlar, insan bağışıklık yetmezlik virüsü enfeksiyonu,
travma, önceki cerrahi ve endoskopik girişimler neden olabilir. Ayrıca akkiz TÖF gelişimine eşlik eden birçok predispozan faktörler mevcutdur. Bunlar arasında; sistemik ve respiratuvar infeksiyonlar, hastanın kötü genel durum ve beslenme
yetersizliği, koroziv madde içilmesi, nazogastrik tüp, diabetes
mellitus ve streoid tedavisidir. Enfeksiyonlar TÖF gelişiminde primer ve sekonder nedenler olarak rol oynar (4-6).
TÖF oluşumuna neden olan diğer predispozan faktörler; endotrakeal hastalarda TÖF’ün ilk belirtisi sıklıkla beslenme
veya mide içeriğinin aspirasyonu sonucu aniden trakeal sekresyonda artışıdır. Semptomlar ve belirtiler sıvı alımı ve yemek yeme sırasında öksürük, yutma güçlüğü, ateş, pnömoni,
hemoptizi ve göğüs ağrısıdır. Bizim olgumuzda ilk belirti sıvı
alımı sonrası öksürük ve yutma güçlüğü idi. TÖF düşünülen
hastalarda teşhis amaçlı en sık kontrastlı tetikler uygulanır.
Ancak endoskopi uyutulmayan hastalarda en iyi tetkik yöntemidir. Kontrast madde defektleri %70 oranında göstermektedir. Bu tetkikler ile TÖF’ün yeri, boyutu ve yönü saptanır.
Ancak küçük boyutlu TÖF’lü olgular endoskopi ve kontrastlı
tetikler ile fark edilmeyebilir. Bu hastalarda bronkoskopi faydalı olabilir (2, 7).
TÖF’lü hastalar malign olmamasına rağmen ölümcül komplikasyonlara neden olabilir. Bu nedenle başarılı müdahale ve
mortalite açısından erken tanı ve erken cerrahi çok önemlidir. En sık görülen komplikasyonlar aspirasyon pnömonisi
ve akciğer absesidir. Bu komplikasyonlar sonucunda sepsis
ve hemoraji gibi ölümcül komplikasyonlara neden olabilir (2,
5, 6).
TÖF’lerin spontan olarak kapanmaları nadirdir ve genelde
cerrahi olarak kapatılmaları gerekir. TÖF küçük ise primer
tamir edilir ve kas flebi kullanılarak yapılır ise tedavi şansını
artırır. Ancak geniş TÖF’de ise trakeal rezeksiyon gerekir. Ancak opere edilemeyen malign hastalarda endoskopik olarak
takılabilen plastik veya kendiliğinden genişleyebilen metalik stent tercih edilebilir. Bu sayede pulmoner aspirasyonun
önüne geçilebilir. Ayrıca uygun benign özofagorespiratuvar
fistüllerde de özofagusa stent uygulaması yapılabilir (2, 7, 8).
Sonuç olarak uzun süreli endotrakeal entübeli hastalarda, entübasyon sırasında ve sonrasında sıvı alımı sonrası öksürük
ve yutma güçlüğü görülen hastalarda TÖF olabileceği düşünülmelidir. Ayrıca endotrakeal entübeli hastalarda, endotrakeal kaf basıncı sık sık kontrol edilerek 20 mmHg altında
olmasına dikkat edilmelidir.
Tartışma
Trakea-özofageal fistül, özofagus ve trake arasında bağlantı
olmasıdır. Nonmalign TÖF’ün en sık nedeni ise uzamış mekanik ventilasyondur (1,2). Endotrakeal entübasyonun sekonder major trakeal komplikasyonu %0,3-19 oranındadır.
Bu major komplikasyonlar; trakea-özofageal fistül, trakeal
stenoz, trakea innominate arter fistülü ve cuff trakea ektazisidir. TÖF gelişmesi entübasyon sonrası 12-200 günler arasında ve ortalama 40 günde gelişir. Bizim hastamızda entübasyon sonrası TÖF 35. günde tesbit edildi (3,4).
Endotrakeal tüp kafı 2-12 mmHg volumle şişirilir ve 20
mmHg geçmeyecek şekilde basınç uygulanır. Endotrakeal
kaf basıncı, ortalama doku kapiller perfüzyon basıncı olan 20
mmHg geçtiğinde lokal trakea mukozasında irritasyona neden olur. Bu irritasyon sonucu iskemi, nekroz ve sonrasında
TÖF meydana gelir. Ayrıca nadiren trakea-özofageal mesafede abse oluşumu sonrası masif trakeal nekroz ve dev fistüle
neden olabilir (1,4,5).
Nonmalign TÖF’ün oluşumunda primer olarak granülomatöz
enfeksiyonlar, insan bağışıklık yetmezlik virüsü enfeksiyonu,
travma, önceki cerrahi ve endoskopik girişimler neden olabilir. Ayrıca akkiz TÖF gelişimine eşlik eden birçok predispozan faktörler mevcutdur. Bunlar arasında; sistemik ve respiratuvar infeksiyonlar, hastanın kötü genel durum ve beslenme
yetersizliği, koroziv madde içilmesi, nazogastrik tüp, diabetes
mellitus ve streoid tedavisidir. Enfeksiyonlar TÖF gelişiminde primer ve sekonder nedenler olarak rol oynar (4-6).
TÖF oluşumuna neden olan diğer predispozan faktörler; endotrakeal hastalarda TÖF’ün ilk belirtisi sıklıkla beslenme
veya mide içeriğinin aspirasyonu sonucu aniden trakeal sekresyonda artışıdır. Semptomlar ve belirtiler sıvı alımı ve yemek yeme sırasında öksürük, yutma güçlüğü, ateş, pnömoni,
hemoptizi ve göğüs ağrısıdır. Bizim olgumuzda ilk belirti sıvı
alımı sonrası öksürük ve yutma güçlüğü idi. TÖF düşünülen
hastalarda teşhis amaçlı en sık kontrastlı tetikler uygulanır.
Ancak endoskopi uyutulmayan hastalarda en iyi tetkik yöntemidir. Kontrast madde defektleri %70 oranında göstermektedir. Bu tetkikler ile TÖF’ün yeri, boyutu ve yönü saptanır.
Ancak küçük boyutlu TÖF’lü olgular endoskopi ve kontrastlı
tetikler ile fark edilmeyebilir. Bu hastalarda bronkoskopi faydalı olabilir (2, 7).
TÖF’lü hastalar malign olmamasına rağmen ölümcül komplikasyonlara neden olabilir. Bu nedenle başarılı müdahale ve
mortalite açısından erken tanı ve erken cerrahi çok önemlidir. En sık görülen komplikasyonlar aspirasyon pnömonisi
ve akciğer absesidir. Bu komplikasyonlar sonucunda sepsis
ve hemoraji gibi ölümcül komplikasyonlara neden olabilir (2,
5, 6).
TÖF’lerin spontan olarak kapanmaları nadirdir ve genelde
cerrahi olarak kapatılmaları gerekir. TÖF küçük ise primer
tamir edilir ve kas flebi kullanılarak yapılır ise tedavi şansını
artırır. Ancak geniş TÖF’de ise trakeal rezeksiyon gerekir. Ancak opere edilemeyen malign hastalarda endoskopik olarak
takılabilen plastik veya kendiliğinden genişleyebilen metalik stent tercih edilebilir. Bu sayede pulmoner aspirasyonun
önüne geçilebilir. Ayrıca uygun benign özofagorespiratuvar
fistüllerde de özofagusa stent uygulaması yapılabilir (2, 7, 8).
Sonuç olarak uzun süreli endotrakeal entübeli hastalarda, entübasyon sırasında ve sonrasında sıvı alımı sonrası öksürük
ve yutma güçlüğü görülen hastalarda TÖF olabileceği düşünülmelidir. Ayrıca endotrakeal entübeli hastalarda, endotrakeal kaf basıncı sık sık kontrol edilerek 20 mmHg altında
olmasına dikkat edilmelidir.
Kaynaklar
1- Diddee R, Shaw IH. Acquired tracheo-oesophageal fistula in adults.
Contin Educ Anaesth Crit Care Pain 2006; 6: 105-8.
2- Chauhan SS, Long JD. Management of tracheoesophageal fistulas in
adults. Curr Treat Options Gastroenterol. 2004; 7: 31-40.
3- Marzelle J, Dartevelle P, Khalife J, et al. Surgical management of acquired
post-intubation tracheo-oesophageal fistulas: 27 patients. Eur J Cardiothoracic Surg 1989; 3: 499-502.
4- Abbey NC, Green DE, Cicale MJ. Massive tracheal necrosis complicating
endotracheal intubation. Chest 1989; 95: 459-60.
5- Collier KP, Zubarik RS, Lewis JH. Tracheoesophageal fistula from an
indwelling endotracheal tube balloon: a report of two cases and review.
Gastrointest Endosc 2000; 51: 231-4.
6- Payne DK, Anderson WM, Romero MD, et al. Tracheoesophageal fistula
formation in intubated patients. Risk factors and treatment with highfrequency jet ventilation. Chest 1990; 98: 161-4.
7- Couraud L, Ballester ML, Delaisement C. Acquired tracheoesophageal
fistula and its management. Semin Thorac Cardiovasc Surg 1996; 8:
392-9.
8- Yakut M, Çınar K, İdilman R. Malign özofagus darlığı olgusunda multipl
stent uygulaması. Endoskopi dergisi 2011; 19: 18-9.