- Ana Sayfa
- Sayılar
- Aralık 2013
- Peptik ülser ve fonksiyonel dispepside ardışık tedavi ile yapılan Helicobacter pylorieradikasyonunun klinik
etkisi
Aralık 2013 / (21 - 3)
Peptik ülser ve fonksiyonel dispepside ardışık tedavi ile yapılan Helicobacter pylorieradikasyonunun klinik
etkisi
Yazarlar
Murat SARIKAYA1
, Nesibe TAŞER
2
, Bilal ERGÜL
1, Zeynal DOĞAN
1, Levent FİLİK1
Kurumlar
Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi,
1
Gastroenteroloji Kliniği, 2
İç Hastalıkları Kliniği, Ankara
Özet
Giriş ve Amaç:Helicobacter pylori enfeksiyonu peptik ülser ve fonksiyonel
dispepsi etiyolojisinde önemli rol oynamaktadır. Helicobacter pylori eradikasyonu peptik ülserli hastalarda büyük fayda sağlamasına karşın fonksiyonel dispepsili hastalarda bu yarar üzerine daha az sayıda veriler bulunmaktadır. Bu çalışmada Helicobacter pylori enfeksiyonu saptanan ülserli ve
nonülser dispepsili hastalarda ardışık eradikasyon tedavisinin yararını kar-şılaştırmayı amaçladık. Gereç ve Yöntem:Çalışmaya total 166 hasta dahil
edildi. Hastalarda Helicobacter pylori pozitifliği gastroskopik biyopsi ve hızlı
üreaz testi ile tespit edildi. Tüm hastalarda 12. haftada eradikasyon durumu
üre nefes testi ile kontrol edildi. Semptomatik düzelme için Gastrointestinal
Semptom Değerlendirme Skalası kullanıldı. Bulgular: Ülser ve fonksiyonel
dispepsi gruplarının her ikisinde de ardışık tedavi ile Gastrointestinal Semptom Değerlendirme Skalası skorlarında anlamlı farklılık saptandı (p <0,001).
Ülser ve dispepsili hastalar karşılaştırıldığında ise ülserli hastalar lehine anlamlı farklılık saptandı (p=0,007). Sonuç:Helicobacter pylori eradikasyonu
hem ülserli hem de fonksiyonel dispepsili hastalarda semptomatik düzelmeyi sağlamaktadır. Bu düzelme ülserli hastalarda daha belirgin olmaktadır.
Eradikasyon tedavisi hastaların yaşam kalitesinde artışa yol açarak özellikle
fonksiyonel dispepsili hastaların hastaneye başvuru sıklığını ve tedavi maliyetlerini azaltacaktır.
Anahtar Kelimeler
Helicobacter pylori, ardışık eradikasyon tedavisi, fonksiyonel dispepsi, peptik ülser
Giriş
Peptik ülser (PÜ) muskülaris mukozaya kadar uzanan gastrointestinal mukozal defektlerdir. PÜ hastalığının yıllık insidansı %0,1 ile 0,3 arasında değişmektedir. Helicobacter pylori
(H. pylori)enfeksiyonu, nonsteroidal anti-inflamatuar ilaçlar
(NSAİİ) başta olmak üzere çeşitli ilaçlar, yaşam tarzı, genetik
faktörler, ciddi fizyolojik stres ve hipersekretuvar durumlar
etiyolojisinde yer almaktadır (1-4).
Dispepsi erişkin yaş grubunda en sık görülen kronik hastalıktır (5). Türkiye popülasyonunun %28,4’ünü etkilediği gösterilmiş ve bu hastaların çoğunluğu medikal tedavi de almaktadır (6). Fonksiyonel dispepsi (FD) en az 6 ay içinde semptom
başlangıcı ve son 3 ayda epigastrik ağrı ve rahatsızlık, erken
doyma, postprandiyal dolgunluk hissi gibi Roma 3 kriterleMurat SARIKAYA1
, Nesibe TAŞER
2
, Bilal ERGÜL
1, Zeynal DOĞAN
1, Levent FİLİK
1
ri ile tanımlanan fonksiyonel gastrointestinal bir hastalıktır.
FD’nin nedenleri arasında gastrik motilitedeki değişiklik, genetik yatkınlık, viseral hipersensitivite, psikososyal faktörler
ve H. pylorienfeksiyonu bulunmaktadır (7,8).
H. pylorieradikasyonu PÜ ve dispepsisi olan hastalarda fayda
sağlamaktadır. Bu nedenle Maastricht 4 konsensus raporunda
hem duodenal hem de gastrik ülser’de eradikasyon önerilmektedir. H. pylorieradikasyonu ile ülserde %90’dan fazla
effektif iyileşme sağlanmaktadır (9). Bu çalışmada H. pylori
eradikasyonunun ülserli ve nonülser dispepsili hastalarda
gastrointestinal semptomlar üzerine olan etkilerini karşılaş-tırmayı amaçladık.
Olgu
H. pyloriinsanların %50’sinden fazlasında gastrik mukozada
kolonize olarak kronik inflmasyona yol açmaktadır (13). H.
pyloriFD, PÜ ve gastrointestinal sistem maligniteleri gibi pek
çok hastalığın etiyolojisinde rol oynamaktadır. Duodenal ve
gastrik ülserin H. pylorienfeksiyonu ile ilişkili olduğu tespit
edilmiştir. Enfekte bireylerde PÜ gelişimi riski enfekte olmayan bireylere göre 3-4 kat daha fazladır. H. pylorienfeksiyonu
duodenal ülserli hastaların %90-100’ünde ve gastrik ülserli
hastaların %60-100’ünde tesbit edilmiştir. Sitotoksin üreten
veya Cag A taşıyan bakteri suşları ile infekte kişilerde duodenal ülser riski daha yüksektir. H. pyloriile enfekte bireylerde
PÜ riskini artıran diğer faktörler mide asit üretimi (gastrik ülser hastalığında azalan, duodenal ülserde artan), duodenum
bulbusunda gastrik metaplazi varlığı, sigara kullanımı ve genetik faktörleri içermektedir. H. pylorieradikasyonu sonrası
gastrik ülser rekürrens riski %10’un altına inerken, duodenal
ülserde ise bu oran yaklaşık %0’dır (14). H. pylori eradikasyonuna yönelik pekçok tedavi protokolü uygulanmaktadır. Pek
çok çalışmada ardışık tedavinin standart üçlü tedaviye üstün
olduğu gösterilmiştir. Ardışık tedavide eradikasyon oranları
coğrafik bölgelere göre değişmekle birlikte genellikle %76 ile
%82 arasında değişmektedir (15). Sunduğumuz çalışmada
ise ardışık tedavi ile eradikasyon oranını %79,4 olarak tespit
edildi. Bu sonuç literatür ile uyumlu bulunmuştur.
GSRS skorlarına dayalı yaşam kalitesi değerlendirilmesinde
gerek ülserli olgular gerekse ülseri olmayan FD’li olgularda eradikasyonun yaşam kalitesinde anlamlı bir düzelme sağladığı görülmüştür. Her iki grubun eradikasyon sonrası GSRS
skorları karşılaştırıldığında özellikle ülserli olgularda, FD’li
gruba kıyasla daha belirgin düzelme olduğu gözlenmiştir
(Tablo 2). Bu sonuç, ülserli hastada H. pylorieradikasyonu
sonucunda sadece ülser iyileşmesindeki katkısının ötesinde
yaşam kalitesindeki düzelmenin vurgulanması açısından ayrıca önemlidir.
Benzer şekilde, bu çalışma FD’li hastalardaki H. pylorieradikasyonunun yaşam kalitesindeki artışın vurgulanması açı-sından önemlidir. Nitekim FD’li olguların hastaneye başvuru
ve tedavi süreleri açısından sağlık sistemi üzerinde belirgin
yük oluşturduğu genel olarak kabul edilen bir görüştür. Bu
nedenle FD’li hastalarda eradikasyon bu yönüyle de birinci
basamak hekimleri tarafından da tercih edilmelidir.
FD’de ardışık eradikasyon tedavisi ile ilgili yayınlar henüz yeterli düzeye gelmemiştir. Bu çalışmanın sonuçları, eradikasyon oranlarındaki düşüklük, direnç gibi nedenlerle standart
üçlü tedavi verilmeyen kişilerin tedavisinde önemli bir alternatif gibi görünmektedir.
Gereç ve Yöntem
Bu çalışma randomize tek-kör olarak dizayn edildi ve Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yürütüldü. Yerel etik
kurul tarafından araştırma protokolü onaylandı. Çalışma öncesinde tüm hastalardan aydınlatılmış onam formu alındı.
Ülser ve nonülser dispepsili H. pyloripozitif saptanan hastalar
çalışmaya dahil edildi. Endoskopik biyopsi ve hızlı üreaz H.
pyloritestleri taramada kullanıldı. Çalışmaya total olarak 166
hasta (40 gastrik ülser, 53 duodenal ülser ve 73 dispepsi) dahil edildi. 11 hasta takip dışı kalması ve 4 hasta da yan etkiler
nedeniyle çalışma dışı kaldı. Hastaların dağılımı Tablo 1’de
gösterilmektedir. Hastalara ardışık tedavi (7 gün boyunca
günde iki kez 20 mg omeprazol +1.000 mg amoksisilin ve
takip eden 7 günde de günde iki kez 20 mg omeprazol + 500
mg metranidazol + 500 mg klaritromisin) başlandı. H. pylori
durumu 12. haftada üre-nefes testi ile kontrol edildi.
12. ayda semptomatik düzelme Gastrointestinal Semptom
Değerlendirme Skalası (GSRS) kullanılarak değerlendirildi.
GSRS sık görülen gastrointestinal bozuklukları değerlendirmeyi sağlayan, gastrointestinal semptomlar ve klinik deneyimlere dayanan gelişmiş bir skaladır. Skorlar bireysel skaladaki maddelerin ortalamasının alınması ile hesaplanır ve
skorun artması semptomların ciddiyetini gösterir (10-12).
Çalışmaya dahil edilmeme kriterleri; pirozis veya irritabl barsak sendromu semptomlarının baskın olması, alarm semptomlarının olması, üst gastrointestinal cerrahi veya biliyer
kolik, H. pylorieradikasyon tedavisi öyküsü, çalışmada kullanılan ilaçlara alerji, ciddi komorbiditeler, sigara, alkol ve ilaç
bağımlılığı. 4 hafta öncesinde antibiyotik veya bizmut kullanımı, 2 hafta öncesinde proton pompa inhibitörü kullanımı
da dışlama kriterleri arasında bulunmaktadır. Doğurganlık
potansiyeli olan kadınlar, çalışma anketlerine cevap veremeyecek hastalar ve isteksiz veya onam veremeyecek hastalar da
dışlandı.
İstatistiksel Analizler
İstatistiksel analiz SPSS istatiksel yazılımı ile yapıldı (Windows için 17.0 versiyonu; SPSS Inc, Chicago, IL, U.S.A). De-ğerler aritmetik ortalama ± standart sapma olarak ifade edildi.
Değişkenlerin değerlerinin normal dağılım gösterip göstermediği Kolmogorov-Smirnov testi ile belirlendi. Gruplar arası
karşılaştırmalar için iki grup ortalamasının karşılaştırmasında
kullanılan Mann-Whitney U Testi kullanıldı. Grup içi analizlerde ise Wilcoxon Signed Ranks testi kullanıldı. Mann-Whitney U ve Wilcoxon Signed Ranks testi için p< 0,05 ise aradaki
farkın anlamlı olduğuna karar verildi.
Bulgular
Çalışma hastalarında ardışık tedavi ile H. pylorieradikasyonu
120 hastada sağlanırken 31 hastada eradikasyon sağlanamadı.
Eradikasyon oranı %79,4 olarak tespit edildi. Tedavi gruplarındaki hastalar cinsiyet, yaş ve tedavi öncesi semptom skoru
açısından benzerdi (Tablo 1). Her iki tedavi grubunda da 12
ayda anlamlı semptom düzelmesi gözlendi (her iki grupta da
p<0,001). Gruplar karşılaştırıldığında da istatistiksel olarak
ülser grubu lehine anlamlı fark saptandı (p:0,007) (Tablo 2).
Tartışma
H. pyloriinsanların %50’sinden fazlasında gastrik mukozada
kolonize olarak kronik inflmasyona yol açmaktadır (13). H.
pyloriFD, PÜ ve gastrointestinal sistem maligniteleri gibi pek
çok hastalığın etiyolojisinde rol oynamaktadır. Duodenal ve
gastrik ülserin H. pylorienfeksiyonu ile ilişkili olduğu tespit
edilmiştir. Enfekte bireylerde PÜ gelişimi riski enfekte olmayan bireylere göre 3-4 kat daha fazladır. H. pylorienfeksiyonu
duodenal ülserli hastaların %90-100’ünde ve gastrik ülserli
hastaların %60-100’ünde tesbit edilmiştir. Sitotoksin üreten
veya Cag A taşıyan bakteri suşları ile infekte kişilerde duodenal ülser riski daha yüksektir. H. pyloriile enfekte bireylerde
PÜ riskini artıran diğer faktörler mide asit üretimi (gastrik ülser hastalığında azalan, duodenal ülserde artan), duodenum
bulbusunda gastrik metaplazi varlığı, sigara kullanımı ve genetik faktörleri içermektedir. H. pylorieradikasyonu sonrası
gastrik ülser rekürrens riski %10’un altına inerken, duodenal
ülserde ise bu oran yaklaşık %0’dır (14). H. pylori eradikasyonuna yönelik pekçok tedavi protokolü uygulanmaktadır. Pek
çok çalışmada ardışık tedavinin standart üçlü tedaviye üstün
olduğu gösterilmiştir. Ardışık tedavide eradikasyon oranları
coğrafik bölgelere göre değişmekle birlikte genellikle %76 ile
%82 arasında değişmektedir (15). Sunduğumuz çalışmada
ise ardışık tedavi ile eradikasyon oranını %79,4 olarak tespit
edildi. Bu sonuç literatür ile uyumlu bulunmuştur.
GSRS skorlarına dayalı yaşam kalitesi değerlendirilmesinde
gerek ülserli olgular gerekse ülseri olmayan FD’li olgularda eradikasyonun yaşam kalitesinde anlamlı bir düzelme sağladığı görülmüştür. Her iki grubun eradikasyon sonrası GSRS
skorları karşılaştırıldığında özellikle ülserli olgularda, FD’li
gruba kıyasla daha belirgin düzelme olduğu gözlenmiştir
(Tablo 2). Bu sonuç, ülserli hastada H. pylorieradikasyonu
sonucunda sadece ülser iyileşmesindeki katkısının ötesinde
yaşam kalitesindeki düzelmenin vurgulanması açısından ayrıca önemlidir.
Benzer şekilde, bu çalışma FD’li hastalardaki H. pylorieradikasyonunun yaşam kalitesindeki artışın vurgulanması açı-sından önemlidir. Nitekim FD’li olguların hastaneye başvuru
ve tedavi süreleri açısından sağlık sistemi üzerinde belirgin
yük oluşturduğu genel olarak kabul edilen bir görüştür. Bu
nedenle FD’li hastalarda eradikasyon bu yönüyle de birinci
basamak hekimleri tarafından da tercih edilmelidir.
FD’de ardışık eradikasyon tedavisi ile ilgili yayınlar henüz yeterli düzeye gelmemiştir. Bu çalışmanın sonuçları, eradikasyon oranlarındaki düşüklük, direnç gibi nedenlerle standart
üçlü tedavi verilmeyen kişilerin tedavisinde önemli bir alternatif gibi görünmektedir.
Kaynaklar
1. García Rodríguez LA, Hernández-Díaz S. Risk of uncomplicated peptic
ulcer among users of aspirin and nonaspirin nonsteroidal antiinflammatory drugs. Am J Epidemiol 2004;159:23-31.
2. Kurata JH. Epidemiology: Peptic ulcer risk factors. Semin Gastrointest
Dis 1993;4:2.
3. Rosenstock SJ, Jørgensen T, Bonnevie O, Andersen LP. Does Helicobacter pylori infection explain all socio-economic differences in peptic
ulcer incidence? Genetic and psychosocial markers for incident peptic
ulcer disease in a large cohort of Danish adults. Scand J Gastroenterol
2004;39:823-9.
4. Sung JJ, Kuipers EJ, El-Serag HB. Systematic review: the global incidence and prevalence of peptic ulcer disease. Aliment Pharmacol Ther
2009;29:938-46.
5. Agreus L. Natural history of dyspepsia. Gut 2002:50(Suppl 4):iv2-9.
6. Kitapçıoğlu G, Mandıracıoğlu A, Bor CC, Bor S. Overlap of symptoms of
dyspepsia and gastroesophageal reflux in the community. Turk J Gastroenterol 2007;18:14-9.
7. Hernando-Harder AC, Franke A, Singer MV, Harder H. Functional dyspepsia. New pathophysiologic knowledge with therapeutic implications.
Medicina (B Aires) 2007;67:379-88.
8. Mimidis K, Tack J. Pathogenesis of dyspepsia. Dig Dis 2008;26:194-202.
9. Malfertheiner P, Megraud F, O’Morain CA and European Helicobacter
Study Group. Management of Helicobacter pylori infection--the Maastricht IV/ Florence Consensus Report. Gut 2012;61:646-64.
10. Dimenas E, Glise H, Hallerback B, et al. Well-being and gastrointestinal
symptoms among patients referred to endoscopy owing to suspected
duodenal ulcer. Scand J Gastroenterol 1995;30:1046-52.
11. Svedlund J, Sjodin I, Dotevall G. GSRS-a clinical rating scale for gastrointestinal symptoms in patients with irritable bowel syndrome and
peptic ulcer disease. Dig Dis Sci 1988;33:129-34.
12. Kulich KR, Madisch A, Pacini F, et al. Reliability and validity of the Gastrointestinal Symptom Rating Scale (GSRS) and Quality of Life in Reflux
and Dyspepsia (QOLRAD) questionnaire in dyspepsia: a six-country
study. Health Qual Life Outcomes 2008;6:12.
13. Stein M, Ruggiero P, Rappuoli R, Bagnoli F. Helicobacter pylori CagA:
From pathogenic mechanisms to its use as an anti-cancer vaccine. Front
Immunol 2013;4:328.
14. Kuipers EJ, Thijs JC, Festen HP. The prevalence of Helicobacter pylori in
peptic ulcer disease. Aliment Pharmacol Ther 1995;9 (Suppl 2):59-69.
15. O’Connor A, Molina-Infante J, Gisbert JP, O’Morain C. Treatment of Helicobacter pylori infection 2013. Helicobacter 2013;18 (Suppl 1):58-65.