Ağustos 2014 / (22 - 2)
PET incelemede insidental saptanan fokal kolon tutulumu olgularımız
Yazarlar
Serdal ÇAKMAK
1, Aliye SOYLU
1
, İsa SEVİNDİR
1
, Yıldız OKUTURLAR
2
, Mustafa UÇAR
2
Kurumlar
Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi
1
Gastroenteroloji Kliniği, 2
İç Hastalıkları Kliniği, İstanbul
Özet
Giriş ve Amaç:Pozitron emisyon tomografi/bilgisayarlı tomografi?nin
senkron kolonik lezyonların saptanmasında yeterli olduğu ve kolondaki
florodeoksiglukoz tutulumunun önemi son çalışmalarla gösterilmiştir. Bu
nedenle başka tanılarla çekilen pozitron emisyon tomografi/bilgisayarlı tomografi?de saptanan insidental fokal lezyonların sıkı olarak tetkik edilmesi
önerilmektedir. Kolonda fokal florodeoksiglukoz tutulumu saptanan hastalar da kolonoskopi ve histopatolojik olarak değerlendirilmelidir. Bu çalış-manın amacı florodeoksiglukoz-pozitron emisyon tomografi/bilgisayarlı tomografi?de insidental fokal kolonik aktivite saptanan ve kolonoskopi yapılan
vakalarda eşlik eden kolonik lezyon olup olmadığını ve varlığında karakterini dökümante etmektir. Gereç ve Yöntem:Farklı bir malignitenin takibi
nedeniyle uygulanan pozitron emisyon tomografi/bilgisayarlı tomografi?de
insidental kolonik fokal tutulumu olan toplam 6 olgu çalışmaya dahil edildi.
Hastalara pozitron emisyon tomografi/bilgisayarlı tomografi bulgularının etiyolojisini saptamak için total kolonoskopi yapıldı. Hastalarda saptanan tüm
kolonik lezyonlar endoskopik olarak çıkarıldı. Lezyonların karakteri histopatolojik inceleme ile tespit edildi. Bulgular:Fokal tutuluma neden olan
poliplerin tümünün çapı ≥ 15 mm idi. Yüksek dereceli displazi içeren 4 polipin çapı ≥ 25 mm idi. Diğer poliplerden biri 20 mm çapında olup tübüler
adenom, diğeri ise 15 mm çapında olup düşük dereceli displazi saptandı.
Tüm olguların ikisinde ek olarak 6-7 mm çapında toplam 5 adet adenomatöz
polip saptandı. Bu 5 adet polipin histopatolojik değerlendirmesinde displazi
yoktu. Bu poliplere uyan florodeoksiglukoz tutulumu saptanmadı. Sonuç:
Pozitron emisyon tomografi/bilgisayarlı tomografi?de insidental kolonik fokal
tutulum olan alanlarda adenomatöz polipler saptanabilmektedir. İnsidental
tespit edilen fokal hipermetabolik durumlar göz ardı edilmemeli, teyidi ve
çıkarılması için kolonoskopi yapılmalıdır. Kolon kanseri taramasında ve
sürveyansında pozitron emisyon tomografi/bilgisayarlı tomografi?nin yerini
araştıran karşılaştırmalı çalışmalara ihtiyaç vardır.
Anahtar Kelimeler
Pozitron emisyon tomografi, florodeoksiglikoz, polip
Giriş
Pozitron emisyon tomografi (PET) malign tümörlerin varlığını
araştıran noninvaziv fonksiyonel bir görüntüleme tekniğidir.
Florodeoksiglikoz (FDG) ile PET tümörün tanısını, evrelemesini, tedaviye yanıtını belirlemekte, tümör agresifliğini ortaya koymakta ve radyoterapi alanını tespit etmekte etkin rol
oynamaktadır. FDG normal dokuya göre tümörlerde yüksek
konsantrasyonda tutulur ve FDG-PET imajlarında yüksek sayım veren odaklar olarak kolayca tespit edilir. Kişiden kişiye
değişmekle birlikte bağırsaklarda fizyolojik olarak diffüz veya
segmenter kolon tutulumları olabilir.
Farklı bir amaçla yapılan PET incelemede yüksek hassasiyeti
nedeniyle GİS?te saptanan fokal veya nodüler hipermetabolik
lezyonların, hiperplastik polip, villöz adenom ya da karsinom
gibi premalign/malign lezyon çıkma olasılığının yüksek olduSerdal ÇAKMAK
1, Aliye SOYLU
1
, İsa SEVİNDİR
1
, Yıldız OKUTURLAR
2
, Mustafa UÇAR
2
ğu bildirilmiştir. Bu nedenle insidental saptanan fokal veya
nodüler lezyonların kolonoskopik değerlendirilmesi önerilmektedir. Yazımızda bu karakterde olgular sunulmuştur.
Olgu
FDG-PET, lenfoma, malign melanom, akciğer ve kolon kanseri dahil olmak üzere çeşitli tümörlerin sıklıkla da orijini belirsiz metastazın primerinin tespiti ve uygulanan tedavilerin
takibi için klinikte kullanmakta olduğumuz bir yöntemdir (1).
Kolon patolojilerinde ise cerrahi sonrası kanser nüksünü veya
metastazını tespit etmek için sıklıkla kullanılır. Klinikte etkin
olarak kullanılan bu yöntemin, premalign kolon lezyonları
veya erken evre kolon kanseri gibi durumlarda etkinliği ve duyarlılığı tam tanımlanmamıştır (2,3). Birçok vaka serilerinde
de FDG-PET?in büyük adenomların tespitinde faydalı olduğu
bildirilmiştir. PET-BT ile FDG tutulum paterni genel olarak fokal tutulum
(grup A), diffüz tutulum (grup B) ve tutulmama (grup C) olarak üç gruba ayrılmıştır (4).
Farklı yayınlarda PET-BT?de beklenmeyen kolonik FDG tutulumu ile neoplastik patolojinin sıklıkla ilişkili olduğu saptanmıştır. Özellikle proksimal kolonda fokal FDG tutulumunun
neoplazm açısından pozitif prediktif değeri segmental tutulumlara göre daha yüksek bulunmuştur (5). Bizim 6 vakamızda da fokal FDG tutulumu distal kolonda olmasına rağmen
lezyonların endoskopik lokalizasyonu ile uyumluydu. Sol
kolonda saptanan fokal FDG tutulumu da patolojik olarak
yorumlanmalıdır. Farklı bir çalışmada 10.978 hasta değerlendirilmiş ve 148 hastada kolonik FDG tutulumu tespit edilmiş-tir. Olguların %23,5?inde kolorektal tümör, %20,5?inde polip,
diğer %56?sında ise normal bulgular tespit edilmiş. Özellikle
sağ kolondaki fokal FDG tutulumunun yanlış pozitiflik oranı-nın yüksek olduğu da belirtilmiştir (6).
Kolonoskopi ile PET-BT bulgularını eşzamanlı karşılaştıran
bir çalışmada; fokal tutulum paterni olan 123 polipin 9?u
adenokarsinom, 6?sı yüksek dereceli displazi saptanmış. Bu
tespitler 10 mm?den büyük poliplerde olup; FDG tutulumu
adenomlarda (>10 mm), adenokarsinomlara (>10 mm) göre
daha az homojen tespit edilmiştir (7). Olgularımızın tümünde
fokal FDG-PET tutulum ile kolonoskopik lokalizasyon uyumluydu. Ayrıca tutuluma neden olan poliplerin tümünün çapı
≥15 mm?di.
Retrospektif olarak pulmoner nodüllerin değerlendirildiği
500 olgunun incelenmesinde; 197 olgunun kliniğinde veya
radyolojik incelemelerinde anormal gastrointestinal bulgu yok
iken 59?unda PET-BT?de farklı kolonik segmentlerde yaygın
tutulumlar saptanmış. Fokal tutulumlu 17 olgunun 5?inde ise
kolon kanseri tespit edilmiş. Beklenmedik ekstratorasik tutulumun araştırılmasında saptanan insidental kolon kanserinin
tedavi belirlenmesinde önemli ve çok düşük maliyetli olduğu
vurgulanmıştır (8). Bizim olgularımızda da yüksek dereceli
displazi içeren 4 polipin endoskopik lokalizasyon ile korele
saptanması, ileri patolojiyi direkt işaret etmesi açısından fokal
FDG tutulumunda PET-BT?nin etkinliğini göstermektedir.
FDG-PET çalışmalarında, yüksek FDG tutulumu gösteren 14
mm kadar küçük primer kolorektal kanserler tespit edilmiştir
(9). Farklı bir çalışmada kolonoskopi ile karşılaştırıldığında
PET?in sensitivitesi %74, spesifitesi %84, pozitif prediktif de-ğeri %78 saptanmıştır. PET inceleme 3-10 mm büyüklükteki 4 polipi atlamış. Anormal FDG birikimi olan 9 hastanın
4?ünde büyük adenomatöz polip, 2?sinde karsinom saptanmış, diğer 3?ünde ise lokalizasyona uyan lezyon saptanmamış.
Yine FDG tutulumu ile endoskopi pozitif lezyonların lokalizasyonları arasında iyi bir korelasyon saptanarak kolorektal
kanserli hastaların non-invaziv takibinde ve diğer kolonik
lezyonların tesbitinde FDG-PET?in yararlı olduğu desteklenmiştir. Ayrıca FDG tutulumu derecesi ile adenomdaki displazi
derecesi orantılı bulunmuştur (10,11). Bunlara rağmen kanserli hastaların tüm vücut taramasında, FDG?nin inflamasyon
ya da enfeksiyon bölgelerinde de biriktiği unutulmamalıdır.
Bu durum enfeksiyonun metastazı taklit edebileceğinden zorluklara ve vücut taramasında spesifikliğin azalmasına neden
olur (12). Bizim olgularımızda da displazili tüm olgular tespit
edilmiştir. Olgularımızda PET ile saptanamayan 5 adet polipin
çapı 6-7 mm idi. Bu 5 adet polipin histopatolojik değerlendirmesinde displazi yoktu ve lokalizasyona uyan FDG tutulumu
saptanmamıştı. Çalışmayla uyumlu biçimde tespit edilmeyen
poliplerin çapı <10 mm idi.
Başka bir çalışmada kolonoskopi ve PET uygulanan 110 hastanın 30?unda 5-30 mm ebatlarında 59 polip saptanmış. Kolonoskopik saptanan 59 polipin %24?ü PET ile saptanabilmiş.
PET tutulumlu 10 vakanın 9?unda kolonoskopik olarak polip
>13 mm ve adenom karakterindeymiş. PET?in pozitifliğinin adenom boyutunun (>13 mm) büyümesiyle arttığı (%90)
saptanmış (13). Diğer çalışmada ise FDG-PET?in duyarlılığı
adenomun boyutunun büyümesi (1-5 mm %21, 6-10 mm
%47, >11 mm %72) ve displazinin derecesinin artmasıyla da
(düşük dereceli displazi %33, yüksek dereceli displazi %76,
karsinom %89) arttığı saptanmış (11). Bizim olgularımızda az
sayıda ve farklı çaplardaki polipler içinde bu durum geçerlidir. Ayrıca displazili tüm olgularımızda FDG tutulumu tespit
edilmiştir. Bunlara rağmen neoplastik olmayan lezyon (%12)
ve inflamasyon varlığında FDG tutulumunun olduğu ve yanlış
pozitiflik (%23) verebileceği hatırlanmalıdır (4,6,14).
Günümüzde PET görüntüleme, yetersizlikleri nedeniyle yüksek riskli hastalarda kolonik adenom takibinde ve kanser
sürveyansında önerilmemektedir. Kolondaki fizyolojik FDG
tutulumu, yanlış pozitif sonuçlara yol açabileceği gibi, gerçek
pozitif vakaları çevre dokudaki fizyolojik tutulumdan ayırt
edememesi nedeniyle yanlış negatif değerlendirmelere de neden olabilmektedir (15).
Sonuç olarak kanser evrelemesinde ve sürveyansında non-invaziv olmasının avantajı ile giderek artan kullanıma ulaşan
PET, çoğunlukla adenomatöz olan polipleri insidental olarak
saptayabilmektedir. PET?te saptanan fokal tutulumlar kolonoskopik lokalizasyon ile uyumlu bulunmaktadır. İnsidental fokal PET tutulumlu vakalarımızda adenomatöz, displazi
içeren ve boyutu ≥15 mm polipler saptandı. İnsidental tespit
edilen fokal hipermetabolik durumlar göz ardı edilmeyerek;
teyidi ve çıkarılması için kolonoskopik inceleme uygulanmalı-dır.
Gereç ve Yöntem
Farklı bir malignite tanısı nedeniyle onkoloji kliniği takiplerinde yapılan PET incelemede fokal kolonik FDG tutulumu
olan ve kolonoskopiye yönlendirilen hastalar çalışmaya alındı.
Fokal tutulumlu toplam 6 adet (K:5, E:1) olgu dahil edildi.
PET bulgularının etiyolojisi, gerekli hazırlık sonrası uygulanan total kolonoskopi ile kolonik lümen patolojileri araştırıldı. Saptanan tüm lezyonlara endoskopik polipektomi çıkarımı
uygulandı. Lezyonların karakteri histopatolojik inceleme ile
araştırılarak sunuldu.
Olgu I
Opere meme kanserli 62 yaşında kadın hastanın, 2 yıl önce
radyoterapisi ve kemoterapisi tamamlanmış. Takibinde PET?te
pelviste kolon lokalizasyonunda artmış FDG tutulumu tespit
edilmiştir. Kolonoskopide sigmoid kolonda 30 mm çaplı saplı polip tespit edildi. Polipektomi materyalinin histopatolojik
değerlendirmesinde, tübülovillöz adenom tanısı aldı (Resim
1 A, B).
Olgu II
Prostat kanseri nedeniyle opere 68 yaşında erkek hastanın 3
yıl önce medikal onkoloji tarafından kemoterapisi tamamlanmış. Sırt ağrısı olan hastaya kemik metastazı şüphesi ile yapı-lan PET incelemede; splenik fleksurada lokal tutulum tespit
edilerek tarafımıza dış merkezden refere edildi. Kolonoskopide inen kolonda 25 mm çapında sessil polipoid lezyon tespit
edildi. Polipektomi materyalinin histopatolojisinde, adenomatöz polip tespit edildi.
Olgu III
Opere over kanseri olan 53 yaşındaki kadın hastaya karaciğer
metastazı şüphesiyle çekilen PET?te çıkan kolonda yaklaşık 15
mm çapında hipermetabolik tutulum saptandı. Kolonoskopide 20 mm çapında sessil polip tespit edildi, histopatolojik
değerlendirmede fokal yüksek dereceli displazi içeren adenomatöz polip tanısı aldı.
Olgu IV
Akciğer tüberkülozu nedeniyle 26 yıl önce 8 ay antitüberküloz tedavi alan 56 yaşındaki kadın hastanın toraks bilgisayarlı
tomografi (BT)?sinde sol akciğerde multipl 1,5 cm çaplı nodülleri nedeniyle çekilen PET?te sigmoid kolonda yaklaşık 20
mm çapında hipermetabolik tutulum saptanmış. Kolonoskopide sigmoid kolonda saplı polip tespit edildi, histopatolojik
değerlendirmede tubuler adenomatöz polip tanısı aldı.
Olgu V
Opere sigmoid kolon kanseri nedeniyle 6 yıldır takip edilen
59 yaşında kadın hastanın karaciğerinde kistik kitle nedeniyle
yapılan PET?te transvers kolona lokalize artmış FDG tutulumu
saptanmış. Kolonoskopide lokalizasyona uygun saplı 35 mm
çaplarında polip görüldü. Histopatolojik değerlendirmede
yüksek dereceli displazi içeren adenomatöz polip tanısı aldı
(Resim 2 A-C).
Olgu VI
Opere meme kanserli 47 yaşındaki kadın hastanın yapılan
metastaz taramasında transvers kolon distalinde 15 mm çapında fokal tutulum tespit edilmiş. Kolonoskopide PET ile
aynı lokalizasyonda polipin histopatolojik değerlendirmesinde düşük dereceli displazili tübüler adenom saptandı.
Bulgular
PET?de saptanan fokal tutulumlar kolonoskopi ile uyumluydu. Fokal tutuluma neden olan poliplerin tümünün çapı ≥15
mm idi. Yüksek dereceli displazi içeren 4 polipin çapı ≥25
mm idi. Diğer poliplerden biri 20 mm olup tübüler adenom,
diğeri ise 15 mm olup düşük dereceli displazi saptandı. Tüm
olguların ikisinde ek olarak 6-7 mm çapında toplam 5 adet
adenomatöz polip saptandı. Bu 5 adet polipin histopatolojik
değerlendirmesinde displazi yoktu. Bu poliplere uyan FDG
tutulumu saptanmamıştı.
Tartışma
FDG-PET, lenfoma, malign melanom, akciğer ve kolon kanseri dahil olmak üzere çeşitli tümörlerin sıklıkla da orijini belirsiz metastazın primerinin tespiti ve uygulanan tedavilerin
takibi için klinikte kullanmakta olduğumuz bir yöntemdir (1).
Kolon patolojilerinde ise cerrahi sonrası kanser nüksünü veya
metastazını tespit etmek için sıklıkla kullanılır. Klinikte etkin
olarak kullanılan bu yöntemin, premalign kolon lezyonları
veya erken evre kolon kanseri gibi durumlarda etkinliği ve duyarlılığı tam tanımlanmamıştır (2,3). Birçok vaka serilerinde
de FDG-PET?in büyük adenomların tespitinde faydalı olduğu
bildirilmiştir. PET-BT ile FDG tutulum paterni genel olarak fokal tutulum
(grup A), diffüz tutulum (grup B) ve tutulmama (grup C) olarak üç gruba ayrılmıştır (4).
Farklı yayınlarda PET-BT?de beklenmeyen kolonik FDG tutulumu ile neoplastik patolojinin sıklıkla ilişkili olduğu saptanmıştır. Özellikle proksimal kolonda fokal FDG tutulumunun
neoplazm açısından pozitif prediktif değeri segmental tutulumlara göre daha yüksek bulunmuştur (5). Bizim 6 vakamızda da fokal FDG tutulumu distal kolonda olmasına rağmen
lezyonların endoskopik lokalizasyonu ile uyumluydu. Sol
kolonda saptanan fokal FDG tutulumu da patolojik olarak
yorumlanmalıdır. Farklı bir çalışmada 10.978 hasta değerlendirilmiş ve 148 hastada kolonik FDG tutulumu tespit edilmiş-tir. Olguların %23,5?inde kolorektal tümör, %20,5?inde polip,
diğer %56?sında ise normal bulgular tespit edilmiş. Özellikle
sağ kolondaki fokal FDG tutulumunun yanlış pozitiflik oranı-nın yüksek olduğu da belirtilmiştir (6).
Kolonoskopi ile PET-BT bulgularını eşzamanlı karşılaştıran
bir çalışmada; fokal tutulum paterni olan 123 polipin 9?u
adenokarsinom, 6?sı yüksek dereceli displazi saptanmış. Bu
tespitler 10 mm?den büyük poliplerde olup; FDG tutulumu
adenomlarda (>10 mm), adenokarsinomlara (>10 mm) göre
daha az homojen tespit edilmiştir (7). Olgularımızın tümünde
fokal FDG-PET tutulum ile kolonoskopik lokalizasyon uyumluydu. Ayrıca tutuluma neden olan poliplerin tümünün çapı
≥15 mm?di.
Retrospektif olarak pulmoner nodüllerin değerlendirildiği
500 olgunun incelenmesinde; 197 olgunun kliniğinde veya
radyolojik incelemelerinde anormal gastrointestinal bulgu yok
iken 59?unda PET-BT?de farklı kolonik segmentlerde yaygın
tutulumlar saptanmış. Fokal tutulumlu 17 olgunun 5?inde ise
kolon kanseri tespit edilmiş. Beklenmedik ekstratorasik tutulumun araştırılmasında saptanan insidental kolon kanserinin
tedavi belirlenmesinde önemli ve çok düşük maliyetli olduğu
vurgulanmıştır (8). Bizim olgularımızda da yüksek dereceli
displazi içeren 4 polipin endoskopik lokalizasyon ile korele
saptanması, ileri patolojiyi direkt işaret etmesi açısından fokal
FDG tutulumunda PET-BT?nin etkinliğini göstermektedir.
FDG-PET çalışmalarında, yüksek FDG tutulumu gösteren 14
mm kadar küçük primer kolorektal kanserler tespit edilmiştir
(9). Farklı bir çalışmada kolonoskopi ile karşılaştırıldığında
PET?in sensitivitesi %74, spesifitesi %84, pozitif prediktif de-ğeri %78 saptanmıştır. PET inceleme 3-10 mm büyüklükteki 4 polipi atlamış. Anormal FDG birikimi olan 9 hastanın
4?ünde büyük adenomatöz polip, 2?sinde karsinom saptanmış, diğer 3?ünde ise lokalizasyona uyan lezyon saptanmamış.
Yine FDG tutulumu ile endoskopi pozitif lezyonların lokalizasyonları arasında iyi bir korelasyon saptanarak kolorektal
kanserli hastaların non-invaziv takibinde ve diğer kolonik
lezyonların tesbitinde FDG-PET?in yararlı olduğu desteklenmiştir. Ayrıca FDG tutulumu derecesi ile adenomdaki displazi
derecesi orantılı bulunmuştur (10,11). Bunlara rağmen kanserli hastaların tüm vücut taramasında, FDG?nin inflamasyon
ya da enfeksiyon bölgelerinde de biriktiği unutulmamalıdır.
Bu durum enfeksiyonun metastazı taklit edebileceğinden zorluklara ve vücut taramasında spesifikliğin azalmasına neden
olur (12). Bizim olgularımızda da displazili tüm olgular tespit
edilmiştir. Olgularımızda PET ile saptanamayan 5 adet polipin
çapı 6-7 mm idi. Bu 5 adet polipin histopatolojik değerlendirmesinde displazi yoktu ve lokalizasyona uyan FDG tutulumu
saptanmamıştı. Çalışmayla uyumlu biçimde tespit edilmeyen
poliplerin çapı <10 mm idi.
Başka bir çalışmada kolonoskopi ve PET uygulanan 110 hastanın 30?unda 5-30 mm ebatlarında 59 polip saptanmış. Kolonoskopik saptanan 59 polipin %24?ü PET ile saptanabilmiş.
PET tutulumlu 10 vakanın 9?unda kolonoskopik olarak polip
>13 mm ve adenom karakterindeymiş. PET?in pozitifliğinin adenom boyutunun (>13 mm) büyümesiyle arttığı (%90)
saptanmış (13). Diğer çalışmada ise FDG-PET?in duyarlılığı
adenomun boyutunun büyümesi (1-5 mm %21, 6-10 mm
%47, >11 mm %72) ve displazinin derecesinin artmasıyla da
(düşük dereceli displazi %33, yüksek dereceli displazi %76,
karsinom %89) arttığı saptanmış (11). Bizim olgularımızda az
sayıda ve farklı çaplardaki polipler içinde bu durum geçerlidir. Ayrıca displazili tüm olgularımızda FDG tutulumu tespit
edilmiştir. Bunlara rağmen neoplastik olmayan lezyon (%12)
ve inflamasyon varlığında FDG tutulumunun olduğu ve yanlış
pozitiflik (%23) verebileceği hatırlanmalıdır (4,6,14).
Günümüzde PET görüntüleme, yetersizlikleri nedeniyle yüksek riskli hastalarda kolonik adenom takibinde ve kanser
sürveyansında önerilmemektedir. Kolondaki fizyolojik FDG
tutulumu, yanlış pozitif sonuçlara yol açabileceği gibi, gerçek
pozitif vakaları çevre dokudaki fizyolojik tutulumdan ayırt
edememesi nedeniyle yanlış negatif değerlendirmelere de neden olabilmektedir (15).
Sonuç olarak kanser evrelemesinde ve sürveyansında non-invaziv olmasının avantajı ile giderek artan kullanıma ulaşan
PET, çoğunlukla adenomatöz olan polipleri insidental olarak
saptayabilmektedir. PET?te saptanan fokal tutulumlar kolonoskopik lokalizasyon ile uyumlu bulunmaktadır. İnsidental fokal PET tutulumlu vakalarımızda adenomatöz, displazi
içeren ve boyutu ≥15 mm polipler saptandı. İnsidental tespit
edilen fokal hipermetabolik durumlar göz ardı edilmeyerek;
teyidi ve çıkarılması için kolonoskopik inceleme uygulanmalı-dır.
Kaynaklar
1. Bomanji JB, Costa DC, Ell PJ. Clinical role of positron emission tomography in oncology. Lancet Oncol. 2001;2:157-64.
2. Macbeth RA, Bekesi JG. Oxygen consumption and anaerobic glycolysis
of human malignant and normal tissue. Cancer Res 1962;22:244-8.
3. Chen YK, Kao CH, Liao AC, et al. Colorectal cancer screening in asymptomatic adults: the role of FDG PET scan. Anticancer Res 2003;23:4357-61.
4. Roh SH, Jung SA, Kim SE, et al. The clinical meaning of benign colon
uptake in 18 F-FDG PET: Comparison with colonoscopic findings. Clin
Endos. 2012;45:145-50.
5. Lee JC, Hartnett GF, Hughes BG, et al. The segmental distribution and
clinical significance of colorectal fluorodeoxyglucose uptake incidentally
detected on PET-CT. Nucl Med Commun 2009;30:333-7.
6. Peng J, He Y, Xu J, et al. Detection of incidental colorectal tumours with
18F-labelled 2-fluoro-2-deoxyglucose positron emission tomography/
computed tomography scans: results of a prospective study. Colorectal
Dis 2011;13:e374-8.
7. Shim JH, O JH, Oh SI, et al. Clinical significance of incidental colonic
18F-FDG uptake on PET/CT images in patients with gastric adenocarcinoma. J Gastrointest Surg 2012;16:1847-53.
8. Zhuang H, Hickeson M, Chacko TK, et al. Incidental detection of colon
cancer by FDG positron emission tomography in patients examined for
pulmonary nodules. Clin Nucl Med 2002;27:628-32.
9. Yasuda S, Ide M, Takagi S, et al. F-18 FDG uptake in colonic adenoma.
Clin Nucl Med 1998;23:99-100.
10. Drenth JP, Nagengast FM, Oyen WJ. Evaluation of (pre-)malignant colonic abnormalities: endoscopic validation of FDG-PET findings. Eur J
Nucl Med 2001;28:1766-9.
11. van Kouwen MC, Nagengast FM, Jansen JB, et al. 2-(18F)-fluoro-2-deoxy-D-glucose positron emission tomography detects clinical relevant adenomas of the colon: A prospective study. J Clin Oncol 2005;23:3713-7.
12. Bakheet SM, Saleem M, Powe J, et al. F-18 fluorodeoxyglucose chest uptake in lung inflammation and infection. Clin Nucl Med 2000;25:273-8.
13. Yasuda S, Fujii H, Nakahara T, et al. 18F-FDG PET detection of colonic
adenomas. J Nucl Med 2001;42:989-92.
14. Treglia G, Calcagni ML, Rufini V, et al. Clinical significance of incidental
focal colorectal (18)F-fluorodeoxyglucose uptake: our experience and a
review of the literature. Colorectal Dis 2012;14:174-80.
15. Yasuda S, Takahashi W, Takagi S, et al. Factors influencing physiological
FDG uptake in the intestine. Tokai J Exp Clin Med 1998;23:241-4.