Aralık 2014 / (22 - 3)
Gastroözefageal reflü hastalığı ile diş çürümesi arasındaki ilişki
Yazarlar
Buğra ÖZKAN
1
,Levent FİLİK
2, Osman SAĞLAM
1
Kurumlar
Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi
1
İç Hastalıkları Kliniği,
2
Gastroenteroloji Kliniği, Ankara
Özet
Giriş ve Amaç:Bu çalışmanın amacı gastroözefageal reflü hastalığı ile diş çürüğü arasındaki ilişkiyi göstermektir. Diş çürüklerinin en sık sebebinin zayıf
ağız hijyeni olduğu bilinmektedir. Gastrik içeriğin ağza gelmesi de zayıf ağız
hijyenine, dental erozyonlara ve diş çürüklerine sebep olabilir. Bu çalışmada
gastroözefageal reflü hastalığının diş çürüğüne neden olup olmadığı araştı-rılmıştır. Gereç ve Yöntem:Altmışbeş hasta çalışmaya dahil edildi. Otuz
hastada gastroözefageal reflü hastalığı bulundu. Gastroözefageal reflü hastalığı tanı doğrulaması endoskopi bulgularına göre yapıldı. Otuz iki hastada
diş çürüğü bulundu. Bulgular:Gastroözefageal reflü hastalığı ile diş çürüğü
arasında ilişki bulunmadı. Çalışmamızda gastroözefageal reflü hastalarında
diş çürüğü, reflüsü olmayanlar ile yakın bulunmuştur. Sonuç:Diş çürüğü
ile kuvvetli ilişkisi olanın diş fırçalama ve mekanik temizlik olduğu anlaşılmaktadır. Reflü tedavisi verilmesi sırasında hastalara diş fırçalaması gerektiği
ısrarla hatırlatılmalıdır.
Anahtar Kelimeler
Diş çürümesi, gastroözefageal reflü hastalığı, dental
erozyon
Giriş
Gastroözefageal reflü fizyolojik bir tablo olmakla birlikte;
gastroözefagal reflü hastalığı (GÖRH) patolojik bir durumu
yansıtır. Gastroenteroloji polikliniğine önemli oranda başvuru nedenidir. Mortalitesi düşük olsa da görülme sıklığında
artış, uzun süren semptomlar, yaşam kalitesini etkilemesi ve
sosyal sağlık sistemine getirdiği ek maliyet nedeniyle önemli
bir hastalıktır.
GÖRH?nın ağız ve diş bulguları çoğu zaman hasta ve hekim
tarafından göz ardı edilir. Ağız ve diş bulguları bu nedenle
tablo kötüleşene kadar tedavisiz kalmaktadır. Oral mukozada
kaşıntı ve yanma, diş hassasiyeti, aft, ekşi tat, dişte erozyona
kadar giden bulgular birçok çalışmada GÖRH ile ilişkili bulunmuştur. Doğrudan diş çürüğü ile ilgili bulgular çelişkili
olsa da GÖRH?nın diş kaybını artırıcı bir etkisi olduğu mümkün görülmektedir.
Olgu
Ağız-diş sağlığına doktorlar ve hastalar olarak yeteri kadar
önem vermediğimiz bilinen bir gerçektir. Midedeki en küçük şikayette doğrudan gastroenteroloji bölümüne başvuran
hastalarımızın, konu dişe geldiğinde aynı hassasiyeti göstermedikleri görülmektedir. Bu çalışmanın amacı GÖRH?nda diş
çürüğü görülme oranı ve arasında olası bir ilişki olduğunun ortaya konulması iken; bir diğer amaç da hastalara sorulan
her sorunun diş fırçalama farkındalığını artırması idi. Bu konuda tıp doktorları olarak üzerimize düşen sorumlulukları
yerine getirmemiz gerektiği görülmektedir. Bu çalışma ile
üzerimizde düşen görevin sadece küçük bir kısmını yerine
getirdiğimizi düşünüyoruz.
Çalışma bulguları değerlendirilirken diş fırçalama konusunda
hastaların pratikte daha az diş fırçaladıklarını düşünmek gerekmektedir. Aksi takdirde bu yüksek çürük oranlarını dünya
literatürü ile kıyaslamanın yanlış olacağı kanaatindeyiz. Her
5 hastanın birinde diş fırçalarken görülen öğürme ve bulantı
şikayetinin ise olması gerekenden fazla olduğu kanısındayız.
Bu durumun diş fırçalamama nedeni olarak hastalar tarafından kullanılması kuvvetli olmasa da üzerinde durulması gereken bir noktadır.
Bulgulara bakıldığında dispepsi şikayeti ile polikliniğe başvuranların kadın ağırlıklı olduğu görülmektedir. Kadın hastaların mide ağrısından daha fazla muzdarip oldukları anlaşılır
bir durum iken, erkek hastalarda ise diş çürüğünün bir miktar daha fazla görülmesi beklenen bir sonuçtur. Çalışmada
ülseri olan hasta sayısının azlığı, diş çürüğü oranını artırmış
gibi görünse de sağlıklı bir değerlendirme için yeterli değildir.
Bunun için daha çok sayıda hasta ile geniş çalışmalar gerekmektedir. Gastrit çok sayıda hastada mevcuttur ve bu yüzden
bu çalışmada diş çürüğü ile ilişkisi sorgulanmalıdır.
En dengeli hasta dağılımı GÖRH?nda görülmektedir. Bizim
çalışmamızda da görüldüğü üzere GÖRH olanlar ile olmayanlar arasında çürük görülme oranının neredeyse eşit oldu-ğu, bu hastalığın diş çürüğü ile anlamlı bir ilişkisi olmadığı
yönünde bir kanıya varmamıza neden olmaktadır. Ancak
GÖRH?nda birçok ağız bulgusunun görüldüğü bilinen bir
gerçektir. GÖRH?nda diş erozyonlarının görülmesinin nedeni olarak gastrik asidik sekresyonların diş üzerindeki yıkıcı
etkisi, azalmış yutma fonksiyonu ve diş üzerinde koruyucu
etki gösteren azalmış tükrük salgısı gösterilebilir. Ancak diş
çürüğünde artış olmaması ise dikkate değer bir bulgudur.
Literatürde de bu yönde çalışmalar mevcuttur. GÖRH?nda
ağızda mevcut asidik pH; diş erozyonuna neden olurken,
ağız florası üzerindeki öldürücü etkisinin diş çürüklerinin
görülme oranını azalttığı yaygın bir kanıdır. Hastaların belirtiği gibi ?benim midemde reflü var, dişim ondan çürüyor?
yaklaşımının doğru olmadığı görülmekte ve bu bulgulardan
önemli olanın diş fırçalama ve mekanik temizlik olduğu anla-şılmaktadır.
Buradan şöyle bir sonuç çıkarılabilir: diş fırçalamayan
GÖRH?nda reflü tedavisi sonrası diş çürüğü oranı artar mı?
Bu ilginç soru üzerinde daha ileri çalışmalara ihtiyaç olduğu
görülmektedir. Tıp doktoru olarak bizlere düşen, adeta her
hastaya verilen proton pompa inhibitörünün yanında diş fırçası ve macunu da reçete edilmesidir.
Gereç ve Yöntem
Bu çalışmaya 2014 yılı Kasım ayında Ankara Eğitim ve Araş-tırma Hastanesi Gastroenteroloji polikliniğine dispepsi şikayeti ile başvuran ve üst gastrointestinal sistem endoskopisi yapılan 18-65 yaş arası hastalar dahil edildi. Endoskopi raporuna göre hastalar GÖRH, ülser gurubu olarak ayrıldı. Hastalara diş fırçalama alışkanlıkları soruldu, günde 1 kez ve daha
fazla şeklinde cevap verenler diş fırçalama açısından pozitif
olarak kabul edildi. Tüm hastalara fırçalama sırasında şikayeti
olup olmadığı soruldu. Organik bir neden olarak bulantı ve
öğürme şikayeti olanlarla olmayanlar ayırt edildi. Tüm hastalar ise aktif çürük açısından değerlendirildi. Son 1 yıl içinde
diş çürüğü olanlar pozitif bulgu olarak kaydedildi.
Bulgular
Değerlendirmeye alınan 65 hastanın %41.5?i (n: 27) erkek,
%58,5?i (n: 38) kadın idi (Tablo 1). Hastaların %46.1?inde (n:
30) GÖRH pozitif olarak tespit edildi. Hastaların %87.6?sında (n: 57) gastrit tanısı mevcuttu. Endoskopik olarak ülseri
tespit edilenlerin (n: 11) oranı tüm hastaların %16.9?u idi.
Gastroenteroloji polikliniğine başvuran tüm hastaların %63?ü
(n: 41) dişlerini fırçaladığını belirtti (Tablo 2). Hastaların
%33.8?sinde (n:22) diş fırçalarken bulantı ve öğürme şikayeti
oluşmuştu. Tüm hastalar arasında aktif çürük şikayeti olanlar
(%49.2) popülasyonun neredeyse yarısını oluşturuyordu. Erkek hastaların %55,6?sında (n:15) kadın hastaların ise
%44,7?sinde (n:17) aktif çürük bulundu. GÖRH olanlarda
çürük oranı %46.7 (n:14) iken, bu oran GÖRH olmayanlarda
%51.4 (n:18) olarak bulundu (Tablo 3). Gastriti olan hastaların %45.6?sında (n: 26) çürük pozitif olarak tespit edilirken,
gastriti olmayanlarda bu oran %75 (n: 6) olarak bulundu.
Ülser ile çürük arasındaki ilişkiye bakıldığında, ülseri olanların %54.5?inde (n: 6) çürük pozitif iken, ülseri olmayanların
%48.1?sinde (n: 26) çürük saptandı.
Tartışma
Ağız-diş sağlığına doktorlar ve hastalar olarak yeteri kadar
önem vermediğimiz bilinen bir gerçektir. Midedeki en küçük şikayette doğrudan gastroenteroloji bölümüne başvuran
hastalarımızın, konu dişe geldiğinde aynı hassasiyeti göstermedikleri görülmektedir. Bu çalışmanın amacı GÖRH?nda diş
çürüğü görülme oranı ve arasında olası bir ilişki olduğunun ortaya konulması iken; bir diğer amaç da hastalara sorulan
her sorunun diş fırçalama farkındalığını artırması idi. Bu konuda tıp doktorları olarak üzerimize düşen sorumlulukları
yerine getirmemiz gerektiği görülmektedir. Bu çalışma ile
üzerimizde düşen görevin sadece küçük bir kısmını yerine
getirdiğimizi düşünüyoruz.
Çalışma bulguları değerlendirilirken diş fırçalama konusunda
hastaların pratikte daha az diş fırçaladıklarını düşünmek gerekmektedir. Aksi takdirde bu yüksek çürük oranlarını dünya
literatürü ile kıyaslamanın yanlış olacağı kanaatindeyiz. Her
5 hastanın birinde diş fırçalarken görülen öğürme ve bulantı
şikayetinin ise olması gerekenden fazla olduğu kanısındayız.
Bu durumun diş fırçalamama nedeni olarak hastalar tarafından kullanılması kuvvetli olmasa da üzerinde durulması gereken bir noktadır.
Bulgulara bakıldığında dispepsi şikayeti ile polikliniğe başvuranların kadın ağırlıklı olduğu görülmektedir. Kadın hastaların mide ağrısından daha fazla muzdarip oldukları anlaşılır
bir durum iken, erkek hastalarda ise diş çürüğünün bir miktar daha fazla görülmesi beklenen bir sonuçtur. Çalışmada
ülseri olan hasta sayısının azlığı, diş çürüğü oranını artırmış
gibi görünse de sağlıklı bir değerlendirme için yeterli değildir.
Bunun için daha çok sayıda hasta ile geniş çalışmalar gerekmektedir. Gastrit çok sayıda hastada mevcuttur ve bu yüzden
bu çalışmada diş çürüğü ile ilişkisi sorgulanmalıdır.
En dengeli hasta dağılımı GÖRH?nda görülmektedir. Bizim
çalışmamızda da görüldüğü üzere GÖRH olanlar ile olmayanlar arasında çürük görülme oranının neredeyse eşit oldu-ğu, bu hastalığın diş çürüğü ile anlamlı bir ilişkisi olmadığı
yönünde bir kanıya varmamıza neden olmaktadır. Ancak
GÖRH?nda birçok ağız bulgusunun görüldüğü bilinen bir
gerçektir. GÖRH?nda diş erozyonlarının görülmesinin nedeni olarak gastrik asidik sekresyonların diş üzerindeki yıkıcı
etkisi, azalmış yutma fonksiyonu ve diş üzerinde koruyucu
etki gösteren azalmış tükrük salgısı gösterilebilir. Ancak diş
çürüğünde artış olmaması ise dikkate değer bir bulgudur.
Literatürde de bu yönde çalışmalar mevcuttur. GÖRH?nda
ağızda mevcut asidik pH; diş erozyonuna neden olurken,
ağız florası üzerindeki öldürücü etkisinin diş çürüklerinin
görülme oranını azalttığı yaygın bir kanıdır. Hastaların belirtiği gibi ?benim midemde reflü var, dişim ondan çürüyor?
yaklaşımının doğru olmadığı görülmekte ve bu bulgulardan
önemli olanın diş fırçalama ve mekanik temizlik olduğu anla-şılmaktadır.
Buradan şöyle bir sonuç çıkarılabilir: diş fırçalamayan
GÖRH?nda reflü tedavisi sonrası diş çürüğü oranı artar mı?
Bu ilginç soru üzerinde daha ileri çalışmalara ihtiyaç olduğu
görülmektedir. Tıp doktoru olarak bizlere düşen, adeta her
hastaya verilen proton pompa inhibitörünün yanında diş fırçası ve macunu da reçete edilmesidir.
Kaynaklar
1- Song JY, Kim HH, Cho EJ, Kim TY. The relationship between gastroesophageal reflux disease and chronic periodontitis. Gut liver 2014;8:35-40.
2- Corrêa MC, Lerco MM, Cunha Mde L, Henry MA. Salivary parameters
and teeth erosions in patients with gastroesophageal reflux disease. Arq
Gastroenterol 2012;49:214-8.
3- Yoshikawa H1, Furuta K, Ueno M, et al. Oral symptoms including dental erosion in gastroesophageal reflux disease are associated with decreased salivary flow volume and swallowing function. J Gastroenterol
2012;47:412-20.
4- Munoz JV, Herreros B, Sanchiz V, et al. Dental and periodontal lesions in patients with gastro-oesophageal reflux disease. Dig Liver Dis
2003;35:461-7.
5- Moazzez R, Anggiansah A, Bartlett DW. The association of acidic reflux
above the upper eosophageal sphincter with palatal toot wear. Caries Res
2005;39:475-8.
6- Dahshan A1, Patel H, Delaney J, et al. Gastroesophageal reflux disease
and dental erosion in children. J Pediatr 2002;140:474-8.
7- Pace F1, Pallotta S, Tonini M, et al. Systematic review: gastroesophageal reflux disease and dental lesions. Aliment Pharmacol Ther
2008;27:1179-86.
8- Wang GR1, Zhang H, Wang ZG, et al. Relationship between dental erosion and respiratory symptoms in patients with gastroesophageal reflux
disease. J Dent 2010;38:892-8.
9- V Linnett V, Seow WK, Connor F, Shepherd R. Oral health of children
with gastroesophageal reflux disease: a controlled study. Aust Dent J
2002;47:156-62.
10- Hom C, Vaezi MF. Extra-esophageal manifestations of gastroesophageal
reflux disease: diagnosis and treatment. Drugs 2013;73:1281-95.