Aralık 2015

Aralık 2015 / (23 - 3)

Aydın bölgesindeki üst gastrointestinal sistem malignitelerinin özellikleri

Sayfa Numaraları
67-69
Yazarlar
Adil COŞKUN1, Serkan BORAZAN1, Vahit YÜKSELEN1, İbrahim METEOĞLU2, İmran KURT ÖMÜRLÜ3, Mehmet Hadi YAŞA1
Kurumlar
Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi, 1Gastroenteroloji Bilim Dalı, 2Patoloji Anabilim Dalı, 3Biyoistatistik Anabilim Dalı, Aydın
Özet
Giriş ve Amaç: Üst gastrointestinal sistem maligniteleri tüm dünyada önemli mortalite ve morbidite nedenlerindendir. Tanıda özofagogastroduodenoskopi altın standart işlemdir. Çalışmadaki amacımız endoskopi ünitemizde özofagogastroduodenoskopi işlemi ile tespit ettiğimiz ve biyopsi ile de tanısı kesinleşen üst gastrointestinal sistem malignitelerinin yaş, cinsiyet, lokalizasyon ile histopatolojik tipleri ve işlem öncesi hasta semptomları gibi bazı özelliklerini belirlemekti. Gereç ve Yöntem: Endoskopi ünitemizde özofagogastroduodenoskopi yapılan 7.688 hastadan malignite saptanan 209 (%2,71) vaka çalışmaya alındı. Bulgular: Özofagogastroduodenoskopi işleminde malignite saptanan hastaların 145’i erkek (%69,4), 64’ü kadın (%30,6) olup yaş ortalaması 62,18±12,07 yıldı. Malignitelerin %21,1’i özofagusta, %75,1’i midede ve %3,8’i duodenumda saptandı. Yapılan histopatolojik incelemede, özofagus kanserlerinin %84,1’i squamöz hücreli karsinom, %15,9’u adenokarsinom; mide kanserlerinin %87,9’u adenokarsinom, %3,8’i malign epitelyal tümör, %5,8’i lenfoma, %2,5’i nöroendokrin tümör; duodenum kanserlerinin %87,5’i adenokarsinom, %12,5’i malign epitelyal tümör olarak tespit edildi. Sonuç: Üst gastrointestinal sistem maligniteleri en sık midede, 2. sıklıkta özofagusta saptanmaktadır. Nadirde olsa duodenumda tümör görülebilmektedir.
Anahtar Kelimeler
Özofagogastroduodenoskopi, malignite
Giriş
Üst gastrointestinal sistem (ÜGİS) maligniteleri tüm dünyada önemli mortalite ve morbidite nedenlerindendir. Tanıda özofagogastroduodenoskopi (ÖGD) altın standart işlemdir. Özofagus tümörleri mortalite oranı yüksek tümörlerdir (1). Mide kanseri, akciğer ve meme kanserinden sonra dünyada üçüncü en yüksek kanser insidansına sahiptir (2). Duodenum tümörleri sık değildir ve tüm gastrointestinal tümörlerin %2’sinden azını oluşturur (3). Çalışmamızda endoskopi ünitemizde ÖGD işlemi ile tespit ettiğimiz ve biyopsi ile de tanısı kesinleşen ÜGİS malignitelerinin lokalizasyonu, histopatolojik tipleri ile işlem öncesi hasta semptomları ve yaş, cinsiyet gibi bazı özelliklerini belirlemeyi amaçladık.
Olgu
Dünyada kanser tipleri arasında %4,2 görülme oranıyla sekizinci sırada olan özofagus kanserleri, ölüm sıklığı açısından altıncı sırada yer almaktadır (1). Ülkemizin değişik bölgelerinde ÖGD yapılan hastalarda özofagus malignitesi görülme oranları araştırılmış ve Doğu Anadolu Bölgesi’nde %4,3 (4), Eskişehir’de %3 (5) olduğu bildirilmiştir. Çalışmamızda ise özofagus kanseri diğer bölgelere oranla oldukça düşük olarak, endoskopi uygulanan olguların sadece %0.57’sinde saptanmıştır. Ülkemizde üst gastrointestinal sistem kanserleri, Doğu ve Güney Doğu Anadolu Bölgelerinde prevalansı yüksek, önemli morbidite ve mortalite nedenlerindendir. Ülkemizin doğusundan batısına geldikçe özofagus kanseri insidansında azalma olduğu görülmektedir. Özofagus kanserlerinin yaklaşık %10’u özofagusun üst 1/3’lik kısmında, %35’i orta 1/3’lik kısmında ve %55’i alt 1/3’lik kısmında görülmektedir (6). Uzakdoğuda yapılan bir çalışmada özofagus malignitelerinin %64’ü distal özofagusda saptanmıştır (7). Doğu Anadolu Bölgesi’nde ise bu oran %88 olarak bulunmuştur (4). Çalışmamızda özofagus malignitelerinin %74’ü distaldeydi. Son yıllarda distal özofagus malignitelerinin arttığı bildirilmiştir. Özofagus kanseri tüm dünyada erkeklerde kadınlara oranla daha fazla görülmektedir (6). Çalışmamızda dünya verilerine yakın bir şekilde özofagus maligniteleri erkeklerde kadınlardan 1,6 kat fazla saptandı. Bizim çalışmamızda özofagusta tümör görülen hastalarda görülen başlıca semptomlar disfaji ve kilo kaybıdır. Bu semptomlar özofagus kanseri açısından uyarıcı olmalıdır. Dünyada akciğer ve meme kanserinden sonra 3. sırada görülen mide kanseri sıklığı, coğrafi bölgelere göre değişiklik gösterir (2). En sık Japonya ve Çin’de görülürken Avrupa’da yıllık insidansı 100.000’de 12-15’tir (8,9). Sağlık Bakanlığı’nın kanser istatistiklerine göre; Türkiye’de en sık görülen beşinci (9.92/100,000) kanser türüdür (10). Mide kanserinin görülme sıklığı 30 yaşından sonra artar ve yedinci dekatta pik yapar. Erkek/ kadın oranı yaklaşık 2/l’dir (11). Çalışmamızda ÖGD işlemi ile tespit ettiğimiz malignitelerin %75,1’ini mide kanseri olarak saptadık. Kadın ve erkek görülme oranı ise literatüre benzer bulundu. Dökmeci ve ark.’nın Trakya bölgesinde yaptığı çalışmada mide kanserlerinin %16’sı (12), Yüceyar ve ark.’nın Ege bölgesindeki çalışmasında mide kanserlerinin %15‘i kardiada saptanmıştır (13). Yaşa ve arkadaşlarının 2006 yılında Aydın’da yaptığı bir çalışmada ise mide kanserlerinin kardiada görülme oranı %20’dir (14). Rakic ve ark.’nın 1972- 1976 ile 1986-1990 tarihleri arasında sırasıyla tespit ettikleri 386 ve 870 mide kanseri değerlendirmeye alındığında, önceki yıllarda midenin üst 1/3’lük kısmında tespit edilen mide kanserleri %20,6 iken, sonraki yıllarda bu oranın %36,4’e yükseldiği görülmüştür (15). Çalışmamızda mide kanseri %36,3 oranında kardiada tespit edildi. Bu oranın yaklaşık 10 yıl önce kliniğimizde yapılan çalışmada %20 bulunduğu dikkate alındığında son yıllarda dünyadaki diğer ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de distal mide kanserlerinin insidansında bir azalma, proksimal mide kanserlerinde ise artış olduğu söylenebilir. Mide kanseri tespit ettiğimiz vakalarda en sık görülen semptomlar epigastrik ağrı ile dispeptik yakınmalardı. Hastalarda bu semptomlar tedaviye dirençliyse ya da ileri yaşlarda görülmüşse tanı için ÖGD düşünülmelidir. Japonya’da tarama programına alınması nedeniyle mide kanserinin erken tanı oranı artmış ve 5 yıllık sağ kalım oranı %86’ya ulaşmıştır (16). Ülkemizde de sık görülen ve yüksek mortaliteye sahip mide kanserlerinin erken tanısına yönelik ileriki zamanlarda ulusal tarama programına alınması düşünülebilir. İnce barsak tümörlerinin %33-45’ini oluşturan duodenum tümörleri, tüm gastrointestinal sistem tümörlerinin sadece %0,3’ünü oluşturur (17,18). Çalışmamızda 8 adet duodenum kanserine rastladık. Bu hastalarda işlem öncesi temel semptomlar karın ağrısı ve sarılıktı. Duodenum tümörleri nadir görüldüğü için gözden kaçabilmekte ve ancak ileri evrelerde karşımıza çıkabilmektedirler. Bu nedenle sarılık ve obstrüksiyon ile birlikte karın ağrısı bulunan hastalarda duodenum kanserleri de akılda bulundurulmalıdır.
Gereç ve Yöntem
Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Bilim Dalı endoskopi ünitesinde Ocak 2009-Aralık 2014 tarihleri arasında yapılan 7.688 ÖGD işlemi retrospektif olarak incelendi. Özofagus, mide ve duodenumda tümör saptanan ve histopatolojik olarak malignitesi doğrulanan 209 (%2,71) vaka çalışmaya dahil edildi. Tespit edilen tümörlerin lokalizasyonu, histopatolojik tipi ile işlem öncesi hasta semptomları ve demografik verileri değerlendirmeye alındı. Tanımlayıcı istatistikler ortalama±standart sapma, frekans ya da yüzde olarak gösterildi.
Bulgular
Endoskopi ünitemizde ÖGD yapılan 7.688 hastanın 209 (%2,71) tanesinde malignite tespit edildi. Malignite saptanan hastaların 145’i erkek (%69,4), 64’ü kadın (%30,6) olup yaş ortalaması 62,18±12,07 yıldı. Malignitelerin %21,1’i özofagusta, %75,1’i midede ve %3,8’i duodenumda saptandı. Özofagusta tespit edilen 44 malignitenin 27’si erkeklerde, 17 tanesi kadınlarda, midede tespit edilen 157 malignitenin 46’sı kadınlarda 111’i erkeklerde ve duodenumda tespit edilen 8 tümörün 7’si erkeklerde ve 1’i kadınlarda saptandı. Özofagus tümörlerinin %22,7’si proksimalde, %31,8’i orta özofagusta ve %45,5’i distaldeydi. Mide tümörlerinin %36,3’ü kardiada, %4,5’i fundusta, %40,7’si korpusta ve %18,5’i antrumdaydı. Duodenum tümörlerinin %50’si bulbusta ve %50’si 2. kısımdaydı. Tespit edilen ÜGİS malignitelerinin anatomik yerleşimi ve cinslere göre dağılımı Tablo 1’de özetlenmiştir. Yapılan histopatolojik incelemede, özofagus tümörlerinin %84,1’i squamöz hücreli karsinom, %15,9’u adenokarsinom; mide tümörlerinin %87,9’u adenokarsinom, %3,8’i malign epitelyal tümör, %5,8’i lenfoma, %2,5’i nöroendokrin tümör; duodenum tümörlerinin %87,5’i adenokarsinom, %12,5’i malign epitelyal tümör olarak tespit edildi. Özofagus kanserlerinin yaş dekadlarına göre sayısal dağılımı Şekil 1’de, mide kanserlerinin sayısal dağılımı ise Şekil 2’de görülmektedir. Buna göre özofagus kanserlerinin en sık görüldüğü yaşlar 61-70, mide kanserlerinin en sık görüldüğü yaşlar 51-60 yaşları arasıdır. Özofagusta tümör görülen hastaların %80’inde disfaji, %20’sinde kilo kaybı; midede tümör görülen hastaların %52’sinde epigastrik ağrı, %20’sinde dispeptik şikayetler, %14’ünde demir eksikliği anemisi, %8’inde kilo kaybı, %6’sında asit; duodenumda tümör görülen hastaların %50’sinde karın ağrısı ve %50’sinde sarılık semptomları vardı.
Tartışma
Dünyada kanser tipleri arasında %4,2 görülme oranıyla sekizinci sırada olan özofagus kanserleri, ölüm sıklığı açısından altıncı sırada yer almaktadır (1). Ülkemizin değişik bölgelerinde ÖGD yapılan hastalarda özofagus malignitesi görülme oranları araştırılmış ve Doğu Anadolu Bölgesi’nde %4,3 (4), Eskişehir’de %3 (5) olduğu bildirilmiştir. Çalışmamızda ise özofagus kanseri diğer bölgelere oranla oldukça düşük olarak, endoskopi uygulanan olguların sadece %0.57’sinde saptanmıştır. Ülkemizde üst gastrointestinal sistem kanserleri, Doğu ve Güney Doğu Anadolu Bölgelerinde prevalansı yüksek, önemli morbidite ve mortalite nedenlerindendir. Ülkemizin doğusundan batısına geldikçe özofagus kanseri insidansında azalma olduğu görülmektedir. Özofagus kanserlerinin yaklaşık %10’u özofagusun üst 1/3’lik kısmında, %35’i orta 1/3’lik kısmında ve %55’i alt 1/3’lik kısmında görülmektedir (6). Uzakdoğuda yapılan bir çalışmada özofagus malignitelerinin %64’ü distal özofagusda saptanmıştır (7). Doğu Anadolu Bölgesi’nde ise bu oran %88 olarak bulunmuştur (4). Çalışmamızda özofagus malignitelerinin %74’ü distaldeydi. Son yıllarda distal özofagus malignitelerinin arttığı bildirilmiştir. Özofagus kanseri tüm dünyada erkeklerde kadınlara oranla daha fazla görülmektedir (6). Çalışmamızda dünya verilerine yakın bir şekilde özofagus maligniteleri erkeklerde kadınlardan 1,6 kat fazla saptandı. Bizim çalışmamızda özofagusta tümör görülen hastalarda görülen başlıca semptomlar disfaji ve kilo kaybıdır. Bu semptomlar özofagus kanseri açısından uyarıcı olmalıdır. Dünyada akciğer ve meme kanserinden sonra 3. sırada görülen mide kanseri sıklığı, coğrafi bölgelere göre değişiklik gösterir (2). En sık Japonya ve Çin’de görülürken Avrupa’da yıllık insidansı 100.000’de 12-15’tir (8,9). Sağlık Bakanlığı’nın kanser istatistiklerine göre; Türkiye’de en sık görülen beşinci (9.92/100,000) kanser türüdür (10). Mide kanserinin görülme sıklığı 30 yaşından sonra artar ve yedinci dekatta pik yapar. Erkek/ kadın oranı yaklaşık 2/l’dir (11). Çalışmamızda ÖGD işlemi ile tespit ettiğimiz malignitelerin %75,1’ini mide kanseri olarak saptadık. Kadın ve erkek görülme oranı ise literatüre benzer bulundu. Dökmeci ve ark.’nın Trakya bölgesinde yaptığı çalışmada mide kanserlerinin %16’sı (12), Yüceyar ve ark.’nın Ege bölgesindeki çalışmasında mide kanserlerinin %15‘i kardiada saptanmıştır (13). Yaşa ve arkadaşlarının 2006 yılında Aydın’da yaptığı bir çalışmada ise mide kanserlerinin kardiada görülme oranı %20’dir (14). Rakic ve ark.’nın 1972- 1976 ile 1986-1990 tarihleri arasında sırasıyla tespit ettikleri 386 ve 870 mide kanseri değerlendirmeye alındığında, önceki yıllarda midenin üst 1/3’lük kısmında tespit edilen mide kanserleri %20,6 iken, sonraki yıllarda bu oranın %36,4’e yükseldiği görülmüştür (15). Çalışmamızda mide kanseri %36,3 oranında kardiada tespit edildi. Bu oranın yaklaşık 10 yıl önce kliniğimizde yapılan çalışmada %20 bulunduğu dikkate alındığında son yıllarda dünyadaki diğer ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de distal mide kanserlerinin insidansında bir azalma, proksimal mide kanserlerinde ise artış olduğu söylenebilir. Mide kanseri tespit ettiğimiz vakalarda en sık görülen semptomlar epigastrik ağrı ile dispeptik yakınmalardı. Hastalarda bu semptomlar tedaviye dirençliyse ya da ileri yaşlarda görülmüşse tanı için ÖGD düşünülmelidir. Japonya’da tarama programına alınması nedeniyle mide kanserinin erken tanı oranı artmış ve 5 yıllık sağ kalım oranı %86’ya ulaşmıştır (16). Ülkemizde de sık görülen ve yüksek mortaliteye sahip mide kanserlerinin erken tanısına yönelik ileriki zamanlarda ulusal tarama programına alınması düşünülebilir. İnce barsak tümörlerinin %33-45’ini oluşturan duodenum tümörleri, tüm gastrointestinal sistem tümörlerinin sadece %0,3’ünü oluşturur (17,18). Çalışmamızda 8 adet duodenum kanserine rastladık. Bu hastalarda işlem öncesi temel semptomlar karın ağrısı ve sarılıktı. Duodenum tümörleri nadir görüldüğü için gözden kaçabilmekte ve ancak ileri evrelerde karşımıza çıkabilmektedirler. Bu nedenle sarılık ve obstrüksiyon ile birlikte karın ağrısı bulunan hastalarda duodenum kanserleri de akılda bulundurulmalıdır.
Kaynaklar
1. Parkin DM, Bray F, Ferlay J, et al. Global cancer statistics, 2002. CA Cancer J Clin 2005;55:74-108. 2. Parkin DM, Bray FI, Devesa SS. Cancer burden in the year 2000. The global picture. Eur J Cancer 2001;37(Suppl 8):S4-66. 3. Yao KA, Talamonti MS, Langella RL, et al. Primary gastrointestinal sarcomas: analysis of prognostic factors and result of surgical management. Surgery 2000;128:604-12. 4. Tuncer İ, Uygan İ, Kösem M, et al. Van ve çevresinde görülen üst gastrointestinal sistem kanserlerinin demografik ve histopatolojik özellikleri. Van Tıp Dergisi 2001;8:10-3. 5. Sarıçam T, Vardereli E, Harmancı A, et al. 1400 olguda üst gastrointestinal sistem endoskopisiyle saptanan maligniteler. Turk J Gastroenterol 1994;2:275-9. 6. Mayer JR. Gastrointestinal tract cancer. In: Fauci SA, Braunwald E, Hauser LS, Kasper LD, Longo DL, Jameson JL (eds). Harrison’s Principles of Internal Medicine. 18th edition. USA, McGrawHill Company 2008;764- 76. 7. Liu SZ, Wang B, Zhang F, et al. Incidence, survival and prevalence of esophageal and gastric cancer in linzhou city from 2003 to 2009. Asian Pac J Cancer Prev 2013;14:6031-4. 8. Wayman J, Forman D, Griffin SM. Monitoring the changing pattern of esophagogastric cancer: data from a UK regional cancer registry. Cancer Causes Control 2001;12:943-9. 9. Terry MB, Gaudet MM, Gammon MD. The epidemiology of gastric cancer. Semin Radiat Oncol 2002;12:111-27. 10. TC Sağlık Bakanlığı Kanser İstatistikleri. Ekim 2012. 11. Metlin C. Epidemiologic studies in gastric adenocarcinoma. In Douglass HO (ed). Gastric cancer. New York: Churchill Livingstone 1988;1-25. 12. Dökmeci G, Ulusoy E, Özdemir S, et al. Mide kanserli 69 olgunun analizi. Turk J Gastroenterol 1996;7:335-9. 13. Yüceyar H, Ersöz G, Çoker A, et al. Evaluation of the clinical characteristic of the patients with gastric cancer: (10 years retrospective and prospective study). T Klin Gastroenterohepatoloji 1995;6:172-6. 14. Yaşa MH, Coşkun A, Yükselen AV, et al. Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi endoskopi ünitesinde yapılan üst gastrointestinal sistem endoskopisindeki malignite oranları. Endoskopi Kongre Özel Sayısı. 2006;16:209. 15. Rakić S, Milićević MN, Kovacević P, Marković V. Increasing incidence of adenocarcinoma of the proximal stomach. Eur J Surg Oncol 1992;18:340-1. 16. Hosseini SN1, Mousavinasab SN, Moghimi MH, Fallah R. Delay in diagnosis and treatment of gastric cancer: from the beginning of symptoms to surgery--an Iranian study. Turk J Gastroenterol 2007;18:77-81. 17. Chung WC, Paik CN, Jung SH, et al. Prognostic factors associated with survival in patients with primary duodenal adenocarcinoma. Korean J Intern Med 2011;26:34-40. 18. Hu JX, Miao XY, Zhong DW, et al. Surgical treatment of primary duodenal adenocarcinoma. Hepatogastroenterology 2006;53:858-62.
Tübitak Ulakbim Crossreff Doi
Web Tasarım : Turna Tasarım ®
Web Tasarım
: Turna Tasarım ®
X
Üye Girişi
Şifremi Unuttum Üye Ol Aktivasyon Linki Gönder
X
Şifremi Gönder
Giriş Yap Üye Ol Aktivasyon Linki Gönder
X
Üye Ol
Şifremi Unuttum Giriş Yap Aktivasyon Linki Gönder
X
Aktivasyon Linki Gönder
Giriş Yap Üye Ol Şifremi Unuttum