Aralık 2015 / (23 - 3)
Perkütan endoskopik gastrostomi uygulamalarındaki tecrübelerimiz
Yazarlar
Hakan DEMİRCİ, Güldem KİLCİLER, Kadir ÖZTÜRK, Murat KANTARCIOĞLU, Ahmet UYGUN, Sait BAĞCI
Kurumlar
Gülhane Askeri Tıp Akademisi, Gastroenteroloji Bilim Dalı, Ankara
Özet
Giriş ve Amaç: Perkütan endoskopik gastrostomi uzun vadeli enteral nutrisyona
gereksinim duyan hastalarda beslenme için tercih edilen yöntemdir.
Bu çalışmanın amacı, perkütan endoskopik gastrostomi uygulanan hastaların
özelliklerini retrospektif olarak analiz etmektir. Gereç ve Yöntem: Gülhane
Askeri Tıp Akademisi, Gastroenteroloji Bilim Dalında 1999 ile 2014 yılları
arasında perkütan endoskopik gastrostomi uygulanan hastaların endikasyonları,
işlem detayları, takip süreleri ve gelişen komplikasyonlar retrospektif
olarak değerlendirildi. Bulgular: Çalışmaya dahil edilen 642 hastanın
405’i (%63.1) erkek, 237’si (%36.9) kadındı. Hastaların ortalama yaşları
64.2 (18-97) yıl idi. Yedi hasta dışındaki tüm hastalara perkütan endoskopik
gastrostomi başarıyla uygulandı. En sık perkütan endoskopik gastrostomi
yerleştirme endikasyonu 495 (%77.1) hasta ile nörolojik hastalıklardı. Diğer
endikasyonlar ise; 109 (%16.9) hastada orofaringeal hastalıklar ve 38 (%6)
hastada özofageal hastalıklardı. Perkütan endoskopik gastrostomi prosedürüne
bağlı 123 (%19.1) hastada komplikasyon gözlendi. Perkütan endoskopik
gastrostomi sonrası 1 aylık dönem içinde 9 (%1.4) hasta, 3 ay içinde 15
(%2.3) hasta, 6 ay içinde ise 38 (%5.9) hasta ex oldu. Perkütan endoskopik
gastrostomi yerleştirilmesine bağlı hiçbir hastada mortalite gözlenmedi. Sonuç:
Perkütan endoskopik gastrostomi, beslenme desteğinin enteral olarak
sağlanmasında güvenli, minimal invaziv, etkili, iyi tolere edilen ve düşük
komplikasyon oranına sahip bir uygulamadır
Anahtar Kelimeler
Perkütan endoskopik gastrostomi, enteral beslenme,
endikasyon
Giriş
Perkütan endoskopik gastrostomi (PEG), farklı sebeplerle
oral yoldan beslenemeyen ancak gastrointestinal sistem
fonksiyonları normal olan hastalarda enteral beslenmenin
sağlanabilmesi için uygulanabilecek bir yöntemdir. İlk olarak
1980 yılında Gauderer ve Ponsky tarafından Amerika Birleşik
Devletlerinde uygulanmıştır (1). Enteral beslenmeyi devam
ettirmek açısından en önemli ve kullanışlı uygulama PEG’dir.
Fakat PEG dışında çeşitli yollar da bulunmaktadır. Bunlardan
bazıları nazogastrik beslenme tüpü, nazojejunal beslenme
tüpü, servikal özofagostomi, açık ya da laparoskopik gastrostomi
ve perkütan floroskopik gastrostomidir. Tüm yöntemlerin
birbirlerine üstün ve zayıf yönleri bulunmaktadır
(2). Bir ay ve daha kısa süreli oral beslenemeyecek hastalarda
nazogastrik veya nazojejunal beslenme tüpleri tercih edilirken,
daha uzun süre oral alımı planlanmayan hastalara ise
PEG önerilmektedir (3). Başlıca PEG endikasyonları; serebrovasküler
olay, beyin travması, serebral palsi, nöromüsküler bozukluklar, özofagus ve baş-boyun bölgesinin obstrüktif
hastalıklarıdır (4). Cerrahi ve radyolojik olarak PEG tüpü
takılabilmesine karşın, daha az invaziv ve daha kolay uygulanabilmesi
açısıdan endoskopik olarak PEG yerleştirilmesi
tercih edilmektedir. Bu bağlamda gastroenteroloji klinikleri
ön plana çıkmaktadır. Biz bu çalışmada, PEG uygulaması
yaptığımız hastalardaki endikasyonları, işlem sonrası gelişen
komplikasyonları ve takipleri ile ilgili verileri değerlendirmeyi
amaçladık.
Olgu
Dünyada ilk kez Gauderer tarafından 1980 yılında tarif edilen
PEG işlemi, tanımlandığı zamandan günümüze kadar tüm
dünyada yaygın olarak kullanılmıştır. Malnütrisyonu olan ve
oral beslenmesi yeterli olmayan hastalarda enteral beslenmenin
en efektif ve kolay yolu olmuştur (5).
Kliniğimizce PEG takılan 642 hastanın endikasyonları değerlendirildiğinde
nörolojik hastalıkların ön planda olduğu
görülmektedir. Ülkemizde ve dünya literatüründe yayınlanan
geniş vakalı çalışmalarda da nörolojik bozukluğu olan hastaların
çoğunluğu oluşturduğu görülmektedir (6-8). Bizim
çalışmamızda da 495 (%77.1) hastaya nörolojik bozukluklar
nedeniyle PEG takılmıştır. Diğer endikasyonlar incelendiğinde
ise baş-boyun tümörleri, uzamış mekanik ventilatör
desteği, üst gastrointestinal sistem obstrüksiyonuna yol açan
bening ya da malign hastalıklar ve yeterli yutma fonksiyonu
olmayan durumlar karşımıza çıkmaktadır (9,10). Bizim çalışmamızda
ise nörolojik hastalıklar dışındaki PEG endikasyonları
orofaringeal ve özofageal hastalıklardı.
PEG minimal invaziv, etkili ve güvenilir bir işlem olmasına
karşın prosedür esnasında veya sonrasında bazı komplikasyonlar
oluşabilmektedir. En sık görülen komplikasyonlardan
biri olan lokal enfeksiyon riskini azaltmak için antibiyotik
proflaksisi literatürdeki birçok çalışma tarafından önerilmektedir
(11,12). Antibiyotik profilaksisi PEG giriş yeri enfeksiyonlarını
azaltmada önemli rol oynamaktadır (13,14). Bizim çalışmamızda, 22 (%3.4) hastada PEG kateteri çevresinde
enfeksiyon gelişti. Verilen antibiyoterapi ile hızlı bir şekilde
tedavi oldukları gözlendi. PEG işlemine bağlı diğer komplikasyonlar
özofagus ya da batın içi organ perforasyonları, PEG
tüpünün tıkanması, lokal ağrı, gastrointestinal intolerans, tüpün
yer değiştirmesi, tüp kenarından sızıntı, gastrik kanama,
aspirasyon pnömonisi, buried bumper sendromu, peritonit,
gastrokutanöz fistül, sepsis ve pnömoperitoneumdur (15-
17). Serimizdeki PEG komplikasyonları değerlendirildiğinde;
22 hastada (%3.2) önemli majör komplikasyon gelişmiştir
[Gastrik kanama 3 (%0.4), aspirasyon 8 (%1.2), buried bumper
sendromu 4 (%0.6), peritonit 6 (%0.8), gastrokutanöz
fistül 1 (%0.2)]. PEG takılmasına sekonder oluşan mortalite
%1’in altında bildirilmiştir (18). Bizim hastalarımızda PEG
işlemine bağlı mortalite görülmedi.
PEG ile ilişkili işlemlere bakıldığında bir grup hastada PEG
takıldıktan sonra durumunda düzelme olduğu ve PEG tüplerinin
yeniden çıkartıldığı görülmektedir. Bu durum aslında,
PEG işleminin hastanın primer hastalığının iyileşmesine olan
önemli katkıyı göstermesi açısından önemlidir. Srinivasan ve
ark. yaptığı çalışmada 601 PEG işleminin 49 (%8.1) tanesi
PEG çıkartma prosedürüdür (6). Ülkemizden Şit M ve ark.
yaptığı çalışmada ise 104 olgudan sadece 3’ü (%2.8) PEG çıkartma
işlemi olarak görülmüştür (19). Bizim olgularımızda,
23 vakada (%3.6) sonraki dönemlerde yutma fonksiyonlarının
düzelmesi neticesinde PEG tüpü çıkartılmıştır. Çalışmalar
arasındaki PEG çıkartma oranlarının farklı olmasının
sebebi, PEG endikasyonu saptanırken gösterilen yaklaşım
olabilir. Tamamen düzelmesi beklenmeyen kronik ve malign
hastalıklara sahip, özellikle yaşlı hastalara takılan PEG tüpleri
bu oranların değişmesine neden olmaktadır.
Çalışmamızdaki en önemli limitasyon, hastaların beslenme
parametrelerinin net olarak değerlendirilememiş olmasıdır.
Çalışma retrospektif olduğundan dolayı hastaların ağırlıkları
ve serum albümin düzeyleri peryodik olarak ölçülememiştir.
Sonuç olarak bu çalışmada; PEG işleminin güvenli, pratik,
etkili, iyi tolere edilen ve düşük majör komplikasyon oranına
sahip bir prosedür olduğu değerlendirilmiştir.
Gereç ve Yöntem
Çalışmaya Mart 1999 - Mart 2014 tarihleri arasında kliniğimiz
tarafından PEG takılan hastalar dahil edildi. Hastalar PEG
endikasyonları, cinsiyetleri, işlem sonrası gelişen komplikasyonlar,
işlem sonrası takip süreleri, aspirasyon ve beslenme
intoleransı açısından retrospektif olarak değerlendirildi. Çalışma
için GATA etik kurulundan onay alındı. Tüm hastalarda enteral besleme, işlemin en az 12 saat öncesinde
durduruldu. Hastalara işlemler ya endoskopi ünitesinde
ya da yoğun bakımda yatak başında uygulandı. Tüm PEG
işlemleri monitörizasyon eşliğinde sedasyon (midazolam 0,1
mg/kg, en fazla 5 mg) ve lokal lidokain hidroklorid sprey kullanılarak
yapıldı. Hastalara intranazal oksijen desteği verildi
ve pulse oksimetre ile kontrolü sağlandı. İşlemden 30 dakika
önce 1 gr sefazolin sodyum proflaktik antibiyotik uygulaması
yapıldı. Antikoagülan ve antiagregan ilaç kullanan hastaların
ilaçları işlemden 1 hafta önce kesilerek, tedavilerine düşük
molekül ağırlıklı heparin eklendi. Öncelikle hastaların üst
gastrointestinal sistem endoskopileri yapılarak özofagustan
post-bulber bölgeye kadar olan alanda işleme kontrendikasyon
oluşturabilecek anatomik bir patoloji olup olmadığı değerlendirildi.
Batın ön duvarında işleme engel olabilecek lezyonu
olanlar, koagülopati (INR>1.5, platelet < 50.000/mm3),
gastroskopi uygulamasına engel teşkil eden patoloji, gastrik
ülser, batında yaygın asit, ciddi psikiyatrik bozukluğa sahip,
yaşam beklentisi sınırlı, hemodinamik olarak instabil ve bağırsak
pasajında ciddi fonksiyon bozukluğu olan hastalara
PEG uygulanmadı. Tüm hastalarda işlem iki hekim tarafından
gerçekleştirildi. Perkütan girişim sterilizasyon kurallarına
hassasiyet gösterilerek, endoskopun ciltten görülebilen parlak
ışığı veya parmakla elde edilen fluktuasyonun net olarak
görülmesi dikkate alınarak, ‘pull-through’ tekniği ile yapıldı.
Hastalara standart olarak 20 Fr PEG tüpü yerleştirildi. PEG
takıldıktan sonra, endoskopik olarak PEG tapasının mukozadaki
yeri, pozisyonu, mesafesi ve kanama durumu kontrol
edildi. PEG işleminden 6 saat sonra 20 cc su verilerek, karın
ağrısı ve PEG kateteri etrafından sızdırma gibi bir sorun olup
olmadığı gözlendi. Problem gelişmeyen hastalara 20 cc/saat
ile beslenme başlanarak gittikçe arttırıldı.
Bulgular
Kliniğimiz tarafından 1999 - 2014 tarihleri arasında PEG takılan
642 hastanın dosyaları incelenerek verilerine ulaşıldı.
237 hasta kadın (%36.9), 405 hasta ise erkek (%63.1) idi.
Hastaların yaş ortalaması 64.2 (18-97) yıl idi. 7 hasta dışında
tüm hastalara PEG başarıyla yerleştirildi. Bir hastada gastrik
kanama, 4 hastada işlem sırasında fluktuasyon veya ışık görülememesi
ve 2 hastada ise işlem sırasında gelişen hipoksi
nedeniyle PEG takılamadı.
PEG işlemi için hastalardaki en sık endikasyon nörolojik
bozukluklardı (495 hasta, %77.1). Diğer endikasyonlar ise
orofaringeal hastalıklar (109 hasta, %16.9) ve özofageal hastalıklardı
(38 hasta, %6) (Tablo 1). Hastaların ortalama takip
süresi 24 ay idi (3 gün- 6 yıl).
PEG takılmadan önce 335 hasta (%52.1) nazogastrik beslenme
tüpü ile, 147 hasta (%22.9) total parenteral nutrisyon ile
besleniyordu. Kalan 160 hasta (%25) ise sadece intravenöz
hidrasyon alıyordu. PEG prosedürüne bağlı 123 hastada (%19.1) komplikasyon
gözlendi. Tüm komplikasyonların 101 tanesi minör komplikasyon
idi. Bunlar tüp tıkanması 31 (%4.9), yara enfeksiyonu
22 (%3.5), lokal ağrı 28 (%4.4), gastrointestinal intolerans
8 (%1.2), tüpün yer değiştirmesi 10 (%1.6), tüp kenarından
sızıntı 2 (%0.3) oluşması idi. Yirmi iki hastada ise majör
komplikasyon gelişti; gastrik kanama 3 (%0.4), aspirasyon
8 (%1.2), buried bumper sendromu 4 (%0.6), peritonit 6
(%0.8), gastrokütanöz fistül 1 (% 0.2) (Tablo 2). İşlem nedeniyle
hiçbir hastada mortalite gözlenmedi.
Dokuz hasta (%1.4) PEG işleminden sonraki ilk 1 ay içerisinde,
15 hasta (%2.3) 3 ay içinde, 38 hasta (%5.9) ise 6 ay içinde primer hastalığı nedeniyle kaybedildi. İşlem yapılmış
14 hastada (%2.2) yutma refleksi sonraki dönemlerde düzeldi
ve PEG kateterleri takip eden 6 ay içinde çıkartıldı. 18
hasta (%2.8) daha sonraki dönemde tüpün yerinden çıkması
nedeniyle tekrar başvurdu. Oniki hastaya aynı yerden PEG
tüpü takıldı, 6 hasta ise PEG tüpü temin edilinceye kadar foley
sonda konarak beslendi, daha sonra PEG tüpüyle değiştirildi.
Sekiz hastada erken dönemde gelişen bulantı, kusma
ve dispeptik yakınmalar gibi beslenme intoleransı gelişti. Bu
hastalarda beslenme volümü azaltıldı, intolerans geriledikten
sonra beslenme gittikçe arttırılarak devam edildi.
Tartışma
Dünyada ilk kez Gauderer tarafından 1980 yılında tarif edilen
PEG işlemi, tanımlandığı zamandan günümüze kadar tüm
dünyada yaygın olarak kullanılmıştır. Malnütrisyonu olan ve
oral beslenmesi yeterli olmayan hastalarda enteral beslenmenin
en efektif ve kolay yolu olmuştur (5).
Kliniğimizce PEG takılan 642 hastanın endikasyonları değerlendirildiğinde
nörolojik hastalıkların ön planda olduğu
görülmektedir. Ülkemizde ve dünya literatüründe yayınlanan
geniş vakalı çalışmalarda da nörolojik bozukluğu olan hastaların
çoğunluğu oluşturduğu görülmektedir (6-8). Bizim
çalışmamızda da 495 (%77.1) hastaya nörolojik bozukluklar
nedeniyle PEG takılmıştır. Diğer endikasyonlar incelendiğinde
ise baş-boyun tümörleri, uzamış mekanik ventilatör
desteği, üst gastrointestinal sistem obstrüksiyonuna yol açan
bening ya da malign hastalıklar ve yeterli yutma fonksiyonu
olmayan durumlar karşımıza çıkmaktadır (9,10). Bizim çalışmamızda
ise nörolojik hastalıklar dışındaki PEG endikasyonları
orofaringeal ve özofageal hastalıklardı.
PEG minimal invaziv, etkili ve güvenilir bir işlem olmasına
karşın prosedür esnasında veya sonrasında bazı komplikasyonlar
oluşabilmektedir. En sık görülen komplikasyonlardan
biri olan lokal enfeksiyon riskini azaltmak için antibiyotik
proflaksisi literatürdeki birçok çalışma tarafından önerilmektedir
(11,12). Antibiyotik profilaksisi PEG giriş yeri enfeksiyonlarını
azaltmada önemli rol oynamaktadır (13,14). Bizim çalışmamızda, 22 (%3.4) hastada PEG kateteri çevresinde
enfeksiyon gelişti. Verilen antibiyoterapi ile hızlı bir şekilde
tedavi oldukları gözlendi. PEG işlemine bağlı diğer komplikasyonlar
özofagus ya da batın içi organ perforasyonları, PEG
tüpünün tıkanması, lokal ağrı, gastrointestinal intolerans, tüpün
yer değiştirmesi, tüp kenarından sızıntı, gastrik kanama,
aspirasyon pnömonisi, buried bumper sendromu, peritonit,
gastrokutanöz fistül, sepsis ve pnömoperitoneumdur (15-
17). Serimizdeki PEG komplikasyonları değerlendirildiğinde;
22 hastada (%3.2) önemli majör komplikasyon gelişmiştir
[Gastrik kanama 3 (%0.4), aspirasyon 8 (%1.2), buried bumper
sendromu 4 (%0.6), peritonit 6 (%0.8), gastrokutanöz
fistül 1 (%0.2)]. PEG takılmasına sekonder oluşan mortalite
%1’in altında bildirilmiştir (18). Bizim hastalarımızda PEG
işlemine bağlı mortalite görülmedi.
PEG ile ilişkili işlemlere bakıldığında bir grup hastada PEG
takıldıktan sonra durumunda düzelme olduğu ve PEG tüplerinin
yeniden çıkartıldığı görülmektedir. Bu durum aslında,
PEG işleminin hastanın primer hastalığının iyileşmesine olan
önemli katkıyı göstermesi açısından önemlidir. Srinivasan ve
ark. yaptığı çalışmada 601 PEG işleminin 49 (%8.1) tanesi
PEG çıkartma prosedürüdür (6). Ülkemizden Şit M ve ark.
yaptığı çalışmada ise 104 olgudan sadece 3’ü (%2.8) PEG çıkartma
işlemi olarak görülmüştür (19). Bizim olgularımızda,
23 vakada (%3.6) sonraki dönemlerde yutma fonksiyonlarının
düzelmesi neticesinde PEG tüpü çıkartılmıştır. Çalışmalar
arasındaki PEG çıkartma oranlarının farklı olmasının
sebebi, PEG endikasyonu saptanırken gösterilen yaklaşım
olabilir. Tamamen düzelmesi beklenmeyen kronik ve malign
hastalıklara sahip, özellikle yaşlı hastalara takılan PEG tüpleri
bu oranların değişmesine neden olmaktadır.
Çalışmamızdaki en önemli limitasyon, hastaların beslenme
parametrelerinin net olarak değerlendirilememiş olmasıdır.
Çalışma retrospektif olduğundan dolayı hastaların ağırlıkları
ve serum albümin düzeyleri peryodik olarak ölçülememiştir.
Sonuç olarak bu çalışmada; PEG işleminin güvenli, pratik,
etkili, iyi tolere edilen ve düşük majör komplikasyon oranına
sahip bir prosedür olduğu değerlendirilmiştir.
Kaynaklar
1. Gauderer MW, Ponsky JL, Izant RJ Jr. Gastrostomy without laparotomy:
a percutaneous endoscopictechnique. J Pediatr Surg 1980;15:872-5.
2. Cantwell CP, Gervais DA, Hahn PF, Mueller PR. Feasibility and safety of
infracolic fluoroscopically guided percutaneous radiologic gastrostomy.
J Vasc Interv Radiol 2008;19:129-32.
3. Ermis F, Ozel M, Oncu K, et al. Indications, complications and long-term
follow-up of patients undergoing percutaneous endoscopic gastrostomy:
A retrospective study. Wien Klin Wochenschr 2012;124:148-53.
4. Nicholson FB, Korman MG, Richardson MA. Percutaneous endoscopic
gastrostomy: a review of indications, complications and outcome. J
Gastroenterol Hepatol 2000;15:21-5. 5. Gauderer M. Twenty years of percutaneous endoscopic gastrostomy:
origin and evolution of a concept and its expanded applications. Gastrointest
Endosc 1999;50:879-83.
6. Srinivasan R, Irvine T, Dalzell M. Indications for percutaneous endoscopic
gastrostomy and procedure-related outcome. J Pediatr Gastroenterol
Nutr 2009;49:584-8.
7. Fortunato JE, Troy AL, Cuffari C, et al. Outcome after percutaneous
endoscopic gastrostomy in children and young adults. J Pediatr Gastroenterol
Nutr 2010;50:390-3.
8. Cantez MS, Cantez S, Gerenli N, Durmaz Ö. Demographic findings of
104 patients with percutaneous endoscopic gastrostomy. Türk Ped Arş
2013;210-4. 9. Yılmaz H, Alptekin H, Acar F, et al. Experience of percutaneous endoscopic
gastrostomy. Selçuk Tıp Derg 2013;29:68-70.
10. Herman LL, Hoskins WJ, Shike M. Percutaneous endoscopic gastrostomy
for decompression of the stomach and small bowel. Gastrointest
Endosc 1992;38:314-8.
11. Sharma VK, Howden CW. Meta-analysis of randomized, controlled trials
of antibiotic prophylaxis before percutaneous endoscopic gastrostomy.
Am J Gastroenterol 2000;95:3133-6.
12. Lipp A, Lusardi G. A systematic review of prophylactic antimicrobials in
PEG placement. J Clin Nurs 2009;18:938-48.
13. Jain NK, Larson DE, Schroeder KW, et al. Antibiotic prophylaxis for
percutaneous endoscopic gatrostomy: A prospective, randomized controlled
clinical trial. Ann Intern Med 1987;107:824-8.
14. Pien ECT, Hume K, Pien FD. Gastrostomy tube infections in a community
hospital. Am J Infect Control 1996;24:353-8. 15. Gottfried EB, Plumser AB, Clair MR. Pneumoperitoneum following percutaneous
endoscopic gastrostomy. A prospective study. Gastrointest
Endosc 1986;32:397-9.
16. Hull MA, Rawlings J, Murray FE, et al. Audit of outcome of long-term
enteral nutrition by percutaneous endoscopic gastrostomy. Lancet
1993;341:869-72.
17. Finocchiaro C, Galletti R, Rovera G, et al. Percutaneous endoscopic gastrostomy:
a long-term follow-up. Nutrition 1997;13:520-3.
18. Foutch P. Complications of percutaneous endoscopic gastrostomy and
jejunostomy. Recognition, prevention and treatment. Gastrointest Endosc
Clin N Am 1992;2:231-48.
19. Şit M, Kahramansoy N, Tekelioğlu ÜY, Ocak, T. Our experience in percutaneous
endoscopic gastrostomy. Journal of Academic Research in
Medicine 2013;3:66-8.