Ağustos 2017 / (25 - 2)
Alkalen reflü gastritli hastalarda gastrik mukozal değişiklikler ve
Helicobacter pylori enfeksiyonu
Kurumlar
Medipol Ünivesitesi Tıp Fakültesi, Esenler Sağlık ve Uygulama Merkezi, İstanbul
Özet
Giriş ve Amaç: Alkalen reflü gastriti (safra reflüsü gastriti) olan hastalarda,
Helicobacter pylori enfeksiyonu, foveolar hiperplazi, intestinal metaplazi ve
antral gastrik mukozal atrofinin sıklığını, safra gastriti olmayan kontrol grubu
ile karşılaştırıp safranın gastrik mukozaya irritan etkisinin sonuçlarını değerlendirmeye çalıştık.Gereç ve Yöntem: Hastanemize başvuran 220 hastadan
alkalen reflü gastrit tesbit edilen 115 tanesi vaka grubu, mide mukozasında
safra reflüsü gastriti olmayan 105 hasta ise kontrol grubu olarak alındı. Mide
mukozasında bol miktarda konsantre veya presipite safra varlığı ile mukozal
hiperemi ve ödemin endoskopik olarak görülmesi alkalen reflü gastrit olarak
kabul edildi. Her iki hasta grubunda da biyopsiler alındı ve dokuda intestinal
metaplazi, foveolar hiperplazi, atrofi ve Helicobacter pylori varlığı araştırıldı.
Bulgular: Kontrol grubu vakalarda intestinal metaplazi görülme oranı %9,5,
safra gastriti grubunda intestinal metaplazi görülme oranı %10,1 bulunmuş-
tur. Gruplar arasında intestinal metaplazi görülme oranları bakımından istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmamıştır. Kontrol grubunda atrofi
görülme oranı %7,6, safra gastriti grubunda atrofi görülme oranı %10,1 bulunmuştur. Gruplar arasında atrofi görülme oranları bakımından istatistiksel
olarak anlamlı farklılık saptanmamıştır. Histopatolojik incelemede foveolar
hiperplazi safra gastriti olan hastalarda %4,3 oranında görülürken, kontrol
grubu vakalarda %2,9 oranında görülmekte olup aradaki fark istatistiksel
olarak anlamlı değildir. Kontrol grubu vakalarda Helicobacter pylori görülme oranı %80,0 iken, safra gastriti grubunda %60,6 saptanmıştır. Safra gastriti grubunda Helicobacter pylori görülme oranının, safra gastriti olmayan
gruptan düşük olması istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur.Sonuç: Alkalen reflü gastriti olan hastalarda, foveolar hiperplazi, intestinal metaplazi ve
antral gastrik mukozal atrofi sıklığı safra gastriti olamayan hastalar ile benzer
bulundu. Helicobacter pylori enfeksiyonu ise safra reflüsü gastrit olan hastalarda kontrol grubu hastalara göre belirgin olarak daha düşük bulundu. Bu
durum; safranın gastrik mukozada oluşturduğu alkali ortamın Helicobacter
pylori için uygun bir vasat olmamasından kaynaklanıyor olabilir.
Anahtar Kelimeler
Safra reflüsü gastriti, Helicobacter pylori, foveolar hiperplazi, intestinal metaplazi, antral gastrik atrofi
Giriş
Safra reflüsü gastropatisi, operatif bir stoma varlığı, kolesistektomi sonrası safra deposunun ortadan kalkması, yetersiz
pilorik sfinkter veya anormal duodenal motilite nedeniyle
safranın geriye doğru mideye akışından kaynaklanır. Hasarın
derecesi safra tuzlarına maruz kalma miktarına bağlıdır (1).
Duodenogastrik reflü tanısı, endoskopi sırasında mide mukozasında safranın görülmesi, mide suyunda safra tuzu analizi
veya radyonüklid tarama ile gösterilebilir. Foveolar hiperplazi
genellikle safra reflüsü nedeniyle oluşan kimyasal gastropatilerde görülen faveolada genişleme ile karakterize histopatolojik bir bulgu olmasına rağmen spesifik ve tanısal değildir
(2-4). Gastrik sıvıdaki safra tuzu konsantrasyonu, bu hastalarda
foveolar hiperplazinin şiddeti ile korelasyon gösterir. Safra
tuzları, antral metaplastik gastritin gelişimi için de bir risk
faktörü gibi görünmektedir (5). Lizolesitin ve safra tuzları
gastrik mukozal bariyeri bozar (6), hidrojen iyonlarının geri
difüzyonuna ve mukozal hasara neden olur (7,8). Helicobacter
pylori (H. pylori) eş zamanlı enfeksiyonu da artmış inflamasyona neden olabilir (9,10). Safra kaynaklı mukozal hasara
karşı prostaglandinlerin koruyucu etkisi vardır ve bu hayvan
çalışmalarında da gösterilmiştir (11).
Olgu
Safra mide mukozası için kimyasal bir irritandır ve gastrik
mukozada bir takım histopatolojik değişikliklere neden olabilir. Safra reflüsü gastriti, foveolar hiperplazi, lamina propriada
ödem ve vazodilatasyon ve akut ve kronik inflamatuvar hücrelerin azlığı ile karakterizedir (12). Safra gastriti ile birlikte
H. pylori enfeksiyonunun varlığı mukozal enfeksiyonu daha
şiddetli hale getirmektedir. Safra reflüsü gastriti olan mide
mukozasında H. pylori enfeksiyonunun sıklığı iyi araştırılmış
bir konu değildir. Bizim çalışmamızda safra gastriti, H. pylori
enfeksiyonu birlikteliğinin safra gastriti olmayan vakalardan
daha az olması safranın midede alkali bir pH oluşturması nedeniyle H. pylori için uygun bir ortam oluşmamasından kay-
naklandığı düşünülmektedir. Cai J ve ark. çalışmasında safra
reflüsü gastritinde histolojik değişiklikler antrumda daha şiddetli ve kardiyaya doğru ise şiddette azalma göstermekteydi.
Ayrıca asit salgısı, safra reflüsü gastriti olan hastalarda safrareflüsü olmayan hastalara göre anlamlı derecede düşük iken,
serum gastrin düzeyi ise reflü gastriti olmayan gruptan daha
yüksekti (13). Bazı araşrırmacılar duodenogastrik reflüde,
düşük gastrik asit seviyesi ve yüksek gastrin seviyesi arasında kısır döngünün olabileceğini önermektedir. Bu da safra
gastriti olan hastalarda hipoasiditide fikrini doğrulamaktadır.
Bu durumda bu hastalarda “H. pylori eradikasyonu amacıy-
la verilen tedavi protokollerine oral ursodeoksikolik asid
eklenmesi bu hastalarda bir taraftan mukozal inflamasyonu
azaltırken diğer taraftan eradikasyon başarısını arttırır mı?”
araştırılması gereken bir durumdur. Foveolar hiperplazi alkalen reflü gastritli hastalarda sık görülesine rağmen spesifik ve
tanısal bir histopatolojik bulgu değildir. Bizim vakalarımızda
alkalen reflü gastritli hastalarda foveolar hiperplazi daha sık
görülmesine rağmen bu artış istatistiksel olarak anlamlı değildi. Nakamura ve ark.’nın çalışmasında yüksek pH ve gastrik
total safra asidi konsantrasyonu intestinal metaplazi ile belirgin olarak ilişkili bulunmuştur (5). Safra gastrik mukoza için
şimik bir irritan olmasına rağmen bizim vakalarımızda intestinal metaplazi ve gastrik mukozal atrofi oranlarında artışa
yol açmadığı görülmüştür.
Gereç ve Yöntem
2014-2017 yılları arasında Medipol Üniversitesi Esenler Hastanesine dispeptik yakınmalar ile başvuran 220 hastadan alkalen reflü gastrit tesbit edilen 115 tanesi vaka grubu, mide
mukozasında safra reflüsü bulgusu olmayan 105 hasta ise
kontrol grubu olarak alındı. Mide mukozasında bol miktarda
konsantre veya presipite safra varlığı ile mukozal hiperemi
ve ödemin endoskopik olarak görülmesi alkalen reflü gastrit
olarak kabul edildi. Her iki hasta grubunda da biyopsiler alındı ve dokuda intestinal metaplazi, foveolar hiperplazi, gastrik
mukozal atrofi ve H. pylori varlığı araştırıldı. İstatistiksel analizler için NCSS (Number Cruncher Statistical System) 2007
(Kaysville, Utah, USA) programı kullanıldı. Niteliksel verilerin karşılaştırılmasında ise Pearson Ki-Kare testi, Fisher’s Exact test ve Mc-Nemar uyum testi, tanı tarama testleri (Spesifisite, sensitivite vb) kullanıldı. Anlamlılık p<0,05 düzeyinde
değerlendirildi.
Bulgular
Çalışma; vakaların %37,3’ü (n=76) erkek, %62,7’si (n=144)
kadın olmak üzere 220 olgu ile gerçekleştirilmiştir. Olguların yaşları 15 ile 85 arasında değişmekte olup, ortalama
42,43±17,03 yıldır. Kontrol grubu vakaların yaş ortalaması 38,93±12,74 yıl, safra gastriti grubu yaş ortalaması
39,86±16,72 yıldır. Yaş ortalamalarına göre gruplar arasında
istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmamıştır (p>0,05). Cinsiyet dağılımlarına göre gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmamıştır (p>0,05).
Olguların %11,1’inde (n=26) intestinal metaplazi, %8,5’inde
(n=20) antral mukozal atrofi görülmüştür. Kontrol grubu vakalarda intestinal metaplazi görülme oranı %9,5 (n=10), safra
gastriti grubunda intestinal metaplazi görülme oranı %10,1
(n=11) bulunmuştur. Gruplar arasında intestinal metaplazi
görülme oranları bakımından istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmamıştır (p>0,05).
Kontrol grubunda atrofi görülme oranı %7,6 (n=8), safra
gastriti grubunda atrofi görülme oranı %10,1 (n=11) bulunmuştur. Gruplar arasında atrofi görülme oranları bakımından
istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmamıştır (p>0,05).
Histopatolojik incelemede foveolar hiperplazi safra gastriti olan hastalarda %4,3 (n=5) oranında görülürken, kontrol
grubu vakalarda %2,9 (n=3) oranında görülmekte olup aradaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştr (p=0,724).
Kontrol grubu vakalarda H. pylori görülme oranı %80,0
(n=84) iken, safra gastriti grubunda %60,6 (n=66) saptanmıştır. Safra gastriti grubunda H. pylori görülme oranının,
safra gastriti olmayan gruptan düşük olması istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p=0,002; p<0,01). Bütün olguların %66,8’inin (n=157) patoloji incelemesinde H. pylori saptanmıştır. Hızlı üreaz testi pozitif olanların oranı ise %55,2
(n=116) bulunmuştur. Tablo 1 ve Şekil 1’de kontrol grubu ve
safra gastriti grubu hastaların verileri gösterilmektedir.
Tartışma
Safra mide mukozası için kimyasal bir irritandır ve gastrik
mukozada bir takım histopatolojik değişikliklere neden olabilir. Safra reflüsü gastriti, foveolar hiperplazi, lamina propriada
ödem ve vazodilatasyon ve akut ve kronik inflamatuvar hücrelerin azlığı ile karakterizedir (12). Safra gastriti ile birlikte
H. pylori enfeksiyonunun varlığı mukozal enfeksiyonu daha
şiddetli hale getirmektedir. Safra reflüsü gastriti olan mide
mukozasında H. pylori enfeksiyonunun sıklığı iyi araştırılmış
bir konu değildir. Bizim çalışmamızda safra gastriti, H. pylori
enfeksiyonu birlikteliğinin safra gastriti olmayan vakalardan
daha az olması safranın midede alkali bir pH oluşturması nedeniyle H. pylori için uygun bir ortam oluşmamasından kay-
naklandığı düşünülmektedir. Cai J ve ark. çalışmasında safra
reflüsü gastritinde histolojik değişiklikler antrumda daha şiddetli ve kardiyaya doğru ise şiddette azalma göstermekteydi.
Ayrıca asit salgısı, safra reflüsü gastriti olan hastalarda safrareflüsü olmayan hastalara göre anlamlı derecede düşük iken,
serum gastrin düzeyi ise reflü gastriti olmayan gruptan daha
yüksekti (13). Bazı araşrırmacılar duodenogastrik reflüde,
düşük gastrik asit seviyesi ve yüksek gastrin seviyesi arasında kısır döngünün olabileceğini önermektedir. Bu da safra
gastriti olan hastalarda hipoasiditide fikrini doğrulamaktadır.
Bu durumda bu hastalarda “H. pylori eradikasyonu amacıy-
la verilen tedavi protokollerine oral ursodeoksikolik asid
eklenmesi bu hastalarda bir taraftan mukozal inflamasyonu
azaltırken diğer taraftan eradikasyon başarısını arttırır mı?”
araştırılması gereken bir durumdur. Foveolar hiperplazi alkalen reflü gastritli hastalarda sık görülesine rağmen spesifik ve
tanısal bir histopatolojik bulgu değildir. Bizim vakalarımızda
alkalen reflü gastritli hastalarda foveolar hiperplazi daha sık
görülmesine rağmen bu artış istatistiksel olarak anlamlı değildi. Nakamura ve ark.’nın çalışmasında yüksek pH ve gastrik
total safra asidi konsantrasyonu intestinal metaplazi ile belirgin olarak ilişkili bulunmuştur (5). Safra gastrik mukoza için
şimik bir irritan olmasına rağmen bizim vakalarımızda intestinal metaplazi ve gastrik mukozal atrofi oranlarında artışa
yol açmadığı görülmüştür.
Kaynaklar
1. Niemelä S. Duodenogastric reflux in patients with upper abdominal
complaints or gastric ulcer with particular reference to reflux-associated
gastritis. Scand J Gastroenterol Suppl 1985;115:1-56.
2. Karttunen T, Niemelä S. Campylobacter pylori and duodenogastric reflux in peptic ulcer disease and gastritis. Lancet 1988;1:118.
3. Stein HJ, Smyrk TC, DeMeester TR, et al. Clinical value of endoscopy
and histology in the diagnosis of duodenogastric reflux disease. Surgery
1992;112:796-803.
4. Niemelä S, Karttunen T, Heikkilä J, Lehtola J. Characteristics of reflux
gastritis. Scand J Gastroenterol 1987;22:349-54.
5. Nakamura M, Haruma K, Kamada T, et al. Duodenogastric reflux is associated with antral metaplastic gastritis. Gastrointest Endosc 2001;53:53-9.
6. Davenport HW. Destruction of the gastric mucosal barrier by detergents
and urea. Gastroenterology 1968;54:175-81.
7. Orchard R, Reynolds K, Fox B, et al. Effect of lysolecithin on gastric
mucosal structure and potential difference. Gut 1977;18:457-61.
8. Eastwood GL. Effect of pH on bile salt injury to mouse gastric mucosa. A
light- and electron-microscopic study. Gastroenterology 1975;68:1456-65.
9. Loffeld RJ, Loffeld BC, Arends JW, et al. Retrospective study of Campylobacter-like organisms in patients undergoing partial gastrectomy. J
Clin Pathol 1988;41:1313-5.
10. Karttunen T, Niemelä S. Campylobacter pylori and duodenogastric reflux in peptic ulcer disease and gastritis. Lancet 1988;1:118.
11. Dempsey DT, Mercer DW, Deb B, et al. Adaptive cytoprotection of gastric surface epithelial cells against injury by physiologic concentrations of
bile acid. Surgery 1990; 108:348-54.
12. Dixon MF. Reflux gastritis. Acta Gastroenterol Belg 1989;52:292-6.
13. Cai J, Jia BQ. Clinical characteristics of bile reflux gastritis. Zhonghua
Nei Ke Za Zhi 1989;28:89-92, 126.