Aralık 2017 / (25 - 3)
Cerrahi ünitemizde yapılan kolonoskopik polipektomilerin histopatolojik sonuçları
Yazarlar
Ayetullah TEMİZ1, Abdülkadir KAYA2
Kurumlar
1Erzurum Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Genel Cerrahi Kliniği, Erzurum
2Adilcevaz Onkoloji Hastanesi, Aile Hekimliği Birimi, Bitlis
Özet
Giriş ve Amaç: Kolorektal kanserlerin %95?inden fazlası adenomatöz polipten orijin alır. Kanserlerin büyük bir çoğunluğu normal görünümlü mukozadan adenomaya, displaziye ve nihai olarak karsinoma geçiş göstmektedir. Biz
bu çalışmada cerrahi ünitemizde yapılan kolonoskopik polipektomilerin histopatolojik özelliklerini irdelemeyi amaçladık. Gereç ve Yöntem: Erzurum
Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi Cerrahi Endoskopi ünitesinde Ocak-
2013 ile Aralık-2015 yılları arasında kolonoskopik polipektomi yapılan
hastaların verileri bölümümüz bilgi işlem veritabanından retrospektif olarak
tarandı. Bulgular: Hastalarımızda polip görülme oranı %16,1 idi. Hastaların 165?i (%63,5) erkek, 95?i (36,5) kadın idi. Yaş ortalaması 60,87±13,1
(24-93) idi. Lokalizasyona göre polipler %42,1?i sigmoid kolon ve %29,6?sı
rektumda idi. Histopatolojik değerlendirmede, poliplerin %49,5?i neoplastik
polip idi. Bu poliplerin %40,2?si tübüler adenom, %4,4?ü tübülovillöz adenom, %0,6?sı villöz adenom, %1,2?si intramukozal karsinom, %3,1?i adenokarsinom idi. Adenomatöz poliplerin 52?sinde (%33) displazi izlendi. Bunların 48?i (%92) düşük dereceli displazi, 4?ü (%3) yüksek dereceli displazi idi.
Polip çapı ile displazi arasında pozitif korelasyon izlendi (p=0,038). Yüksek
dereceli displazi görülen hastaların tümü 50 yaş üstü hastalardı. Fakat genç
hastalarda total displazi oranı daha yüksekti ve istatistiksel olarak anlamlı idi
(P=0,005). Sonuç: Biz bu çalışmada kanser öncüsü olan adenomatöz poliplerde, literatür ile uyumlu olarak polip çapının displazi ile pozitif korelasyon
gösterdiğini, total displazinin genç hastalarda, yüksek dereceli displazinin de
yaşlı hastalarda daha yüksek olduğunu tespit ettik.
Anahtar Kelimeler
Polip, adenom, displazi
Giriş
Dünya çapında her yıl yaklaşık bir milyon kolorektal kanser (KRK) tanısı konulurken, 500.000 hasta KRK nedeniyle
kaybedilmektedir (1). Türkiye?de Sağlık Bakanlığı?nın 2007-
2008 yıllarında on iki ildeki kanser kayıt merkezi verilerine göre KRK, görülme sıklığı açısından tüm kanserler içinde
%7,8 ile kadınlarda üçüncü ve %7,5 ile erkeklerde dördüncü sırada yer almaktadır (2). KRK tanısı hastaların sadece
%40?ında erken evrede (lokalize hastalık evresi) konulmaktadır. KRK?deki prognoz ise tanı anındaki evreyle yakından
ilişkilidir. Semptomsuz hastada kanser tanınabilmelidir, bunun için de toplumu bilgilendirmek ve tarama programları
uygulamak gereklidir. Tarama sonucu prekanseröz lezyonu
veya erken evre tümörü saptama olasılığı fazladır. Yapılan
çalışmalar tarama ve izlemin KRK mortalitesini azalttığını göstermiştir (3-5). Kanserlerin %95?inden fazlası adenomatöz
polipten orijin alır. KRK?lerin büyük bir çoğunluğu normal
görünümlü mukozadan adenoma, displazi ve nihai olarak
karsinoma geçiş gösteren sıralı yolakla meydana gelir. Genelde 50 yaşından sonra adenomatöz polipler sıklıkla görülmekle beraber poliplerin büyük bir çoğunluğu adenokarsinoma
ilerlemez (6). Dünya Sağlık Örgütü ve Sağlık Bakanlığı da
semptomsuz hastalarda KRK taramaları için 50 yaşından itibaren tarama kolonoskopisi?ni önermektedir. Kolonoskopi ile
kolonik mukozanın direk görülmesi; biyopsi olanağı, polip
ve lokal tümörlerin çıkarılmasına olanak sağlaması ile diğer
tarama testlere göre avantajlıdır. Amerikan Gastroenteroloji
Koleji kolonoskopiyi ulaşılabilirliğinin olduğu yerlerde tercih
edilen tarama testi olarak belirtmektedir (7). Biz bu çalışmada Erzurum ve bölgesine hitap eden cerrahi ünitemizde yapılan
kolonoskopik polipektomilerin histopatolojik özelliklerini irdelemeyi amaçladık.
Olgu
Kolon ve rektum mukozasından lümene çıkıntı yapan normal
dışı tüm yapılar polip olarak adlandırılır. Doğrudan mukozadan kaynaklanmayan kitleler de mukozayı kabartarak polip
görüntüsü oluşturabilirler. Bu tür lezyonları da genellikle polipoid lezyon şeklinde tanımlamak uygundur. Kolonoskopi
sırasında saptanan poliplerin boyutuna bakılmaksızın potansiyel kanser nedeniyle çıkartılması ve patolojik tanısının
konması önerilmektedir. Polipler histolojik olarak neoplastik
veya non- neoplastik olarak sınıflandırılırlar. Ayrıca polipler
saplı veya sapsız, tek veya birden fazla olabilirler. Polipler
klinik olarak genelikle asemptomatik olmakla beraber bazen
rektal kanama, demir eksikliği anemisi görülürken, sol kolon
yerleşimli büyük poliplerde hasta obstrüksiyon ile gelebilmektedir. Sıklıkla sol kolon ve rektumda görülürler. Yaptığımız çalışmada polip görülme oranı %16,1 idi. Hastaların 165?i (%63,5) erkek, 95?i (36,5) kadın idi. Lokalizasyona
göre polipler en çok %42,1?i sigmoid kolon ve %29,6?sı rektumda lokalize idi. Yapılan bir çalışmada 675 olguluk bir seride %47 sigmoid kolon, %18,7 inen kolon, %13,6 transvers
kolon, %12,5 rektumda polip olduğu bildirilmiştir (8). Yine
ülkemizde yapılan bir çalışmada %47.0 rektosigmoid, %19.3
inen kolon, %11.2 transvers kolon, %8.5 çıkan kolon ve
%4.6 çekumda polip saptandığı bildirilmiştir (9). Bu sonuç-
lar ile karşılaştırıldığında, bizim çalışmamızdaki poliplerin
kolondaki dağılımının literatür ile uyumlu olduğu görüldü.
Prekanseröz polipler olarak kabul edilen neoplastik polipler tüm poliplerin yaklaşık 2/3?ünü oluşturmakta olup villöz
dokuya göre sınıflandırılır. Villöz dokusu olmayan polipler
tübüler adenom, villöz doku ve tübüler dokusu beraber olan
poliplere tübülovillöz adenom ve tamamen villöz dokudan oluşan poliplere villöz adenom denilmektedir. Adenomatöz
poliplerin %80-86?sını tübüler adenomlar, %3-16?sını villöz
adenomlar ve %8-16?sını tübülovillöz adenomlar oluşturmaktadır (8,10). Bu adenomların %5?i kansere dönüşebilmektedir. Bizim çalışmamızda poliplerin %49,5?i neoplastik
polip idi. Bu poliplerin %40,2?si tübüler adenom, %4,4?ü tubülovillöz adenom, %0,6?sı villöz adenom, %1,2?si intramukozal karsinom, %3,1?i adenokarsinom idi.
Adenomdan kansere dönüşümde en önemli histopatoloji gösterge displazi derecesidir. Villöz histoloji, artmış polip boyutu
yüksek dereceli displazi ve polip sayısındaki artış kanser için
risk faktörleridir. Özellikle displazi derecesi yüksek adenomlarda kansere progresyon riski daha yüksektir (9,11). Yapılan
çalışmalarda adenomatöz polipte düşük dereceli displazi oranı %19-20,8, yüksek dereceli displazi oranı %6,7-8 olarak
bildirilmiştir (9,12). Çalışmamızdaki adenomatöz poliplerdeki düşük dereceli displazi oranı %33, yüksek dereceli displazi
oranı %3 olarak bulunmuştur.
Yapılan çalışmalarda polip çapı artıkça displazi gelişimi ve
malignite riski artmakta ve 2 cm veya daha büyük poliplerde malignite riskinin %10?dan fazla olduğu bildirilmektedir
(13). Yine ülkemizde yapılan bir çalışmada displazi saptanmayan neoplastik olmayan poliplerin ortalama çapı 5.3±3.0
mm iken, düşük derece displazi mevcut olan olguların ortalama polip çapı 6.4±4.0 mm, yüksek derece displazi saptanan poliplerin ortalama çapı 7.9±5.0 mm olarak saptandığı,
polibin çapı ile displazi arasında pozitif korelasyon olduğu
gösterilmiştir (14). Yaptığımız çalışmada displazi saptanan poliplerin oranı, küçük çaplı poliplerde (0-5 mm) %25, orta
çaplı poliplerde (6-10 mm) %44 ve büyük çaplı poliplerde
(10 mm?den büyük) %47 olarak izlendi. Polip çapı ile displazi arasında pozitif korelasyon izlendi (p=0,038).
Adenomlarda yaş artıkça polip görülme sıklığı, büyüklüğü
ve displazi gelişme oranı artmaktadır (15-17). Yapılan çalış-
malarda genç hastalarda düşük dereceli displazi oranı daha
yüksekken yaş arttıkça yüksek dereceli displazi oranı da artmaktadır (18,19). Bizim çalışmamızda 50 yaş üstü hastalarda
adenomatöz poliplerin görülme oranı %47,3 iken 50 yaş ve
altı hastalarda oran %37,5 idi. Malign poliplerin görülme oranı 50 yaş üstü hastalarda %4,8 iken 50 yaş ve altı hastalarda
oran %2,7 idi. 50 yaş üstü hastalarda adenomatöz poliplerde
displazi görülme oranı %30 iken 50 yaş ve altı hastalarda oran
%70 idi. Yüksek dereceli displazi görülen hastaların tümü 50
yaş üstü hastalardı. Fakat genç hastalarda total displazi oranı
daha yüksekti ve istatistiksel olarak anlamlı idi (p=0,005).
Sonuç olarak Doğu Anadolu Bölgemizin geniş kesimine hizmet veren endoskopi ünitemizde kolorektal polipler ve adenomatöz poliplerdeki displazi ayrıntıları ile irdelenmiştir. Biz
bu çalışmada kanser öncüsü olan adenomatöz poliplerde,
literatür ile uyumlu olarak polip çapının displazi ile pozitif
korelasyon gösterdiğini ve total displazinin genç hastalarda,
yüksek dereceli displazinin de yaşlı hastalarda daha yüksek
olduğunu tespit ettik. Özellikle displazi saptanan olgulardaki
prognozun ortaya konması için geniş çaplı çalışmalara ihtiyaç
vardır.
Gereç ve Yöntem
Erzurum Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi Cerrahi endoskopi ünitesinde Ocak-2013 ile Aralık-2015 yılları arasında kolonoskopik polipektomi yapılan hastaların verileri
bölümümüz bilgi işlem veritabanından retrospektif olarak
tarandı. 10?dan fazla polip görülen hastalar, tıkayıcı kitleler
ve daha önce kolorektal kanser tanısı alan hastalar değerlendirmeye alınmadı. Çalışmamızdaki hastalardan endoskopi iş-
lemi öncesi aydınlatılmış yazılı onam alındı. Kolonoskopi iş-
lemi için randevu verilen tüm hastalara, standart olarak 3 gün
öncesinden posasız sulu gıda rejimine başlandı. İşlemden bir
gün önce 2 adet X-M (Sennozid A+B) laktasif solüsyon oral
yoldan, işlem sabahı 2 adet BT, Enema (sodyum dihidrojen
fosfat+dihidrojen fosfat) rektal yoldan verilerek barsak temizliği yapıldı. Tüm kolonoskopik işlemler Fujinon Corporation
markalı videoskopla yapıldı. Toplam 1.618 hastaya kolonoskopi yapıldı. 260 hastada 321 adet kolonoskopik polipektomi işlemi gerçekleştirildi. Hastalara ait demografik bilgiler
(yaş, cinsiyet) kolonoskopi raporundaki polip lokalizasyonu,
çapı, sayısı ve polibin saplı olup olmadığı ile patoloji raporundaki polibin histopatolojik tanısı ve özellikleri hastanemiz
bilgisayar kayıtlarından bulunarak kayıt altına alındı.
Hastaların verileri SPSS Windows 21.0 programına kaydedilerek istatistiksel analizler gerçekleştirildi ve p<0.05 istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi.
Bulgular
Hastalarımızda polip görülme oranı %16,1 idi. Hastaların
165?i (%63,5) erkek, 95?i (36,5) kadın idi. Yaş ortalaması
60,87±13,1 (24-93) idi. Lokalizasyona göre poliplerin %1,9?u
çekum, %1,6? sı çıkan kolon, %0,6?sı hepatik fleksura, %8,1?i
transvers kolon, %2,2?si splenik fleksura, %13,4?ü inen kolon,
%42,1?i sigmoid kolon, %29,6?sı rektum, %0,6?sı anal kanaldan çıkarıldı (Tablo 1). Histopatolojik değerlendirmede, poliplerin %49,5?i neoplastik polip idi. Bu poliplerin %40,2?si
tübüler adenom, %4,4?ü tubülovillöz adenom, %0,6?sı villöz
adenom, %1,2?si intramukozal karsinom, %3,1?i adenokarsinom idi. Adenomatöz poliplerin 52?sinde (%33) displazi izlendi. Bunların 48?i (%92) düşük dereceli displazi, 4?ü (%3)
yüksek dereceli displazi idi. Neoplastik olamayan poliplerin
oranı %50,5 idi. Bunların %34? ü hiperplastik polip, %4?ü
serrated adenom, %3,7?si juvenil polip, %6,2?si enflamatuvar polip, %1,9?u normal kolon yüzeyi, %0,3?ü lipom ve
%0,3?ü lenfoid polip olarak rapor edildi (Tablo.2). Poliplerin
%67?si 1 adet, %19,3?ü 2 adet, %9,7?si 3 adet, %2,5?i 4 adet,
%1,6?sı 5 adet idi. Poliplerin %48,6?sı küçük çaplı (0-5 mm),
%32,1?i orta çaplı (6-10 mm) ve %19,3?ü büyük çaplı (10
mm?den büyük) idi. Poliplerin %57,9?u saplı, %42,1?i sapsız
idi. Displazi saptanan poliplerin oranı, küçük çaplı poliplerde (0-5 mm) %25, orta çaplı poliplerde (6-10 mm) %44 ve
büyük çaplı poliplerde (10 mm?den büyük) %47 olarak izlendi. Polip çapı ile displazi arasında pozitif korelasyon izlendi
(p=0,038). Displazi ile polibin sayısı, lokalizasyonu ve sapı
arasında istatistiksel olarak anlamlı fark izlenmedi. 50 yaş
üstü hastalarda adenomatöz poliplerin görülme oranı %47,3
iken 50 yaş ve altı hastalarda oran %37,5 idi. Malign poliplerin görülme oranı 50 yaş üstü hastalarda %4,8 iken 50 yaş ve
altı hastalarda oran %2,7 idi. 50 yaş üstü hastalarda adenomatöz poliplerde displazi görülme oranı %30 iken 50 yaş ve
altı hastalarda oran %70 idi. Yüksek dereceli displazi görülen
hastaların tümü 50 yaş üstü hastalardı. Fakat genç hastalarda
total displazi oranı daha yüksekti ve istatistiksel olarak anlamlı idi (p=0,005) (Tablo 3).
Tartışma
Kolon ve rektum mukozasından lümene çıkıntı yapan normal
dışı tüm yapılar polip olarak adlandırılır. Doğrudan mukozadan kaynaklanmayan kitleler de mukozayı kabartarak polip
görüntüsü oluşturabilirler. Bu tür lezyonları da genellikle polipoid lezyon şeklinde tanımlamak uygundur. Kolonoskopi
sırasında saptanan poliplerin boyutuna bakılmaksızın potansiyel kanser nedeniyle çıkartılması ve patolojik tanısının
konması önerilmektedir. Polipler histolojik olarak neoplastik
veya non- neoplastik olarak sınıflandırılırlar. Ayrıca polipler
saplı veya sapsız, tek veya birden fazla olabilirler. Polipler
klinik olarak genelikle asemptomatik olmakla beraber bazen
rektal kanama, demir eksikliği anemisi görülürken, sol kolon
yerleşimli büyük poliplerde hasta obstrüksiyon ile gelebilmektedir. Sıklıkla sol kolon ve rektumda görülürler. Yaptığımız çalışmada polip görülme oranı %16,1 idi. Hastaların 165?i (%63,5) erkek, 95?i (36,5) kadın idi. Lokalizasyona
göre polipler en çok %42,1?i sigmoid kolon ve %29,6?sı rektumda lokalize idi. Yapılan bir çalışmada 675 olguluk bir seride %47 sigmoid kolon, %18,7 inen kolon, %13,6 transvers
kolon, %12,5 rektumda polip olduğu bildirilmiştir (8). Yine
ülkemizde yapılan bir çalışmada %47.0 rektosigmoid, %19.3
inen kolon, %11.2 transvers kolon, %8.5 çıkan kolon ve
%4.6 çekumda polip saptandığı bildirilmiştir (9). Bu sonuç-
lar ile karşılaştırıldığında, bizim çalışmamızdaki poliplerin
kolondaki dağılımının literatür ile uyumlu olduğu görüldü.
Prekanseröz polipler olarak kabul edilen neoplastik polipler tüm poliplerin yaklaşık 2/3?ünü oluşturmakta olup villöz
dokuya göre sınıflandırılır. Villöz dokusu olmayan polipler
tübüler adenom, villöz doku ve tübüler dokusu beraber olan
poliplere tübülovillöz adenom ve tamamen villöz dokudan oluşan poliplere villöz adenom denilmektedir. Adenomatöz
poliplerin %80-86?sını tübüler adenomlar, %3-16?sını villöz
adenomlar ve %8-16?sını tübülovillöz adenomlar oluşturmaktadır (8,10). Bu adenomların %5?i kansere dönüşebilmektedir. Bizim çalışmamızda poliplerin %49,5?i neoplastik
polip idi. Bu poliplerin %40,2?si tübüler adenom, %4,4?ü tubülovillöz adenom, %0,6?sı villöz adenom, %1,2?si intramukozal karsinom, %3,1?i adenokarsinom idi.
Adenomdan kansere dönüşümde en önemli histopatoloji gösterge displazi derecesidir. Villöz histoloji, artmış polip boyutu
yüksek dereceli displazi ve polip sayısındaki artış kanser için
risk faktörleridir. Özellikle displazi derecesi yüksek adenomlarda kansere progresyon riski daha yüksektir (9,11). Yapılan
çalışmalarda adenomatöz polipte düşük dereceli displazi oranı %19-20,8, yüksek dereceli displazi oranı %6,7-8 olarak
bildirilmiştir (9,12). Çalışmamızdaki adenomatöz poliplerdeki düşük dereceli displazi oranı %33, yüksek dereceli displazi
oranı %3 olarak bulunmuştur.
Yapılan çalışmalarda polip çapı artıkça displazi gelişimi ve
malignite riski artmakta ve 2 cm veya daha büyük poliplerde malignite riskinin %10?dan fazla olduğu bildirilmektedir
(13). Yine ülkemizde yapılan bir çalışmada displazi saptanmayan neoplastik olmayan poliplerin ortalama çapı 5.3±3.0
mm iken, düşük derece displazi mevcut olan olguların ortalama polip çapı 6.4±4.0 mm, yüksek derece displazi saptanan poliplerin ortalama çapı 7.9±5.0 mm olarak saptandığı,
polibin çapı ile displazi arasında pozitif korelasyon olduğu
gösterilmiştir (14). Yaptığımız çalışmada displazi saptanan poliplerin oranı, küçük çaplı poliplerde (0-5 mm) %25, orta
çaplı poliplerde (6-10 mm) %44 ve büyük çaplı poliplerde
(10 mm?den büyük) %47 olarak izlendi. Polip çapı ile displazi arasında pozitif korelasyon izlendi (p=0,038).
Adenomlarda yaş artıkça polip görülme sıklığı, büyüklüğü
ve displazi gelişme oranı artmaktadır (15-17). Yapılan çalış-
malarda genç hastalarda düşük dereceli displazi oranı daha
yüksekken yaş arttıkça yüksek dereceli displazi oranı da artmaktadır (18,19). Bizim çalışmamızda 50 yaş üstü hastalarda
adenomatöz poliplerin görülme oranı %47,3 iken 50 yaş ve
altı hastalarda oran %37,5 idi. Malign poliplerin görülme oranı 50 yaş üstü hastalarda %4,8 iken 50 yaş ve altı hastalarda
oran %2,7 idi. 50 yaş üstü hastalarda adenomatöz poliplerde
displazi görülme oranı %30 iken 50 yaş ve altı hastalarda oran
%70 idi. Yüksek dereceli displazi görülen hastaların tümü 50
yaş üstü hastalardı. Fakat genç hastalarda total displazi oranı
daha yüksekti ve istatistiksel olarak anlamlı idi (p=0,005).
Sonuç olarak Doğu Anadolu Bölgemizin geniş kesimine hizmet veren endoskopi ünitemizde kolorektal polipler ve adenomatöz poliplerdeki displazi ayrıntıları ile irdelenmiştir. Biz
bu çalışmada kanser öncüsü olan adenomatöz poliplerde,
literatür ile uyumlu olarak polip çapının displazi ile pozitif
korelasyon gösterdiğini ve total displazinin genç hastalarda,
yüksek dereceli displazinin de yaşlı hastalarda daha yüksek
olduğunu tespit ettik. Özellikle displazi saptanan olgulardaki
prognozun ortaya konması için geniş çaplı çalışmalara ihtiyaç
vardır.
Kaynaklar
1. Winawer SJ. The multidisciplinary management of gastrointestinal
cancer. Colorectal cancer screening. Best Pract Res Clin Gastroenterol
2007;21:1031-48.
2. Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi Başkanlığı 2006-2008 Yılları
Türkiye Kanser İnsidansı, www.kanser.gov.tr
3. Kolorektal polipler ve polipozis sendromları. Tözün N, Şimşek H, Özkan H, Şimşek İ, Gören A, (Eds) Klinik Gastoenteroloji ve Hepatoloji.
Medikal ve Nobel Yayıncılık, 2007:963-70.
4. Dolar E, editör. Kolorektal Tümörler. Nobel ve Güneş Yayınları. 2005:
400-8.
5. Eddy DM. Screening for colorectal cancer. Ann Intern Med
1990;113:373-84.
6. Levin B, Lieberman DA, McFarland B, et al. Screening and surveillance
for the early detection of colorectal cancer and adenomatous polyps,
2008: a joint guideline from the American Cancer Society, the US Multi
-Society Task Force on Colorectal Cancer,and the American College of
Radiology. Gastroenterology 2008;134:1570-95.
7. Rex DK1, Johnson DA, Anderson JC, et al; American College of Gastroenterology. American College of Gastroenterology guidelines for colorectal cancer screening 2009. Am J Gastroenterol 2009;104:739-50.
8. Konishi F, Morson BC. Pathology of colorectal adenomas: A colonoscopic survey. J Clin Pathol 1982;35:830-41.
9. Eminler AT, Sakallı M, Irak K, et al. Gastroenteroloji ünitemizdeki kolonoskopik polipektomi sonuçlarımız. Akademik Gastroenteroloji Dergisi
2011;10:112-5.
10. O?Brien MJ, Winaver SJ, Zauber AG, et al. The National Polyp Study:
Patient and polyp characteristics associated with high-grade dysplasia in
colorectal adenomas. Gastroenterology 1990;98:371-9. 11. Heitman SJ, Ronksley PE, Hilsden RJ, et al. Prevalence of adenomas and
colorectal cancer in average risk individuals: a systematic review and
meta-analysis. Clin Gastroenterol Hepatol 2009;7:1272-8.
12. Weinberg DS. Large adenoma recurrence after polypectomy. Gastrointest Endosc 2009;70:350-2.
13. Korkmaz H, Kendir İC, Akkaya Ö. Evaluation of size, localization and
histopathologic structures of colonic polyps. Endoscopy Gastrointestinal. 2016;(24):13-17.
14. Oymacı E, Sarı E, Uçar AD, et al. Cerrahi endoskopi ünitemizdeki kolonoskopik polipektomi sonuçlarımızın değerlendirilmesi. Kolon Rektum
Hast Derg 2014;24:118-24.
15. Williams AR, Balasoorriya BAW, Day DW. Polyp and cancer of the large
bovel: A necropsy study in Liverpool. Gut 1982;23:835-42.
16. Vatn MH, Staisberg H. The prevalence of polyps of the large intestine in
Osio: An autopsy study. Cancer 1982;49:819-25.
17. Eide TJ. The age, sex and site sifesific occurence of adenomas and carcinomas of the large intestine within a defined population. Scand J Gastroenterol 1986;21:1083-8.
18. Cekodhima G, Cekodhima A, Beqiri A, et al. Demographic and histopathological characteristics of colorectal polyps: a descriptive study
based on samples obtained from symptomatic patients. Zdrav Var
2016;55:118-23.
19. Qureshi A, Shihi SA, Ali Z, Shalaby A. A retrospective study of clinico-pathological characteristics of colonic polyps in adults seen at a tertiary care centre. JPMA. J Pak Med Assoc 2017;67:12-4.