Aralık 2011 / (19 - 3)
Kolonoskopik olarak tedavi edilen masif divertiküler kanama
Kurumlar
Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Gastroenteroloji Kliniği, İstanbul
Özet
İleri yaşta sık karşılaşılan bir problem olan kolonik divertiküllerin %3-5?inde
hayatı tehdit eden ciddi masif kanama oluşabilir. Günümüzde endoskopi,
sintigrafi ve anjiyografi gibi gelişmiş tanı yöntemlerine rağmen masif alt gastrointestinal
sistem kanamalarında tanı ve tedavi büyük bir problem olup,
mortalite halen %10?un üzerindedir. Kolonoskopiyle başarılı bir şekilde tanı
konulup tedavi edilen 77 yaşındaki kolonik divertikül kanamalı olgumuzu
sunuyoruz.
Anahtar Kelimeler
Kolonik divertikül kanaması, kolonoskopi, yaşlılık
Giriş
Yetişkinlerde en sık alt gastrointestinal sistem (GİS) kanama
nedeni divertiküler hastalık (%40) olup, bunu anjiyodisplaziler
izlemektedir (%20). Diğer nedenler arasında neoplastik
hastalıklar, mukozal enflamasyon, iskemik kolit yer alır. Günümüzde
endoskopi, sintigrafi ve anjiyografi gibi gelişmiş tanı
yöntemlerine rağmen masif alt GİS kanamalarda tanı ve tedavi
büyük bir problem olup mortalite halen %10?un üzerindedir
(1).
İleri yaşta sık karşılaşılan bir problem olan kolonik divertiküllerin
%3-5?inde hayatı tehdit eden ciddi masif kanama komplikasyonu
gelişebilmektedir. Akut kanama ataklarının %80?i
kendiliğinden durabilir. Kanaması devam edenlere acil endoskopik,
anjiografik veya cerrahi müdahale gerekir (2). Biz
de masif alt GİS kanamaya neden olan ve endoskopik olarak
başarılı şekilde tedavi edilen bir divertiküler kanama olgusuna
yaklaşımı irdeledik.
Olgu
Divertikülum kelimesi kolon gibi içi boş bir organın duvarından
dışarı doğru çıkıntı yapan anormal bir kese veya pofl olarak
tarif edilir. Kolon divertiküllerinde mukoza, musküler tabaka
arasından çıkıntı oluştururken kas tabakasını içermez ve
bu nedenle yalancı divertiküldür. Divertiküler hastalık 30 yaşı
ndan önce nadirdir, yaş arttıkça görülme sıklığı da artar.
Altmış yaş üzeri toplumun %30'unda, 80 yaşını geçenlerin ise
%50-75?inde bulunur. Kadın-erkek farkı yoktur. Olguların
yarısında sadece sigmoid kolon tutulurken, diğer bölgeler
%40 oranında tutulur. Tüm kolon olguların %5-10?unda hastalığa katılır. Çoğunlukla asemptomatiktir, %20-25?inde divertikülit,
%5-15?inde kanama gelişebilmektedir. Kanamaları
n üçte biri masif kanama şeklindedir (4-7).
Divertiküller arteriollerin (vasa recta) muskuler tabakayı penetre
ettiği yerlerde, mukozanın kolondan herniasyona uğraması
yla gelişir. Arter ve divertikülüm arasındaki bu ilişki görülen
masif kanamalardan sorumludur. Divertiküllere ait kanama
alt GIS kanamalarının %40?ını oluşturur. Zaman içerisinde
kronik travmaya bağlı olarak damar duvarında yapısal
değişiklikler olur. İntimada kalınlaşma olur. Arter ya divertikül
tepesinde veya antimezenterik hudutta boynundan zedelenir.
Vasküler bozukluk daima mukozal tarafta olur ve kanama
daima lümen içinedir. Divertiküler kanamaların 1/3?ünde
kanama şiddetlidir ve hemodinamik instabilite yaratır. Ağrısız
ve parlak kırmızı kanama olur. Kanamaların %80?i kendiliğinden durur. İlk kanamadan sonra tekrar kanama riski %20-30, ikinci kanamadan sonra %50?dir. İleri yaş, hiperürisemi,
hipertansiyon, 3 veya daha fazla eşlik eden kronik hastalık,
steroid, NSAİİ, antikoagülan veya antitrombositer ajan kullanı
mı divertiküllerden kanama riskini arttırmaktadır. Bizim
hastamız 77 yaşında, hipertansiyonu ve ek kronik hastalıkları
olan, hem NSAİİ hem de aspirin kullanan, bir diğer deyişle
kanamaya aday bir hastaydı.
Kendiliğinden durmayıp devam eden kanamaların yerinin
tespiti için kolonoskopi, anjiografi veya sintigrafi kullanılabilir.
Anjiografi 0.5 ml/dk?dan daha hızlı kanamaları saptayabilir.
Sensitivite ve spesifitesi %40-92 arasında değişir. Kanama
yeri bulununca ya vazopressin verilir veya gelfoam veya benzeri
madde ile embolizasyon yapılır. Vazopresin infüzyonu ile
etkinlik %47-92, kesilince tekrar kanama %30-40?tır. Sistemik
yan etkileri de sık görüldüğünden vazopressin infüzyonu
artık pek uygulanmamaktadır. Embolizasyonla başarı %76-100, yeniden kanama %7-33, iskemi ve nekroz gibi komplikasyonlar
ise %8-13 arasında değişmektedir. Teknesyumla
işaretli eritrosit sintigrafisi daha yavaş (0.1 ml/dk) ve intermitan
kanamaları gösterebilir. Sensitivitesi %80-90, doğru yeri
gösterme oranı ise %37-98?dir (1-2).
Kolonoskopi bazen ilk tercih edilen girişim olmaktadır. Anjiografide
olduğu gibi, aynı anda, hem kanamanın kaynağını
saptamaya hem de tedavi etmeye olanak sağlar. Tanıda doğruluk derecesi %74-87 arasında değişmektedir. Divertikül
kaynaklı kanama sırasında endoskopik tedavide epinefrin injeksiyonu,
bipolar koagülasyon, band ligasyonu ve klip uygulaması
yapılabilir. Ayrıca olası yeniden kanamanın görülebilmesi
için işaretleme (tatuaj) uygulama şansı vardır. Kolonoskopinin
zamanlaması ve kolonoskopi öncesi kolon temizliği
gerekip gerekmediği konusunda görüş ayrılıkları devam etmektedir.
Jensen ve arkadaşlarının çalışmasında (8), hazırlık
sonrası yapılan kolonoskopilerde tanıya ulaşma oranı %71
olarak bulundu. Chaudry ve arkadaşları (9) ise hazırlıksız
yaptıkları kolonoskopilerin %98?inde incelemeyi tamamlayabildiklerini
ve %97?lik bir tanısal sonuç elde ettiklerini bildirdiler.
Kolondaki kanın miktarının ve dağılımının tanıya yardı
mcı olduğunu ve kolonoskopik hazırlığın bunu yok ettiği
görüşünü savundular. Ayrıca kan bazen iyi bir purgatif gibi
davranabilir. Rossini ve arkadaşları (10) da hazırlıksız yaptık
ları kolonoskopilerde alt GİS kanamalı 409 hastanın %76?sında
kanama yerini doğru olarak saptadıklarını raporladılar.
Endoskopik tedavilerde başarı oranı %62 ile 100 arasında değişmekte, tekrar kanama oranı ise %14?ü bulmaktadır (2). Bizim
olgumuzda da, Chaudry ve arkadaşlarının dediği gibi, hazı
rlıksız yaptığımız kolonoskopide lümende taze kanın yoğun
olduğu bölgeye daha ayrıntılı bakarak kanamanın kaynağını
gördük ve endoskopik tedaviyle kanamayı durdurduk.
Kolonoskopide aktif kanadığı görünen veya divertikül içerisinde
görünür damar veya pigmente kabarıklık saptanan hastaları
n kanamasının devam etme ve/veya tekrarlama riski yüksektir.
Bu nedenle bu hastalara termal kontakt yöntemlerle
(heater prob, bipolar veya monopolar prob) ve/veya epinefrin
injeksiyonuyla tedavi uygulanması önerilmektedir. Endoskopik
klip uygulaması, fibrin ve bant ligasyonu da uygulanabilecek
alternatif yöntemlerdir. Endoskopik tedaviyle aktif kanamanı
n durması sağlanır, kanamanın tekrarlaması önlenir ve
transfüzyon ihtiyacı azalır. En önemlisi yaşlı ve riski olan bu
hasta grubunu cerrahiden korur. Tedavi uygulanan hastaların
tekrar kanama ihtimali oldukça düşüktür. Literatürde bildirilen
63 olgunun sadece 6?sında (%9.5) erken dönemde tekrar
kanama olduğu bildirilmiştir. Endoskopik tedaviye bağlı herhangi
bir komplikasyon bildirilmemiştir (1,11,12).
Destekleyici tedaviye ve yukarıda bahsedilen girişimlere rağmen stabilizasyon sağlanamayan hastalarda cerrahiye gidilir.
Bunlar kanayan hastaların %10-20?sini oluşturur. Kanama yeri
belli ise segmenter kolektomi yapılır. Segmenter kolektomide
mortalite %10, tekrar kanama %15?den azdır. Kanama yeri
lokalize edilemezse subtotal kolektomi yapılır zira körlemesine
segmental kolektomide tekrar kanama riski %40-75
mortalite %20-50 arasında değişmektedir. Divertiküler kanamanı
n cerrahi endikasyonları, günde 1500 ml?den fazla kan
transfüzyonu, kanamanın 72 saatten fazla devam etmesi, durmuş
kanamanın 1 hafta içinde tekrarlamasıdır.
Masif kolonik divertikül kanaması özellikle yaşlılarda yüksek
mortalite ile seyreder. Divertiküler kanama, en deneyimli
doktor için dahi tanısal ve terapötik ikilemlere neden olabilir.
Bu nedenle iyi bir resüsitasyon sonrası tanı endoskopi, anjiyografi
ya da sintigrafi ile konmalıdır. Hangi yöntemin seçileceğ
i lokal deneyim ve elde olan olanaklara göre planlanmalıdır. Resüsitasyon sonrasında stabilizasyon sağlanabilen hastalarda
teşhiste ilk sırada kolonoskopi yer alır; ancak hemodinamik
stabilite sağlanamayan kanamalarda kanama odağı anjiyografi
ya da sintigrafi ile belirlenmeli ve sonrasında segmenter
rezeksiyon yapılmalıdır.
Tartışma
Divertikülum kelimesi kolon gibi içi boş bir organın duvarından
dışarı doğru çıkıntı yapan anormal bir kese veya pofl olarak
tarif edilir. Kolon divertiküllerinde mukoza, musküler tabaka
arasından çıkıntı oluştururken kas tabakasını içermez ve
bu nedenle yalancı divertiküldür. Divertiküler hastalık 30 yaşı
ndan önce nadirdir, yaş arttıkça görülme sıklığı da artar.
Altmış yaş üzeri toplumun %30'unda, 80 yaşını geçenlerin ise
%50-75?inde bulunur. Kadın-erkek farkı yoktur. Olguların
yarısında sadece sigmoid kolon tutulurken, diğer bölgeler
%40 oranında tutulur. Tüm kolon olguların %5-10?unda hastalığa katılır. Çoğunlukla asemptomatiktir, %20-25?inde divertikülit,
%5-15?inde kanama gelişebilmektedir. Kanamaları
n üçte biri masif kanama şeklindedir (4-7).
Divertiküller arteriollerin (vasa recta) muskuler tabakayı penetre
ettiği yerlerde, mukozanın kolondan herniasyona uğraması
yla gelişir. Arter ve divertikülüm arasındaki bu ilişki görülen
masif kanamalardan sorumludur. Divertiküllere ait kanama
alt GIS kanamalarının %40?ını oluşturur. Zaman içerisinde
kronik travmaya bağlı olarak damar duvarında yapısal
değişiklikler olur. İntimada kalınlaşma olur. Arter ya divertikül
tepesinde veya antimezenterik hudutta boynundan zedelenir.
Vasküler bozukluk daima mukozal tarafta olur ve kanama
daima lümen içinedir. Divertiküler kanamaların 1/3?ünde
kanama şiddetlidir ve hemodinamik instabilite yaratır. Ağrısız
ve parlak kırmızı kanama olur. Kanamaların %80?i kendiliğinden durur. İlk kanamadan sonra tekrar kanama riski %20-30, ikinci kanamadan sonra %50?dir. İleri yaş, hiperürisemi,
hipertansiyon, 3 veya daha fazla eşlik eden kronik hastalık,
steroid, NSAİİ, antikoagülan veya antitrombositer ajan kullanı
mı divertiküllerden kanama riskini arttırmaktadır. Bizim
hastamız 77 yaşında, hipertansiyonu ve ek kronik hastalıkları
olan, hem NSAİİ hem de aspirin kullanan, bir diğer deyişle
kanamaya aday bir hastaydı.
Kendiliğinden durmayıp devam eden kanamaların yerinin
tespiti için kolonoskopi, anjiografi veya sintigrafi kullanılabilir.
Anjiografi 0.5 ml/dk?dan daha hızlı kanamaları saptayabilir.
Sensitivite ve spesifitesi %40-92 arasında değişir. Kanama
yeri bulununca ya vazopressin verilir veya gelfoam veya benzeri
madde ile embolizasyon yapılır. Vazopresin infüzyonu ile
etkinlik %47-92, kesilince tekrar kanama %30-40?tır. Sistemik
yan etkileri de sık görüldüğünden vazopressin infüzyonu
artık pek uygulanmamaktadır. Embolizasyonla başarı %76-100, yeniden kanama %7-33, iskemi ve nekroz gibi komplikasyonlar
ise %8-13 arasında değişmektedir. Teknesyumla
işaretli eritrosit sintigrafisi daha yavaş (0.1 ml/dk) ve intermitan
kanamaları gösterebilir. Sensitivitesi %80-90, doğru yeri
gösterme oranı ise %37-98?dir (1-2).
Kolonoskopi bazen ilk tercih edilen girişim olmaktadır. Anjiografide
olduğu gibi, aynı anda, hem kanamanın kaynağını
saptamaya hem de tedavi etmeye olanak sağlar. Tanıda doğruluk derecesi %74-87 arasında değişmektedir. Divertikül
kaynaklı kanama sırasında endoskopik tedavide epinefrin injeksiyonu,
bipolar koagülasyon, band ligasyonu ve klip uygulaması
yapılabilir. Ayrıca olası yeniden kanamanın görülebilmesi
için işaretleme (tatuaj) uygulama şansı vardır. Kolonoskopinin
zamanlaması ve kolonoskopi öncesi kolon temizliği
gerekip gerekmediği konusunda görüş ayrılıkları devam etmektedir.
Jensen ve arkadaşlarının çalışmasında (8), hazırlık
sonrası yapılan kolonoskopilerde tanıya ulaşma oranı %71
olarak bulundu. Chaudry ve arkadaşları (9) ise hazırlıksız
yaptıkları kolonoskopilerin %98?inde incelemeyi tamamlayabildiklerini
ve %97?lik bir tanısal sonuç elde ettiklerini bildirdiler.
Kolondaki kanın miktarının ve dağılımının tanıya yardı
mcı olduğunu ve kolonoskopik hazırlığın bunu yok ettiği
görüşünü savundular. Ayrıca kan bazen iyi bir purgatif gibi
davranabilir. Rossini ve arkadaşları (10) da hazırlıksız yaptık
ları kolonoskopilerde alt GİS kanamalı 409 hastanın %76?sında
kanama yerini doğru olarak saptadıklarını raporladılar.
Endoskopik tedavilerde başarı oranı %62 ile 100 arasında değişmekte, tekrar kanama oranı ise %14?ü bulmaktadır (2). Bizim
olgumuzda da, Chaudry ve arkadaşlarının dediği gibi, hazı
rlıksız yaptığımız kolonoskopide lümende taze kanın yoğun
olduğu bölgeye daha ayrıntılı bakarak kanamanın kaynağını
gördük ve endoskopik tedaviyle kanamayı durdurduk.
Kolonoskopide aktif kanadığı görünen veya divertikül içerisinde
görünür damar veya pigmente kabarıklık saptanan hastaları
n kanamasının devam etme ve/veya tekrarlama riski yüksektir.
Bu nedenle bu hastalara termal kontakt yöntemlerle
(heater prob, bipolar veya monopolar prob) ve/veya epinefrin
injeksiyonuyla tedavi uygulanması önerilmektedir. Endoskopik
klip uygulaması, fibrin ve bant ligasyonu da uygulanabilecek
alternatif yöntemlerdir. Endoskopik tedaviyle aktif kanamanı
n durması sağlanır, kanamanın tekrarlaması önlenir ve
transfüzyon ihtiyacı azalır. En önemlisi yaşlı ve riski olan bu
hasta grubunu cerrahiden korur. Tedavi uygulanan hastaların
tekrar kanama ihtimali oldukça düşüktür. Literatürde bildirilen
63 olgunun sadece 6?sında (%9.5) erken dönemde tekrar
kanama olduğu bildirilmiştir. Endoskopik tedaviye bağlı herhangi
bir komplikasyon bildirilmemiştir (1,11,12).
Destekleyici tedaviye ve yukarıda bahsedilen girişimlere rağmen stabilizasyon sağlanamayan hastalarda cerrahiye gidilir.
Bunlar kanayan hastaların %10-20?sini oluşturur. Kanama yeri
belli ise segmenter kolektomi yapılır. Segmenter kolektomide
mortalite %10, tekrar kanama %15?den azdır. Kanama yeri
lokalize edilemezse subtotal kolektomi yapılır zira körlemesine
segmental kolektomide tekrar kanama riski %40-75
mortalite %20-50 arasında değişmektedir. Divertiküler kanamanı
n cerrahi endikasyonları, günde 1500 ml?den fazla kan
transfüzyonu, kanamanın 72 saatten fazla devam etmesi, durmuş
kanamanın 1 hafta içinde tekrarlamasıdır.
Masif kolonik divertikül kanaması özellikle yaşlılarda yüksek
mortalite ile seyreder. Divertiküler kanama, en deneyimli
doktor için dahi tanısal ve terapötik ikilemlere neden olabilir.
Bu nedenle iyi bir resüsitasyon sonrası tanı endoskopi, anjiyografi
ya da sintigrafi ile konmalıdır. Hangi yöntemin seçileceğ
i lokal deneyim ve elde olan olanaklara göre planlanmalıdır. Resüsitasyon sonrasında stabilizasyon sağlanabilen hastalarda
teşhiste ilk sırada kolonoskopi yer alır; ancak hemodinamik
stabilite sağlanamayan kanamalarda kanama odağı anjiyografi
ya da sintigrafi ile belirlenmeli ve sonrasında segmenter
rezeksiyon yapılmalıdır.
Kaynaklar
1. Wilkins T, Baird C, Pearson AN, Schade RR. Diverticular bleeding. Am
Fam Physician 2009;80:977-83.
2. Adams JB, Margolin DA. Management of diverticular hemorrhage. Clin
Colon Rectal Surg 2009;22:181-5.
3. Kasapoğlu B, Türkay C. Kolonun divertiküler hastalığı. Güncel Gastroenteroloji
2009;13:158-62.
4. Kul F, Berhuni S, Öztürk E, Yılmazlar T. Kolonik divertiküler hastalık.
Kolon Rektum Hast Derg 2010;20:19-23.
5. Soykan İ. Divertiküler kanamalar. Türkiye Klinikleri J Gastroenterohepatol Special Topics 2008; 1: 39-42
6. Güloğlu R, Ertekin C, Alimoğlu O, et al. Yaşlılarda masif alt gastrointestinal
sistem kanamaları. Ulus Travma Acil Cerrahi Derg 2002;8:202-8.
7. Gazioğlu E, Çiçek Y, Çubukçu A, et al. Masif alt gastrointestinal sistem
kanamaları. Ulus Travma Acil Cerrai Derg 1997;3:270-4.
8. Jensen DM, Machicado GA, Jutahha R, Kovacs TO. Urgent colonoscopy
for the diagnosis and treatment of severe diverticular hemorrhage. N
Engl J Med 2000;342:78-82.
9. Chaudhry V, Hyser MJ, Gracias VH, Gau FC. Colonoscopy: the initial
test for acute lower gastrointestinal bleeding. Am Surg 1998;64:723-8.
10. Rossini FH, Perrari A, Spandre M, et al. Emergency colonoscopy. World
J Surg 1989;13:190-2.
11. Davila RE, Rajan E, Adler DG, et al. ASGE Guideline: the role of endoscopy
in the patient with lower-GI bleeding. Gastrointest Endosc
2005;62:656-60.
12. Pilichos C, Bobotis E. Role of endoscopy in the management of acute diverticular
bleeding. World J Gastroenterol 2008;14:1981-3.